• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ahmet Maranki
Ahmet Maranki
Stratrajik Oyunlar
TÜM YAZILARI

Bölgemizde oynanan stratejik oyunlar

29 Ağustos 2017
A


Ahmet Maranki İletişim: [email protected]

Dünyada yaşanan gelişmelere yüzeysel bakmak yerine, derinlemesine bakmak, araştırma yapmak ve tarih süzgecinden geçirdiğimiz olaylar karşısında ülkelerin durumlarını net olarak anlamak, bölgemizde yaşanan stratejik oyunların başrol oyuncuları olan ülkeleri de teşhis etmemize olanak sağlayacak. Yüzyıllardır her olayın ya içinde ya da azmettiricisi konumunda bulunan sinsi güç İngiltere, günümüzde DAEŞ ile savaşıyor, mücadele ediyor sanıyorsanız aldanıyorsunuz. Gerçekten mücadele etmiş olsa ortada DAEŞ falan kalmazdı. Onlar dünyayı aptallaştırıyor, DAEŞ üzerinden aslında İslam ile savaşıyorlar. Irak ve Suriye’ye yerleştirilen güç de bu açıdan bakıldığında DAEŞ değil İngiltere olduğu görülecektir. Irak hükümetinde 18 bakanın İngiliz vatandaşı olması bunun en büyük delili değil midir?

İngilizler her zaman yaptıkları planlarla dünyada adları değişen kuklalar aracılığı ile haritaları değiştirmeye devam ediyorlar. Bundan 200 yıl önce sahneledikleri oyunları, bugün DAEŞ gibi adı değişmiş oyuncularla yeniden sahneleyen İngiltere, işi o kadar ileri boyutlara taşıyor ki, Peygamber evlerini dahi bombalamaktan çekinmiyorlar. Dünya üzerinde yeniden güç kazanmak ve hükümranlıklarını sürdürmek için İslam dünyasına karşı acımasız bir savaş içinde olmaları gerektiğini de çok iyi biliyorlar. İçinde yaşadığımız çağı anlayabilmek, olayları gerçek nedenleri ile kavrayabilmek için bu oyunları net olarak görmemiz gerekir. Üçünde bulunduğumuz çağa “demokrasi” çağı demek yanlıştır. Biz “Drumokrasi” çağında yaşıyoruz. Bazı Müslüman ülkelerinin halen demokrasi söylemleri içinde olmaları durumu kavrayamamış olmalarını gösteriyor. İslam dünyasının sorunu demokrasi sorunu değildir. “Bağımsızlık” sorunudur. Dolayısıyla siyasi bağımsızlık mücadelesi vermeleri de havaya kurşun sıkmaktan başka bir şey değildir. Bu çağa egemen olmak isteyenlerin yaptıkları mücadele, algı kapılarını kapatma mücadelesinden başka bir şey değildir. Bir yerde algı kaybedilmiş ise, Müslümanın değerleri arasında olan yer, dil ve en önemlisi yön yitirilmiş demektir. Bu değerlerin yitirildiği yer, drumokrasinin zaferini ilan ettiği yerdir. 

Medya bu mücadelede pornografi başta olmak üzere pek çok silah kullanabilir. Ayrıca simülasyonlarla ayrıntıya boğar ve oluşturduğu kaos ortamında amaçlanan hedefe doğru kişileri bilinçli bir şekilde yönlendirir. Bunun ardından da asimilasyonlar ve duyarsızlaştırma politikaları devreye girer. Bu planların içine düşen insanlarda olayları bütünüyle kavrama yeteneğinden yoksun hale gelirler. Bu nedenle tüm Ortadoğu’yu, Balkanları gezen, “Balkan Mezalimi” kitabı ile pek çok bilinmeyeni gün yüzüne çıkartan biri gibi DEAŞ’ı boşverin ve asıl arkadaki aktörlere dikkat edin diyorum. Dünya genelinde sergilenen oyun gereği size gösterilen DEAŞ kuklasını unutun. 

İslam dünyasının nasıl bir anda birbirine düşmen edildiğine, İslam=Terörist algısı yayılmaya çalışıldığına, Suriyeli mültecilerin dahi denizlerde ölüme terk edildiğine ve bunu yapanların kendilerini “medeni ve çağdaş” ülke olarak tanıtma gayretlerini ibretle takip edin. Sayın Cumhurbaşkanımız Başkan Recep Tayip Erdoğan tarafından sıklıkla dile getirilen İslam bütünlüğü konusunun önemini artık net olarak anlamak gerektiği kanısındayım. 

Dünyada oynanan oyunda, İngilizlerin küresel sistemin beyni, Amerikalıların sopası, örgütlerin maşası, İran’ın taşeronu ve Suud’ların ve körfez ülkelerinin finansörü olduğunu anlamak gerekir vesselam…

Bu büyük oyunda amaç Recep Tayip Erdoğan’ı en kısa sürede tasfiye etmektir. İşte bu nedenle tam bağımsız Türkiye projesi aksatılmadan devam ettirilmelidir. Bunun gerçekleşmesi ile İslam’ın İslam ile vurulmasının da önleneceğini bilmek gerekir. 

Şimdi bir kez daha düşünelim, en güzel din olan İslam, son peygamberimiz Hz. Muhammed SAV ve dünyanın pek çok noktasında asimile edilmeye çalışılan Müslümanlar, Kaâbe’yi dahi turistik amaçlara alet etmek isteyenlerin elinde oyuncak olmadan Müslüman aleminin hamisi, abisi hatta Osmanlı tarihi boyunca İslam’ın bayrağını dalgalandıran bir neslin torunları olarak bizlere görevler düşmüyor mu? Yoksa biz de bu kirli oyunun oyuncağı olup içi boşaltılmış bir “postmodern” İslam ile mi yaşamak zorunda kalacağız. Ben kendi adıma böyle bir oyunu bozmak için üzerime düşeni yapmaktan, verilecek görevleri yerine getirmek için her zaman göreve talip oldum vesselam…

Peki siz hazır mısınız?

 WhatsApp ihbar ve paylaşım hattı: 05302000096  

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23