• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Rasim Bolbol
Rasim Bolbol
TÜM YAZILARI

Ekşi Sözlük derhal kapatılmalı

17 Mart 2019
A


Rasim Bolbol İletişim: [email protected]

Ekşi Sözlük isimli çöplük siteyi biliyorsunuzdur. Hani şu toplumun fay hatlarıyla oynamayı alışkanlık haline getiren topluluk… Türk milletinin ne kadar hassas noktası varsa, hepsini pervasızca kaşıyan, ancak hiçbir hukuki yaptırımla karşılaşmadıkları için olsa gerek, densizliklerine devam eden oluşum… 

Son vukuatlarını görmüş olmalısınız. Evet, Yeni Zelanda’da önceki gün cuma namazı sırasında iki ayrı camiye düzenlenen ve 49 kişinin şehit olduğu, onlarca kişinin de yaralandığı “İslamofobik terörist saldırı”yla ilgili, bir kullanıcıları tarafından yapılan “Keşke saldırgan Türkiye’ye de gelip bu cuma günü camileri temizleseydi” şeklindeki namussuzca yorumdan bahsediyoruz… 

Güya infiale sebep olan bu yorumu çok kısa bir sürede fark edip silmişler, mahut zırvayı yumurtlayan kişinin hesabını da hemen kapatmışlar. Fakat çok iyi biliyoruz ki tüm bunlar yalnızca bir göz boyamadan ibaret. Zira Ekşi Sözlük’te daha önce de benzeri birçok rezilliğe imza atıldı. Peygamberimiz Hazreti Muhammed’e ağza alınmayacak hakaretlerde bulunulduğunu, kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’le defalarca alay edildiğini net bir şekilde hatırlıyoruz. 

Yani karşı karşıya olduğumuz problem, “bireysel” değil, “kurumsal” bir problem. Öyle, tepki çeken bir yorumcunun hesabının kapatılmasıyla halledilebilecek gibi de gözükmüyor.

Peki çözüm ne?

Çözüm belli: RTÜK, nasıl ki kontrol ettiği mecralarda, ihlalin niteliğine göre geçici yayın durdurma ve hatta yayın lisansının iptaline kadar varabilen yaptırımlar uygulayabiliyorsa, benzeri yaptırımlar Ekşi Sözlük gibi manevi değerlerimizi yerden yere vuran birtakım internet siteleri için de hayata geçirilebilmelidir.

Bakın, tedbir niteliğinde olan “erişim engelleme”den falan bahsetmiyoruz. O zaten halihazırda var. Bizim bahsettiğimiz “tedbir” değil, “yaptırım”. Mesela gerekli hallerde kepenklerin tümden indirilebilmesi.  

“Öyle şey mi olur” diyeceksiniz ama, galiba başka çıkar yol yok. Bu formül, Ekşi Sözlük için mutlaka ama mutlaka düşünülmeli.

¥

AB VE ABD’NİN TÜRKİYE DÜŞMANLIĞINA ŞAŞIRANLARA ŞAŞMAMAK ELDE DEĞİL

Her fırsatta söylüyoruz, “Ayıdan post, Batı’dan dost olmaz” diyoruz. Sağolsunlar(!), bugüne kadar bizi hiç haksız çıkarmadılar.

Bir defa daha gördük nasıl bir ikiyüzlülük içinde olduklarını. Aslında bu, ikiyüzlülük de değil. Türkiye ile ilgili “samimi” kanaatlerini ortaya koyuyorlar; ama maalesef biz bunu anlamamakta ısrar ediyoruz.

Baksanıza, Avrupa Parlamentosu (AP), Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki üyelik müzakerelerinin askıya alınmasını öneren teklifi kabul ediyor, bizimkiler anında ortaya atılıyorlar. 109’a karşı 370 gibi ezici bir çoğunlukla kabul edilen rapor için, hemen “Herhangi bir bağlayıcılığı yok. Tavsiye kararından öteye gitmez. Dolayısıyla bizim için hiçbir anlam ifade etmiyor” açıklamaları yapıyorlar. 

AP’nin kararı madem bizim için hiçbir anlam ifade etmiyor, öyleyse niye işi gücü bırakıp, söz konusu kararı “sert bir şekilde” kınama yarışına giriyoruz, hakikaten anlamak mümkün değil. Evet, AB’nin bunca dışlamasına rağmen yıllardır kapıda beklemeyi içimize sindiriyor olmamız gerçekten tuhaf. 

Adeta “arsız âşık” gibiyiz. Sayısız oyalamaya rağmen, hâlâ ümidimizi kaybetmiyoruz.

Halbuki “bal” demekle ağız tatlanmıyor.

Biz ne kadar “Çıkmadık candan ümit kesilmez” diye düşünsek de karşımızda somut bir gerçeklik var. Adamlar açık açık “Biz sizi kesinlikle aramızda görmek istemiyoruz” diyorlar. En ideal durumun, Türkiye’nin AB’ye girme projesini rafa kaldırması olduğunu söylüyorlar. Bütün bunlar bir tarafa, egemenlik haklarımıza bile burunlarını sokuyorlar.

Mesela, “Akdeniz’de doğalgaz aramayın, Akkuyu Nükleer Santrali’nin inşaatını da durdurun” diyebiliyorlar.

Bugüne kadar kol-kanat gerdikleri PKK ve FETÖ gibi terör örgütlerine operasyon yapılmamasını salık verebiliyorlar.

Yalnızca bu kadar mı? 

Tabii ki değil.

Ayasofya’nın akıbeti konusunda dahi “proje”leri var namussuzların; öyle ki, “Camiye dönüştürmeyi aklınızın ucundan bile geçirmeyin” dayatmasında bulunabiliyorlar.

KKTC’den asker çekmemiz, Suriye’nin kuzeyinde yürüttüğünüz harekâtları sonlandırmamız, Selahattin Demirtaş’ı serbest bırakmamız da Avrupa Parlamentosu’nun diğer “talep”leri arasında...

Görüyorsunuz, bu gözü dönmüş haysiyetsizler bizden resmen Türkiye’nin anahtarını istiyor. Doğrudan olmasa bile zımnen “Ülkenizi terör örgütlerine, yani onların ağababası olan bizlere teslim edin” diyor.

Peki ya, Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye ile ilgili kararıyla aynı gün yayınlanan ABD Dışişleri Bakanlığı’nın “İnsan Hakları Raporu”? Onun içeriği Avrupa Parlamentosu’nun raporundan farklı mı sanki? 

Yooo…

Onlar da Türkiye’deki sayısız melanetin baş sorumlusu olan ve ülkelerinde besledikleri Fetullah Gülen adlı “şarlatan”dan “din adamı” olarak söz ediyorlar.

Suriye’de terör örgütü YPG’ye on binlerce TIR dolusu silah ve mühimmat veren kendileri değilmiş gibi, yanı başındaki bu tehlikeyi izale etmek için canını dişine takan Türkiye’nin terörle mücadelesinden rahatsızlık duyuyorlar.

Dünyanın dört bir yanında milyonlarca insanın kanına girdiklerini unutup, Silahlı Kuvvetlerimizin Afrin’de destan yazarak tek sivile zarar vermediği Zeytin Dalı Harekatı için “Siviller vuruldu” iftirasını atıyorlar.

¥

Doğrusu, hem Avrupa Parlamentosu, hem de ABD Dışişleri Bakanlığı açıkladıkları raporlarla tıynetlerinin gereğini yerine getirmiştir. Bu yüzden biz onlara hiç şaşırmıyoruz. Asıl şaşırılması gerekenler, AB ve ABD’nin Türkiye aleyhindeki mezkur adımlarına şaşıran şaşkınlardır. 

Vesselam.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23