• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mustafa Çelik
Mustafa Çelik
TÜM YAZILARI

İslâm’a ve Müslümanlara öfke duymak

13 Ocak 2016
A


Mustafa Çelik İletişim: [email protected]

Müslümanlar dertlerine dâvâlarından başka derman olacak merhem bulamayanlardır. Müslümanlar asırların insan güzelleridir. Müslümanlara sırf Müslüman olduklarından dolayı kin ve nefret duymak, kâfir ve münafıkların asli ve daimi vasıflarıdır. Rabbimiz haber veriyor:

“İşte siz (mü’minler) böylesiniz, siz onları seversiniz ve onlar sizi sevmezler ve siz kitabın tamamına iman edersiniz. Ve sizinle karşılaşınca ‘biz iman ettik’ dediler, yalnız kaldıkları zaman, size karşı öfkelerinden parmak uçlarını ısırdılar. De ki: ‘Öfkenizden ölün.’ Muhakkak ki Allah, sinelerde olanı en iyi bilendir.” (Âl-i İmran Sûresi/ 11)

Mü’minler öfkelerini yutarak yenerler, ama münkir ve münafıklar öfkeleri içinde ölüp giderler. Kin ve öfkeleri uğruna milyonlarca Müslümanı öldürmekten çekinmezler. Müslümanlara kin ve öfke duymayı yaşam biçimine dönüştürmek, münkir ve müşrik Batı’nın daimi karakteri olmuştur. Batı dünyasında “ebola”dan beter şekilde salgın bir hastalık olarak İslâm düşmanlığı yayılmaktadır. Batı’daki İslâm korkusu, bizzat Batı’nın icad ettiği bir kuruntudur. Batı’da İslâmofobi, anti-semitizmden daha hızlı olarak ilerlemektedir. İslâmofobi, kelime anlamı olarak İslâm korkusu manasına gelmekte olup, Müslümanlara karşı yürütülen nefret, ayrımcılık ve ön yargıdan kaynaklanan irrasyonel bir düşmanlık anlayışıdır. Tarihi Endülüs’ün Müslümanlarca fethedilmesine kadar uzanmakta olan bu anlayış, Haçlı Seferleri’yle daha da derinleşir. Müslümanları ikinci sınıf, geri kafalı, mürteci, yobaz, gayr-i medeni, barbar, tahakküm edilmesi gereken şeklinde takdim edenler, Batı’nın bilginleridir. Batıda, geleneksel İslâm düşmanlığı Müslümanlara ait mezartaşları ve camilerin tahribi, Fransa’da başörtüsüne karşı tavır, Hollanda’da politikacıların ve sanatçıların körüklemesi sonucu camilerin kundaklanması, Müslüman göçmenlere karşı ayrımcılık, İsviçre’de ise İslâm’ın görünürleri minare ve benzeri konularda konan yasaklarla gün yüzüne çıkmıştır.  Artık Batı’da oluşan ve oluşturulan algıya göre Batı’da Müslüman olmak, esir olmak manasına gelmektedir. Batı’nın egemen algısının gereği, potansiyel olarak “Ben Müslümanım” diyen herkese esir muamelesinin yapılmasıdır.

İslâm düşmanlığını yaşam biçimine dönüştüren Batı, kin ve öfke denizinde yüzüyor. 30 Eylül 2005’te Danimarka’da yayın yapan Jyllands Posten adlı gazetenin Peygamber Efendimiz’i tasvir eden 12 adet karikatürü yayınlamasının ardından İslâm dünyasında infial yaşanmış ve herkes gücü yettiğince ülkeyi boykot kararı almıştır. Danimarka’da yaşayan Müslümanların çabalarıyla mesele dünya çapında ele alınmış, protesto ve gösteriler düzenlenmiştir. Gelişmeler bununla da kalmamış çıkan olaylarda toplamda 200’den fazla can kaybının olduğu görülmüştür. Hollanda parlamentosundaki aşırı sağcı siyasi partilerden Özgürlük Partisi milletvekili Geert Wilders’ın hazırlattığı ve ilk defa 27 Mart 2008’de bir internet sitesinde yayınlanan “Fitne” isimli İslam karşıtı film de ‘İslamofobik olaylar’ listesindeki yerini almıştır. Söz konusu film gelen tepkiler ve tehditler üzerine internetten kaldırılmış, hakkında dava açılan Wilders ise malum olacağı üzere çıkartıldığı mahkemece beraat ettirilmiştir. Dikkatleri çeken bir diğer İslam karşıtı eylem ise Amerikalı Rahip Terry Jones’un 11 Eylül 2010 gününü “Kur’ân Yakma Günü” ilan etmesidir. 

Batı, yaşamak için sürekli bir “Öteki” arar durur. 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağıl-masıyla Avrupa’nın düşmanları konumundaki Marksizm ve Komünizm etkisini kaybedince Avrupa İslâm’ı ve Müslümanları hedefe oturttu. Avrupa, zulümde ve zorbalıkta, şiddet ve vahşette Rusya’yı kendisinin bir parçası kabul etmektedir. İslâm coğrafyasında Avrupa, Rusya ile danışmalı olarak nöbetleşe bir şekilde katliamlar gerçekleştirmektedir.

Batı; tepkiseldir, önyargılıdır, peşin kararlıdır. Çünkü kin ve öfkeyle doludur. Batı’nın yolu düşmanlık yoludur. Batı’nın lügatinde sevgi yoktur. Batı, Batı’da hazırlanan filmler vasıtasıyla Batılı çocukları Müslümanların kültürel saldırıları ve İslâm’ın cazibesine karşı sigortalamayı amaçlamakta ve Müslümanlara karşı savaş cesaretlerini geliştirmeyi tasarlamaktadır. Bilhassa Hollywood sineması, gösterime sunduğu bazı filmler vasıtasıyla daha da ileri gitmekte, Haçlı Savaşlarının simgelerini kullanarak kültürel alanda savaş vermektedir. Cezp edici filmlerle daha çok Batı gençlerini etkilenmekte, bilinçaltında İslâm ve Müslümanlara karşı kin ve nefret tohumları ekilmektedir. Batı’nın hesaba katmadığı bir gerçek vardır. O da şudur: Rüzgâr eken, fırtına biçer!

Batı hayranları tarafından ileri sürülen “Batı İslâm düşmanı ve Müslümanlar için bir cehennem ise, o zaman yüz binlerce hatta milyonlarca Müslüman bugün niçin Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar gibi zengin Müslüman ülkelere değil de Batı’ya kaçmaya çalışıyorlar?” sualin cevabı net ve açıktır. Batı, İslâm coğrafyasının kahır ekseriyetini işgal ve istila etmiş bulunmaktadır. Batı, işgal ve istilâsı altında bulundurduğu ve barındırdığı İslâm coğrafyasında Cennet yolcusu Müslümanları Mankurtlaştırdı. Batı’ya akın eden birçok Müslüman Cenneti unutmuş Batı denilen Cehenneme Cennet diyerek koşuyor. Bu suali ileri sürenler bile bu koşunun yarışçılarından sayılırlar. İslâm coğrafyasındaki katliamlardan, cinayetlerden, talanlardan dolayı Batı hem suçlu ve hem de sorumludur.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23