• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Rasim Bolbol
Rasim Bolbol
TÜM YAZILARI

Doyduğu kaba pisleyen Kaboğlu

14 Haziran 2020
A


Rasim Bolbol İletişim: [email protected]

Danıştay’ın Ayasofya konusunda temmuz ayı başında vereceği karar 7’den 70’e herkes tarafından merakla bekleniyor. 

İstanbul’un fethinin sembolü olan yapıyı müzeye dönüştüren bakanlar kurulu kararının iptali için açılan davanın reddedilip reddedilmeyeceğini hep beraber göreceğiz.

Gerçi bizce Danıştay’dan her ne karar çıkarsa çıksın çok bir önemi yok. Zira yargı kararına ihtiyaç duyulmaksızın da Ayasofya yeniden ibadete açılabilir. 86 yıllık bu pranga, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile ya da yeni bir yasal düzenlemeyle de pekâlâ kırılabilir.

Yani idarenin böyle bir tasarrufta bulunmasının önünde hiçbir engel yok. 

Zaten bize göre, Ayasofya’nın aslına rücu ettirilmesi hususunda Türkiye’nin önündeki en büyük engel Yunan’dan beter CHP zihniyeti.

Geçmişte camileri ahıra çeviren bu zihniyetin, Ayasofya’nın özgürlüğüne kavuşma ihtimali belirir belirmez yeniden nasıl da hortladığını gördük. Kraldan fazla kralcı Bizans artıklarının, bağlı ve bağımlı oldukları İslam düşmanlarının gözüne girmek için canhıraş bir gayret sarf etmeye başladığına hep beraber şahit olduk.

Daha ötesi yok. Cami karşıtlığı o raddeye vardırıldı ki, CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu çıkıp “Benim görüşüme göre Topkapı Sarayı da Ayasofya da müze olarak korunmalı. Hatta Sultanahmet de müze olmalı” herzesini bile yumurtladı. 

Düşünebiliyor musunuz, dünyanın herhangi bir yerindeki herhangi bir kilise için “İbadete kapatılarak müze yapılsın. Çünkü bu kilise insanlığın ortak mirasıdır” diyemeyecek olan güvercin Kaboğlu, iş camilere geldi mi anında şahin kesiliveriyor. Birden bire “insanlığın ortak mirası” kavramını hatırlayıp ona buna akıl vermeye yelteniyor.

Neymiş, “tarihsel ve kültürel eserlerimizi, insanlığın ortak mirası statüsünde evrensel değerler olarak sahiplenmek ve onların bu anlayışla daha iyi korunmasını önermek, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’ni savunmakmış”.

Hadi oradan be!

Türkiye Cumhuriyeti’ni savunmak sana mı kaldı be hey densiz? Sen ne zaman bu ülkeyi müdafaa ettin ki şimdi edesin?

Bu ucuz numaraları bırak!

Çok iyi biliyoruz ki, sen öyle iddia ettiğin gibi Türkiye’nin yanında değil, tam karşısında duran birisin.

PKK’nın halka yaşattıklarına dair tek kelime edilmeyen sözde “Barış Bildirisi”nde imzan var her şeyden önce.

Ne deniliyordu o bildiride?

“Devletin vatandaşlarına uyguladığı şiddete hemen şimdi son vermesini talep ediyoruz” deniliyordu değil mi?

Ee, nasıl oluyor bu iş?

Türkiye Cumhuriyeti’ni böyle mi savunuyorsun sen? Bebek katili Abdullah Öcalan’ın tecride tabi tutulduğunu ileri sürüp “Bu kabul edilemez” şeklinde gevşek gevşek konuşarak mı bu ülkeyi müdafaa ediyorsun?

Hiç laga-luga yapma!

Sen hem bölücü hem ayrımcısın Kaboğlu.

PKK’nın tezlerini savunduğun için bölücüsün. Öğrencilerin arasında bile siyasi görüşlerine göre tutum belirlediğin için de ayrımcısın.

Senden ders alan öğrenciler nasıl bir ayrımcı olduğunu bugün dahi anlatıyor.

Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin burslarını sol görüşlü ve maddi durumu iyi olan öğrencilere bile dağıtıp, ihtiyaç sahibi muhafazakâr talebelere zırnık koklatmadığın şimdi bile kulaktan kulağa konuşuluyor. 

Ortada video kaydı ve Meclis tutanağı var, ancak hâlâ “Konuşmam yanlış anlaşıldı” diyerek dansöz gibi kıvırıyorsun.

Yaptığın iş iş mi Allah aşkına?

Neymiş yanlış anlaşılan? Her şey kabak gibi ortada değil mi?

Zırva tevil götürmez. Sen de zırvanı teville izah edemedin işte.

Önce kinini kusup pisledin, sonra da güya düzeltme yapmaya çalıştın. Ancak pisliğinin üzerine tüy dikmekten öteye gidemedin. 

Ne yalan söyleyelim, derslerini zaman zaman Fransızca aldığın notlardan anlattığını biliyorduk, ama bu ülkeye ve değerlerine böylesine Fransız olduğunu bilmiyorduk Kaboğlu.

Vardır her şerde bir hayır. Allah’tan şimdi onu da öğrenmiş olduk.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

O.O.

Kaleminize yüreğinize sağlık bunlara gelince hain uşakların sonu akıbetleri daima kötü bitmiştir örnek Çandarlı Halil paşa ben değil ejdadımız Osmanlı derki tez bu hainin kellesi vurula yani demem o ki böyle hainleri ülkende beslemeyeceksin hemen yargılayıp gerekeni yapacaksın böyleleri haindir gavur uşagıdır bunları beslemek dinende caiz değildir .

Gerçek

CHP'yi kim kurduysa tek ama amacı vardı Türk milleti ni İslâm dininden çıkarmak ve dinsiz ruhsuz karmakarışık bir şeye sokmakti bunuda başardı.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23