• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Sabri Şahsuvar
Sabri Şahsuvar
TÜM YAZILARI

Şarlatan demokrat ve sosyalistçi dönemi

10 Temmuz 2015
A


Sabri Şahsuvar İletişim: [email protected]

Türkiye’de şarlatan demokrat ve sosyalistçi dönemi, epey prim yapmaya başladı. Sözüm ona çoğu basın kuruluşu, kendilerini, halkların demokrasiyi savunan aydın görüşleri ve kahraman olarak göstermektedir. Oysa bu durumun gerçekte nasıl olduğunu eminim benim kadar sizler de biliyorsunuzdur.  

Ülkemdeki basın kuruluşlarının başında bulunanların çoğu; kiralık kalemlerden oluşan batılı emperyalist güçlerin çıkarlarına hizmet eden “Kiralık kirli  Kalemşörler”den oluşmaktadır. Bunlar, menfaat ilişkilerini halkın üstünde tutar ve kendi çıkarları söz konusu olduğunda, bütün milleti ateşe atmaktan çekinmezler.

Son on üç yıldır bu ülkedeki değişim ve gelişim; demokratik ve sosyal hukuku benimsemiş ülkelerin bile çoğunda yapılmamıştır. 

Ne yazık ki şarlatan demokratlar ve sosyalistçiler bu durumdan pek memnun olmadıkları gibi, halkın kazanımlarını da kendi emellerine alet etmekten çekinmemektedirler. 

Son zamanlarda Sayın Cumhurbaşkanına yapılan saldırıların kısa özetidir bu yaşananlar. Ülkemde gelişen özgürlükçü demokrasiyi utanmazca kullanıp, Türkiye’nin halkın oylarıyla seçilen ilk cumhurbaşkanına “Diktatör” diyebilme cüretini göstermişlerdir.

Bütün her şeyi kendilerine mübah gören ve kullanan bu zihniyet, ne acıdır ki ufukları kadeh masalarında netleşen ve alkolik bir kafayla cumhuriyeti savunacaklarını dile getiren örümcek kafalardan ibarettir. 

Yok efendim “saray niye bin odalı”, yok “niye külliye ismi kullanılıyor”, “neden laikliğe aykırı davranılıyor”... 

Bu nasıl bir kafa yapısıdır yahu? Nasıl bir aymazlıktır?

Her şeyden önce o saray, büyük bir milletin temsil makamıdır. O saray, Recep Tayyip Erdoğan’ın sarayı değil, milletin sarayıdır. Zira sarayda bugün o varken, yarın bir başkası olacaktır. Dolayısıyla, büyük bir milletin geleceğinin planlandığı bu sarayın odalarının sayıları değil, sarayda ülkem için neler yapılacağı konuşulmalı ve böylece Türkiye, güçlü bir devlet olarak tarihteki yerini korumalıdır. 

Gelelim bizdeki yazarlar ve kalemşörlere...  Her dönemin adamlarıdır onlar. Gelene paşam, gidene hocam derler. Onur mücadelesi ağırdır. Asaletinize, özünüze dönün. Pardon... Sizde asalet var mıydı? Umarım varlığını unutturduğunuz asaletinizi, az da olsa hatırlarsınız.

Erdoğan diktatör olacak ve siz de hayasızca saldıracaksınız öyle mi? Siz ölmeyi bayılmak sanıyorsunuz galiba. Konulara uzak kalmış Fransızlar. Kendinize gelin!

Diktatörlük; devletin bir kişi ya da küçük bir grup tarafından, mutlak denetim altında bulundurduğu yönetim şeklidir. Diktatörlüklerde her şey devlete aittir. Örneğin ülkede bulunan mallar bile devleti yöneten kutsallaştırılmış lidere bağlıdır. Diktatörlük, bu özelliklerden bir ya da birkaçını bir arada bulunduran yönetim şeklini ifade eder. Kendinize gelin kirli kalemşörler! Bırakın batının uşaklığını! Yeter artık!

Askerin postal sesleri ile hizaya gelen demokratlar... Yağdanlık gibi paşaların peşinde giden sosyalistçiler... Siz ne çabuk unutunuz geçmişinizi? Pensilvanya’nın zil sesi sizi umutlandırmasın. Küfre karşı birleşmek, tarihi bir sorumluluk gerektirir. Unutmayın ki kaderin üstünde bir kader vardır. 

Kalın sağlıcakla. Saygılarımla.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23