• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mustafa Çelik
Mustafa Çelik
TÜM YAZILARI

İdrak cüceleri

16 Mayıs 2018
A


Mustafa Çelik İletişim: [email protected]

Müslüman olan ve Müslümanların nabzını tutabilecek kadar Müslümanlarla olan bilir ve inanır ki; idrak cüceliği Müslümanlardan uzak, Müslümanlar da idrak cücelerinden ırak. Hedeflerinin yüceliğine göre hareket edenler, idrak cüceliğinden kurtulmuş olanlardır. İyilikleri unutmama, iyilikte bulunanlara misliyle ve daha fazlasıyla mukabelede bulunma erdemini göstermeyenler, idrak cüceliğinde karar kılanlardır.

İdrak cüceliği, ‘Atalar Dini’ ile geçinen “Ataperestler”in vasfıdır. Asrımızda ‘Atalar Dini’ ile geçinen “Ataperestler”, İslâm’ın etrafında şek ve şüpheler oluşturmaya çalışıyorlar. İslâm’ı İslâm ile savaştırma, Müslümanları bizzat varlık sebepleri olan İslâm üzerinden birbirlerinden ayırmanın, birbirlerine rakip ve düşman kılmanın planlarını ve projelerini hayata geçirmeye çalışıyorlar. Rabbimiz uyarıyor:

“Onlara, “İnsanların inandıkları gibi siz de inanın” denildiğinde ise, “Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?” derler. İyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, fakat bilmezler.” (Bakara Sûresi/ 13)

Toplumda korku krallığını oluşturmaya çalışanlar, haksız yere ele geçirmiş oldukları zenginliklerini ve makamlarını kaybetme endişesini taşıyanlardır. Gelecekte haksız yere sahip oldukları zenginliklerini ve makamlarını kaybetme korkusunu taşıyan yetenek, kabiliyet ve liyakat yoksunu insanlar için güvence veren toplum, gerçekleri, hakikatleri idrak edemeyen toplumdur. 

Akleden bir kalbe sahip olanların idraklerinin varlığından şüphe edilemez. İdrak edenler, hak ile batılın arasını ayıran ve daima batılın karşısında hakkı temsilen muhalefet edenlerdir. Hayatta Hakk’a ve hakikate muhalefet edenler, idrak cüceleridir. Akılları önyargıların döküm kalıplarında taşlaşmış olanlardır.

İdrak cücelerinden dava adamı olmaz. Allah için yola çıktıkları halde düşmanı gördüklerinde yollarını değiştirenler, yola yatanlar, yol arkadaşlarını satanlar veya yol arkadaşlarına tekme atanlar, idrak cüceleridir.  

Dava adamı; muhteşem bir maziyi daha muhteşem bir istikbale bağlayacak olan köprü adamdır.

İdrak cücelerinin marifetleri anlamadıkları hakikatleri inkâr etmektir. Müslüman olarak en büyük savaşı İslâm düşmanlarına benzediğimizde kaybederiz. Çula çaputa değer veren, markaya köle olan, elinde telefon düşmeyen, büyük bilmez, bayramda el öpmez, evine anasını babasını almayan, akraba bilmeyen günden güne hayâ eksikliği ile nereye gidiyoruz sorgulamasına tahammülü olmayanlar, bu ülkenin idrak cüceleridir. 

Kur’ân’dan anladığını kendi akıllarına arz edenler, akıllarında oluşan zanları da ilim diye topluma dayatanlar, idrak cüceleridir. Günümüzde Rasûlüllah (sav)’in hadisleri etrafında şüphe uyduranlar da bu idrak cüceleridir. Sağımızda ve solumuzda sık sık işittiğimiz “Hadisleri, ‘Kur’ân’a uyarsa alırım, uymazsa atarım” düşünce sesleri, modernist aklın hezeyanlarıdır. Bunlar iman ve ilim dışıdırlar. Kur’ân-ı Kerîm’in ilk müfessiri, Kur’ân’dan sonra Peygamber Efendimiz (sav)’dir. Kur’ân-ı Kerîm’i hayatında en güzel tatbik eden insan Peygamber Efendimiz (sav)’dir. Binâenaleyh en iyi uygulayıcıyı tanımak, en büyük müfessirin sözlerini bilmek istemeyenlere idrak cücesi demeyeceğiz de ne diyeceğiz?  

Haram yiyenlerin teveccüh gördüğü bir ülkede, idrak cücelerinin çoğaldığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Kur’ân’ın “Aklınızı kullanın” emrine aldırmayıp idrak cüceliğine razı olanlara hayat bir makber. Ruz-i mahşerde onlara şefaat etmeyecek hiçbir Peygamber!  

Batının batıl ve atıl değerleri hesabına İslâm’a ve İslâmî değerlere düşman olanlar, bu ülkenin idrak cüceleridir. Onlar bizim bağrımızdan çıkmış şirk ve nifak hücreleridir. Asrımızda genelde İslâm coğrafyasında, özelde ise ülkemizde “İslâm’ı idrak sorunu” vardır. Müslümanlar bu sorunu halletmedikçe tekâmül yolunda kendilerine ayak bağı olan iffet yobazlarından kurtulamazlar. 

İdrak cüceliğinin hüküm sürdüğü İslâm coğrafyasında  “zalimlere karşı er şey meşru” şeklinde gelişen “din - cihad yorumu” İslâmî değildir. “Her şey meşru” anlayışı, halkı Müslüman olan bir ülkede, havalimanındaki masum insanların havaya uçurulmasına kadar varıyorsa, idrak cüceliği hükümran olmuş demektir. Cihad delilerin ellerindeki kılıçları almak içindir. Yoksa cihad öfke ile çılgınca, gelişigüzel kılıç sallamak değildir. Bunun aksi iddia edilirse adama “Kalbini yardın da mı baktın?” diye sorarlar. “Sen şan şöhret için öldürdün” diye hesaba çeker, “haydi cehenneme” derler.

Şiiri “Şeâirullah” dan koparan, Şeairullah’ı tasavvurdan, tavırdan, karardan kovan idrak cüceleri, edep ve adabı ifade eden edebiyatın namusuna tecavüz ettiler. Hem kendilerini ve hem yetişmekte olan nesillerin ruhlarını kirlettiler. Batılılaşmanın batmak olduğunu idrak etmeyen allame-i cihan da olsa bir idrak cücesidir. Müslüman olarak; elin gâvurunun bal şerbetinden bana ne? İşte önümde benim ayran tasım demiyorsan, bil ki sen de idrak cücelerindensin. 

Bil ki; idrak cüceliğinin sonu gâvur âşıklığına çıkar. Gâvur âşığı; kalbin katili, aklın da kalın karanlık perdesidir. Hakikati imanın dışında arayanlar, kendilerine Allah’tan başka bir takım sahte Rablar buldular. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23