• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mustafa Çelik
Mustafa Çelik
TÜM YAZILARI

Şerlilere sermaye olmak

18 Haziran 2013
A


Mustafa Çelik İletişim: [email protected]

Her coğrafyanın fay hatları olduğu gibi, İslâm coğrafyasının da fay hatları vardır. Bu fay hatlarına baskı uygulandığında sosyal ve siyasal depremler meydana gelir. Bunu bilen “Batı” adındaki Firavun, baskı üstüne baskı uyguluyor. Batı’nın eliyle ve teşvikiyle baskılar adeta İslâm dünyasının kimyasını bozdu. Önceleri imparatorlukların dağılmasıyla  sarsıntı geçiren Müslüman kavimler, daha sonra gelen sömürgeler dönemiyle ezilmeye başladılar. İstikbar yürekli sömürge destekli totaliter-diktatör rejimler, Müslüman kavimlerin kanlarını akıttılar. Halen Batı’nın ekmek kapılarının açık kalması için Müslüman kavimlerin kanları akmaya ve akıtılmaya devam ediyor. Bütün bunların meydana getirdiği sarsıntıyı ve bu sarsıntılardan meydana gelen artçı çatışmaları salt bir Şii-Sünni çatışması olarak göstermek, “Tevhid- Şirk Çarpışması”nı gündemden düşürmektir.
Müslümanlara “Tevhid-Şirk Çarpışması”nı unutturmak isteyen harbi ve mürtedler tarafından İslâm topraklarında Sünni ve Şii’lerin arasında derin hendekler kazılıyor. Bu oyuna gelmemek, firaset ve basireti kuşanmakla mümkündür. Şunu unutmayalım ki; Müslüman halkların düşmanlığı, emperyal güçlerin sermayesidir. Müslüman kavimlerin kavgası, emperyalizme verilen cansuyudur!
Müslüman kavimler arasında çıkan her çatışma, Batı için açılan yeni bir ekmek kapısıdır. Dolayısıyla Kavmiyetçiliği, Mezhepçiliği, Meşrepçiliği, Bölgeciliği gerekçe göstererek birbirleriyle kavga eden Müslümanlar, Batı’nın ekmek kapılarını çoğaltanlardır. Şu bir gerçektir ki; düşmanlarına sermaye olanlar, sevdalarından vazgeçenlerdir.
Batı ve Batı’nın zihniyetinde değişen bir şey yok iken, Müslüman kavimler arasında Batı’nın işbirlikçilerinin  sayısında artış olması, Müslüman olarak sevdalarından vazgeçenlerin çoğalmasındandır. Batı’nın Dini Demokrasi, İtikadı Kapitalizm, mezhebi Laiklik, Ameli ise Emperyalizmdir.
Bir memlekette haksızlık karşısında susmak ve susturulmak izzetten sayılıyorsa, o memlekette egemen olan zillettir, meskenettir, esarettir. Şunu unutmayalım ki; haksızlık karşısında konuşanları susturmak, suskunlar mezarına gömülmektir. Haksızlığın karşısında her suskunluğun içinde küfre gidecek bir yol vardır.
Müslümanın vicdanı; politika ile değil, edille-i şeriyye ile şekillenir. Vicdanı edille-i şeriyye yerine poltika ile şekillenmiş olanlar, Allah’ın dini hususunda laubali olanlardır. Müslümanları dinlerinde laubali hale getirmek isteyen harbi ve mürted müstevliler, Müslümanların vicdanlarını politika ile şekillendirmeye çalışıyorlar. Günlük politikaların gölgesinde kalanlar, emperyalizmin çöplüğünde kalanlardır.
Müslümanların yeniden ufukların efendisi olabileceğinin korkusunu taşıyan Batı, her gün Müslümanlara yeni bir savaş kapısı açmaktadır. Batı’nın açtığı her savaş kapısı, aynı zamanda Batı’nın yeni ekmek kapısıdır. Müslüman halkları, Müslüman kavimleri çarpıştırarak ekmek kapılarını çoğaltmak, Emperyal Batı’nın vazgeçilmez stratejisidir. İşte Batı’nın bu stratejisine işlerlik kazandıranlar, bila şekü şüphe şerlilere sermaye olanlardır. Şunu bilelim ki; mazide çağdaşlaşma ve yenileşme adına kültür ve medeniyet değişikliğine sürüklendiğimiz gibi, şimdi de İslâm dünyası demokrasi, insan hakları yalanı ile istilâ edilmek istenmektedir.
Emperyalistlerin sömürüsünden İslâm dünyasını koruma çaresi, meşrep, mezhep, kavim ve kabile farklı gözetmeksizin Müslümanlar arasında “İslâm Birliği”ni gerçekleştirmektir.
Hıristiyan haçlılara seryaverlik yapanlar, vatanlarını satanlardır. Ölmüş atı kırbaçlamak ya da Emperyalizme seyislik yapmak, doğrudan doğruya şerlilere sermaye olmaktır. Yöresel tuğyanın neferleri, küresel emperyalizmin pazarlıksız köleleridir.
 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23