• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mustafa Çelik
Mustafa Çelik
TÜM YAZILARI

MAHREMİYETİN MAHKÛMİYETİ

27 Nisan 2016
A


Mustafa Çelik İletişim: [email protected]

Müslüman toplumda mahremiyetin içeriden tüketilmesi, dışarıdan da mahkûm edilmesi, Müslümanlar için körleşmeyi ve köleleşmeyi garantilemiştir.

Mahremiyet, mahrem olanın başkalarından saklanmasıdır. Mahremiyet, Allah’a karşı sorumluluk hissetmek ve Allah’ı dikkate alarak yaşama şuurunun bir yansımasıdır. İnsanlarda utanma duygusu fıtrattandır. Hayâ fıtrat ile bütünleşmektir. Hz. Adem (as) cennette yasaklanmış ağaçtan yediğinde vücudu açıldı ve yapraklarla örttüler. Allah Teâla bizlere şunu hatırlatır:

“Ey Âdemoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise verdik. Takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır. Bu (giysiler), Allah’ın rahmetinin alametlerindendir. Belki öğüt alırlar (diye onları insanlara verdik). 

Ey Âdemoğulları! Avret yerlerini kendilerine açmak için, elbiselerini soyarak ana babanızı cennetten çıkardığı gibi, şeytan sizi de saptırmasın. Çünkü o ve kabilesi, onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz, şeytanları, iman etmeyenlerin dostları kılmışızdır. ” (A’raf: 26-27) 

Mahremiyetin mahkûmiyeti hususunda ısrar etmek, insana cenneti değil, cehennemi kazandırır. Mahremiyet perdeleri kapatırken, modernizm perdeleri yırtıp açar. Modernizmin nezdinde insan kamunun malıdır. İnsanın herhangi bir mahrem yanı ve yönü yoktur. Modernizm gizlenmiş, gizlenmesi gereken her ne varsa hepsini ifşa etmek üzere hayatiyet bulan bir yaşama tarzıdır. Modernizm aynı zamanda şeytanın en etkili silahlarındandır. 

Hayâ, Müslüman’ın kırmızı çizgisidir. Hayâ’yı ihlal ettiği zaman Müslüman için hayat biter. Müslümanlar tam başörtüsü hürriyetinin kavgasını kazandık derken başörtüsünün altındaki başları kaybetme tehlikesiyle irkildiler. Hayatını hayâya teslim etmeyenin başörtüsü, başını kaybetmesine engel olamaz. 

Modern “hicap”lılardan hicap eder duruma gelmişsek, bu hayatı hayâda aramadığımızdandır. Hayâyı hevâya galip kılmayanların hayatları olmaz.

Mahremiyetin mahkûmiyeti, çeyrek tesettürü beraberinde getirdi. Çeyrek tesettür, tesettürü şeriyye sayılmaz.

Genelde İslâm coğrafyasında, özelde ise Türkiye’de ortaya çıkan “Tesettür Defileleri”, mahremiyeti tüketen ve mahkûm edenlerin zafer şölenleridir. Gözlerine haram nazar değer korkusuyla hayat süren, kılı kırk yararcasına hassas yaşayan, mü’minler terk etti yerini gözlerinin güzelliğini çeşit çeşit boyalarla ziyadeleştirip haram nazarla sunanlara.. Hayâsından yüzünü göstermeye utanan ninelerin torunları boy gösterir oldu plajlarda. Nefsin putlaştığı noktada dünyevi arzular bir çığ gibi büyüyüp önüne ne çıktıysa kattı günah yumağına. Nur yüzlü anaların modern, tesettürlü kızları (!) yüzünü pahalı makyaj malzemeleriyle, başörtüsüne uygun renklerle süsleyerek çıktı şehvet kokan sokaklara. Makyaj katalogları saatlerce incelenip uzman edasıyla yorumlara tabi tutuldu. Babalar, abiler, eşler, yanında taşıdığı eş, kız, bacı ne kadar güzel olursa başkaları ne kadar beğenirse o kadar mutlu hissetti kendini. Daha güzel olursa başkaları ne kadar beğenirse o kadar mutlu hissetti kendini. Daha bir kasılarak yürüdü nefsin esir aldığı sokaklarda. Tesettürlü kızlardan oluşan pop müzik grupları sahnelerdeki yerlerini aldılar. Oysa ki İslâm’da esas olan şer’i tesettürdür. Şer’i şerifin ölçülerine uymayan tesettür şeytanîdir.

Kendilerini çeyrek tesettürleriyle erkeklerin şehevî bakışlarına açık hale getirmiş Müslüman kadınlar, mahremiyeti mahkûm edenlerden sayılırlar.

Tesettürü farz olmaktan çıkarıp tarz haline dönüştürenler, mahremiyetin mahkûmiyeti için gayret sarf edenlerdir. Tesettür, Müslüman kadının mahremiyetinin güvence altına alınmasıdır. Müslüman kadınları tesettürsüz kılmaya çalışanlar, onların mahremiyetlerini ihlal etmek için gayret edenlerdir. Mahremiyeti tüketme çabalarına sessiz ve tepkisiz kalınması neticesinde Türkiye’de Müslümanlar tarafından 28 Şubat Firavunlar darbesine çiğnetilmeyen tesettür, defileci tesettür tacirlerine, moda dergilerine çiğnetildi!

Mahrem olanın unutulması, mahremiyetlerin kapısının açılmasıdır. Kendilerini Allah ve Rasûlü’nün hükümlerinden mahrum bırakanların mahremleri olmaz. Erkeklerin kadınlaştığı, kadınların da erkekleştiği bir yerde mahremiyet mahkûm edilmiş demektir.

Mahremiyetin mahkûmiyeti; fıtratın, iffetin, hayânın, marifet ve iz’anın mahkûmiyetidir.

Batı kültürünün bir eseri olan “kadını teşhir etmek, kamu malı haline getirmek özgürlüktür” düşüncesi, mahremiyeti mahkûm etme çalışmalarına kaynaklık etmiştir.

Mahremiyetin mahkûmiyeti, hayvanlar gibi kimliksiz yaşamayı beraberinde getirir. Bundan ötürüdür ki; Asr-ı Saadet’te mahremiyet tavizsiz olarak korunmuştur. Kur’an-ı Kerim, “tesettür ilahi buyruktur” deyince, Medine’deki kadınlar evlerine kadar açık yürü-meyi ilahi emre isyan olarak gördü ve oldukları yerde kapandı. Mahremiyeti tüketenler, ertelenen İslâmi hayata inanmış olanlardır. Müslümanlar tarafından ilahi emirlerin ötelenmesi ve ertelenmesi, mahremiyetin tüketilmesine ve mahkûm edilmesine sebep olmuştur.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23