• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mustafa Çelik
Mustafa Çelik
TÜM YAZILARI

İmkânlarımız bizim imtihanlarımızdır

15 Temmuz 2015
A


Mustafa Çelik İletişim: [email protected]

Müslümanların imkânlarının en büyüğü, kalblerindeki imanlarıdır. Kalblerdeki iman tükenmedikçe imkânlar tükenmez. Çünkü iman, bir bitimsiz imkânlar yumağıdır. İmanda ne kadar derinleşirseniz o kadar imkân sahibi olursunuz.

İman ile imkânlara kavuşuruz. İmkânlar imanla gelir. Bütün imkânlarımız kalbimizdeki imanla başlar. Değişen dünyada değişmeyen sorumluluklarımızı imkânlarımızla yerine getiririz. Her imkânımız, bizim için yepyeni bir imtihanımızdır. Allahû Teâla’nın dinini bir bütün halinde yeryüzüne hâkim kılmak yolunda mallarımız, evladlarımız, kendi iktidar alanlarımız, toplumdaki itibarımız, ibadetlerimiz, ilmimiz ve âlimlerimiz birer imkândırlar. Aynı zamanda bu imkânlarımız bizim için birer imtihandırlar.

İbadetlerimiz bizim için hem birer imtihan ve hem de birer imkândırlar. İbadetlerimizin bize sağladıkları imkânları bir başkası sağlayamaz. Meselâ Ramazan ayı bir imtihan ve imkân ayıdır. Ramazan;  iman zemininde bilmek, bilenmek ve bilinçlenmektir. Birlikte olmanın huzuruna ermektir. Tek kişilik dünyalardan sıyrılıp biz iklimine yürümektir. Allah’a karşı sorumluluk bilincine ulaşmaktır. Şunu unutmayalım ki; oruç, takvanın, takva da tevhid denilen amacın aracıdır. Rabbimiz buyuruyor: “O Ramazan ayı ki, insanları irşad için, hak ile batılı ayıracak olan, hidayet rehberi ve deliller halinde bulunan Kur’ân onda indirildi. Onun için sizden her kim bu aya şahit olursa onda oruç tutsun. Kim de hasta, yahut yolculukta ise tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kaza etsin. Allah size kolaylık diler zorluk dilemez. Sayıyı tamamlamanızı, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah’ı tekbir etmenizi ister. Umulur ki  şükredersiniz.” (Bakara Sûresi/ 185)

“Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.” (Bakara Sûresi/ 183)

Bu âyet-i kerimelerden anlıyoruz ki; Ramazan ayı, bir Tevhid, Kur’ân, Oruç, Takva, Furkan, Beyyinat ve Şükür ayıdır. Şehvet, servet, şöhret sarmalından kurtulmak için tam bir imkânlar fırsatıdır. Ramazan imanla başlıyor, takva ve şükür ile bitiyor. İmanı olanlar için Ramazan, baştan sona kadar bir imkânlar imtihanıdır. 

İman ile imkân ilişkisini kaybetmiş Türkiyeli zamane Müslümanları televizyon ekranlarında şakıyarak boy gösteren Türkiyeli zamane hocalarına soruyorlar; Sakız çiğnemek orucu bozar mı? Abdest suyuyla ağzı gargara etmek orucu bozar mı? Yüzerken su yutmak orucu bozar mı? Cinsel ilişkiyle iftar açmak orucumuza zarar verir mi? Evli değiliz ama birlikte flört ediyoruz bunun orucumuza zarar var mı? Dikkat ediyor musunuz bir ibadetin ruhunu kaybedince, kaçırınca onun cesediyle oynamak mecburiyetinde kalıyorsunuz. Ama buna mukabil iman ile imkân ilişkisini kaybetmemiş İslâm coğrafyasının cihad mektebine dönüşen karelerinde yaşayan zamanın yiğit Müslümanları ise cihad meydanındaki meydan âlimlerinden soruyorlar: Kucağımızda kolları kopmuş bebeğin kanı üstümüze sıçrarsa, namazımıza halel gelir mi? Sırtımızda taşıdığımız babamızın cesedini bir yere bırakmadığımız için, namazımızın vakti geçerse ne lazım gelir? Kurşun yemek orucu bozar mı? İki gün su bulamadığımız için iftiramızı açmadan oruçlu kalsak bunun hükmü nedir? Şimdi bu iki durumun mukayesesini yaparak deriz ki: Mü’min erkek ve kadınlar için bir imkânlar ayı olan Ramazan’da aklınızda, iradenizde, sofranızda ve vicdanınızda dâvâ derdi yoksa, dâvâ erleri bulunmuyorsa, siz Ramazan aynı kaçırmış ve imtihanı tümden kaybedenlerden olmuşsunuz demektir. 

İmanımızdan öğrendiğimiz ve aldığımız imkânlarımızı imanımızın önceliklerine göre kullanmayız. Hiçbir imkânımız yoktur ki imanımızla mukayyed olmasın. Bizi imanımızın sınırı dışına çıkartan veya bizi imanımızla kavgalı hale getiren her imkân, kaybedilmiş bir imtihandır.  Müslüman olarak “takva libası”nı çıkarıp “başarı forması”nı giydiğimiz günden bu yana imkânlarımızı imanımızın mahkûmiyeti için kullanma zilletini yaşıyoruz.

İmanda derinleşmenin, imkânlar imtihanında buluşmanın alâmeti, ibadetlerimizi Allah’ın emri bilip, emrettiği şekilde yerine getirerek ruhlarına sadakattir. Meselâ Ramazanları festivalleştirmek, fuarlaştırmak isteyenler, oruç ibadetinin ruhuna sadaksızlıktan imtihanı kaybedenlerdir. Mesela hicret, Müslümanca yaşama imkânıdır. Kâfirlerden ayrılmayan ve Müslümanlara katılmayanlar,  hicretsizlikten hiçleşerek imtihanı kaybedenlerdir..

Allah’ın hesabını hesaba katmayan hayatlar, merdud hayatlardır. Onlar bizim imkânlarımızla imanımıza indirilen darbelerdir.

Cephedeki imtihanı kolayca verenler, cepteki imtihanı başarıyla verenlerdir. Cephe imtihanı ile cep imtihanının ayrılmazlığını unuttuğumuz günden bu yana imkânlarımızı düşmanlarımıza kaptırıyoruz. Şunu bilin ve inanın ki; Mazlumları sizin bağışlayacağınız yarım hurmalar kurtarmayacak, ama o yarım hurmalar sizi ateşten koruyacak. Rasûlüllah (sav) buyuruyor: “Yarım hurma ile de olsa, cehennemden korunmaya bakın!” (Sahih-i Buhârî, Edeb 34, Zekât 10, Rikak 51, Tevhîd 36; Sahih-i Müslim, Zekât 66-70) Müslüman olarak âhirette gideceğiniz yere göre hazırlığınızı yapmıyorsanız, bu dünyada cehennemi yaşamak için imkânlarınızı harcıyorsunuz demektir. Şunu unutmayın ki; âhiretleri bayram olanlar, hayatları Ramazan olanlardır. İmandan imkânlara, imkânlardan imana gitmekten başka çaremiz yoktur. İman, imkânları keşfetme çaresi ve imtihan şuurunu kuşanmışların çırasıdır.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23