• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Sabri Şahsuvar
Sabri Şahsuvar
TÜM YAZILARI

Geçmiş saplantıların, özeleştiriyle mücadelesi

15 Eylül 2015
A


Sabri Şahsuvar İletişim: [email protected]

Birkaç gün önce Şivan Perwer’in bir röportajına rastladığımda, yazıyı okumadan önceki beklentimle, okuduktan sonraki düşüncelerim arasında farklılıklar vardı. Farklılığın sebebi, kendisinin bu denli bir özeleştiri yapmasına pek ihtimal vermiyor oluşumdu. Çözüm sürecinde Sayın Erdoğan’ın kendisini Türkiye’ye davet edişi, “bu barışı ve kardeşlik ortamını beraber kuralım” teklifi karşısında kayıtsız kalmayan Perwer, bugün bu son gelişmelerden ve iki toplumun içinde bulunduğu bu kaos ortamından dolayı rahatsızlığını dile getirmekle birlikte, eleştiri oklarını Kandil’e ve PKK’ya çevirmeyi nihayet başarabilmişti. Kürtlerin kritik süreçte ne yazık ki Sayın Erdoğan’a sahip çıkmadığını belirten Perwer, Erdoğan’ın çekincelerini de dile getirmiş olup sürece dair çoğunlukla gerçekçi, ama bazı noktalar hususunda ne yazık ki geçmişten süregelen saplantılı zihniyetinden yine de pek kurtulmuş bir görüntü çizmedi.

Her vatandaş için esas olan “özgürlük ve eşitlik” kavramları üzerinden demagoji amaçlı dayanak ve savunma mekanizması geliştirmiş olanlar, bu saplantılı bakış açısından kurtulamadığı sürece, içinde bulundukları özgür ve eşit ortamı görememeye, anlayamamaya ve okuyamamaya devam edecek gibi durmaktalar. Ne acı oysa, bakarken görememek...

HER KİMİN NİYETİYSE, BUNUN ADU ART NİYET

Türkiye Cumhuriyeti devletinin AK Parti iktidarlığı ile başlayan “daha özgür, daha yaşanabilir bir ülke” politikası, bunca zaman Kürt kardeşlerimize çoğunlukla yaşıyor oldukları ülke topraklarında şüphesiz ki eskiye oranla çok daha rahat bir ortam kazandırdı. “Ama Erdoğan çok yanlış yaptı!” zırvasından kendini tartışmaya ve olayların perde arkasını görmeye kapatan bölge halkı, “geçmiş Doğu” ile “bugünün Doğu’su”nu hafızalarında biraz kıyasladıklarında ne demek istediğimi pekala anlayacaklardır. Ticari, sosyal ve ekonomik alanda son dönemlerde kendilerine tanınan eşit ve dostane yaklaşımın meyvesini yerken buna gözünü ve kulağını kapatmak, yüzyıllardır süregelen Türk – Kürt kardeşliğine art niyetli yaklaşmanın tâ kendisidir.

MASUMİYET KAVRAMINA CİZRE RÖTUŞU

Cizre’de yaşanan olağanüstü durum, operasyonlar, tüm terör yapılanmasının bölgedeki iç yüzü ve bölge tansiyonu ile ilgili tüm gelişmeler; bölge halkı ve bölge halkına yakın kesimlerce yurtdışı kaynaklarına olduğundan çok daha farklı yansıtılma çabası, bunca eyyam ve demagoji tabanlı bir yaygara... Biz efendice yaşamış, efendice varlığını sürdüren insanlar; bazılarını ne ara böyle uşaklığa, maşalığa kurban verdik? Tüm bunların sebebi; terör ortamı mimarları ve bu ortamdan beslenen leş kargalarının ekmeğine biraz daha yağ sürmek, rantlarını ve çıkarlarını biraz daha yükseltmek, kirli avuçlarını biraz daha ovuşturmalarını sağlamak değilse ne idi? Zaten sahip olduğunuz özgürlük ve eşitlik uğruna mı “masum ve sivil” olan bölge insanlarının üzerinde yakalanan kilolarca patlayıcı? Faşist yansıtmak istediğiniz kolluk kuvvetlerinin canına daha fazla kastedemediniz diye, böylesine ağlanır mı?

ÖNGÖRÜ KILIKLI MANİPÜLASYON

“Eğer Erdoğan eleştirilere kulak asmaz ve bildiği yoldan gitmeye devam ederse, Türkiye bir Suriye olur” öngörüsüne de bir o kadar güldüğümü söylemeden geçemeyeceğim. Eleştiri; temel yapısı itibariyle objektif yapıldığında değerli bir eylem. Taraflı ve ayrımcı bir eleştirel üslup, muhatap bulamadı diye mi; bu ülke Suriye olacak? Ah, demokrasi diye bağırmaktan sesi kısılanların biraz gözü, kulağı açılmış olsa idi... Bu ülke devletine, bu topraklara, bu insanlara verilen zararların bedeli, sizin demokratik addedip, sırt yasladığınız ülkelerin hepsinde bir şırıngaya bakar efendi!

Çok açık ya gözünüz, biraz da “görmek” için kullanmalı. Selâm ve dua ile...

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23