• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ahmet Maranki
Ahmet Maranki
Stratrajik Oyunlar
TÜM YAZILARI

İnsanlığın kurtuluş reçetesi: Taklidi imanı tahkiki’ye döndürmek!

17 Ağustos 2018
A


Ahmet Maranki İletişim: [email protected]

Hayırlı, nurlu, huzurlu ve sağlıklı bir Cuma’ya daha  bizleri kavuşturan Mevlâmıza hamd-ü senâlar olsun!

En dar çerçeveden en geniş alana kadar, şahsımız, eş-dost-aile-hısım akraba, komşular ve mahallemiz, şehrimiz, memleketimiz ve tüm âlem türlü sıkıntılarla boğuşuyor. Buna rağmen müsbet kelâmla başladık ki, “Niyet hayr, âkıbet hayr” düstûrumuz hakkıyla hâsıl olsun.

Son yıllarda ani bir ivmeyle artan ‘kötü’lüğün; “% 99” diye istatistikle övünen “Müslüman” toplumun ‘Tahkîki’ ve ‘Taklîdi’ îman sınavıyla girift olduğu aşikâr olsa da bu tespiti yapabilmek dahi basîret gerektiriyor artık.. Hata, kusur ve günahlar, hayatın-sınavın varlık sebebi fakat gördüğümüzde, duyduğumuzda aklımızın dahi alamadığı şerli kişi, durum ve ahvâl neyin, nasıl bir bedbahtlığın emaresi??!! Böyle garip gureba işler nasıl da türedi, nerden çıktı, “KİMİN” hangi günahlarından dolayı bu necip millet bu sıkıntılar çekiyor acaba kendimize bir empati yapalım!

Bir gecede nasıl  cahil de kalındı ya, oralara girmiyoruz. Mutedîl kalma gayretimizi perdeleyen, öfkemizi kişi, kurum veya bir noktadan ziyâde ‘sistem’e yönlendiren algı operasyonlarıyla karşı karşıyayız ve durumun vehameti artıyor. Sistemin veya ‘genel’in sorunları olabilir, bazı konular temelden göçüktür pek tabîî ama bu sisteme ihtiyari/gayri ihtiyari yönlendirilen eleştiriler, sistemi yenilemediği gibi karanlık ellerin mesnetsiz manipülâsyonlarıyla çökmesine sebeb olabilir!!

İnsan gibi, erdemli, şerefli yaşayabilme niyetimiz, kötülük karşısında susmamıza mâni tabii ama feryad, feveran ve dualarımız nerelere gidiyor? Gayesine ulaşabiliyor mu? Sorunlar çözülüyor mu? Bu mübarek günde bu mühim noktayı hususiyetle tefekküre davet ediyoruz.

Bakın Mısırlı âlim Muhammed Mutevelli eş Şa’ravi ne diyor:

“San Francisco’da iken bir müsteşrik bana sordu:

- Kur’an’ınızda bulunan şeylerin tamamı doğru mu?

- Kesinlikle evet.

- O hâlde Allah, niçin kâfirlerin mü’minlere galip gelmesine imkân veriyor?

[ Hâlbuki Kur’an diyor ki: “Allah kâfirlerin mü’minlere galip gelmesine asla imkân vermez.” (Nisa 141) ]

- Çünkü bizler Müslümanız; mü’min velâkin.

- Mü’minlerle Müslümanlar arasındaki fark nedir?

- Günümüz Müslümanları namaz, zekât, hac ve Ramazan orucu gibi İslam’ın ‘ibadet’ cinsinden bütün sembollerini yerine getiriyorlar. 

Müslüman ülkeleri neden bu halde!

 Yaşadığımız sıkıntı ve yoklukların sebepleri, en kıymetli kaynağımız Kur’an-ı Kerîm’deki bazı ayet-i celîlelerde şöyle zikredilir:

“Göçebe Araplar ‘biz îman ettik’, diyorlar. Onlara de ki: Siz îman etmediniz. Fakat Müslüman olduk, deyin. Çünkü îman henüz kalplerinize girmedi.” (Hucûrat 14)

“Biz mü’minlere yardım etmeyi üzerimize borç kıldık !” (Rum 47)

“Gevşemeyin, yılgınlık göstermeyin, üzülmeyin. (gerçekten) İnanıyorsanız üstün gelecek olan sizsiniz!” (Âli İmran 139)

“Allah kâfirlerin mü’minlere galip gelmesine asla imkân vermez!” (Nisa 141)

“Allah mü’minleri içinde bulunduğunuz durumda bırakacak değildir.” (Âli İmran 189)

“Muhakkak ki Allah mü’minlerle beraberdir.” (Enfâl 19)

“..Onların çoğu mü’min değildirler.” (Şuara 8)

“Günahlarından uzaklaşan tövbekârlar, ibadetlerine devam eden âbidler, Allah’a hamd edenler, lezzetlerden uzaklaşarak oruç tutan zâhidler, rükû ve secdeleriyle Rablerine boyun eğenler, iyiliği emredip, kötülüğü engelleyenler ve Allah’ın belirlediği sınırları aşmayanlardır.” (Tevbe 112)

 Müslüman-Mü’min ayrımını, îmani noktada Allah tealâ, âyet-i kerîmelerinde sıklıkla “İNANDIKLARINI YAŞAYAN” bir toplumu zikrediyor. ”Zikr”in ehemmiyeti, “Hiç düşünmez misiniz?!” “Ne kadar az düşünmektesiniz..” gibi yüzlerce ayette defaâtle vurgulanıyor. “Yaşadıklarınızın sebebi yine kendinizsiniz” diyor sanki yüce Allah. “Bir belâ geldi mi feveran edip birilerini yaftalayacağınıza; kusuru-kabahati kendinizde arayın diyor! ”aynısını, O’nun yolundan giden celîl ve mübarek ceddimiz de demiş!!??..

“İğneyi kendine batır; çuvaldızı başkasına!..”

Zaten başımıza ne geldiyse bundan gelmedi mi?! Bu sinsi ve maksatlı plânların ezâsını çekiyoruz. Ne zaman Ata’dan, dededen, neneden, gelenekten, töreden, kitaptan, topraktan, tabiattan, özümüzden koparıldık; tüm kaza, bela, arsızlık, ahlaksızlık, başıboş ve sarhoşluk hali dünden bugüne halen devam ediyor!..

Peki bu literatür-edebî mefhûmattan nasıl bir sonuç çıkaralım? Şerden nasıl uzak duralım?! Nasıl bir yöntem izleyelim de “HACI”nın çeki dönmesin?!.. Neler yapalım da alnı secdeye inen “yalan” söylemesin?!.. Kime danışalım da gelecek nesillerimiz şeytanın esiri bir mankurt olmasın?!.. Yol, yöntem bellidir. Kitap, Sünnet, Kütüb-ü Sitte, Peygamber (as)’ın hayatı ortadadır “okuma” değil; “YAŞAMA” yarışmasıyla selâmete varabiliriz ancak!!

Bu ara, okumaya da gizli bir set çekildiğini görüyoruz. 16 Ağustos 1948, Milli Kütüphane’nin kuruluşu. Her sene 500 kütüphane kapatılarak milli şuur ve köklerimiz örselenmek mi isteniyor? Kim, ne maksatla yapıyor, meraka mucip.. Bağdat’ın asıl işgâl sebeplerinden biri kadîm el yazması kaynaklar olmasın??!!.

O bugün bir ilim varsa o kurtulan birkaç kitabın tercümesi ve oradan yapılan aydınlanma hele hele Endülüs’te kurtulan birkaç kitap Avrupa’nın aydınlanmasına vesile olmuştur... Demek ki karanlıktan kurtulmanın yolu Allah’ın ilk emri olan oku, okut, dinle, dinlet ve aslolan da fiilen yaşatmak ise bunun da yolu önce yaşamaktır.

“Tarih, tekerrürden ibârettir diyorlar; ibret alınsaydı tekerrür eder miydi hiç??!!..”

Sözlerimize Bediüzzaman’ın uyarılarıyla son veriyor, tekrar hayırlı ve şuurlu cumalar diliyoruz kıymetli dostlar.

“İhya-yı Dîn ile olur, bir milletin ihyâsı!”

‘Taklîdi’ îmanı ‘tahkîki’ îmana çevirmedikçe, ehl-i îman dalâletten kurtulmadıkça, kısaca fiilî Müslümanlık hayatı içtimaiyede; Kalp ruh dünyamızda, hanemizde mahallemizde, şehrimizde, memleketimizde, bütün dünyada yaşanmadıkça İnsanlığın mutluluğu ve muzafferiyeti olamaz!

Devlet milli eğitimdeki gençliğimizi bu hale düşüren milli dil, din kısaca Kültür asimilasyonun önüne geçmek için risaleyi nurlarındaki Kur’an’ın ve sünnetullahın bir manada tefsiri olan “iman hakikatlerini” ders kitabı olarak ilkokuldan başlayarak neslimize öğretmenin geç kalınmadan hayata geçirilmesi zaruridir, elzemdir ve mutlaktır...

Vesselam.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23