• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Vehbi Kara
Vehbi Kara
TÜM YAZILARI

Dolmuşa Binen Dolduruşa Gelen Hükümet Üyeleri

10 Haziran 2019
A


Vehbi Kara İletişim: [email protected]

Türkiye’yi yeniden “Generaller Devleti” yapmak isteyen darbeciler, tekrar azdı. 15 Temmuz 2016 hain darbesi üzerinden daha üç yıl geçmeden darbe özentisi generaller ve bunların medya uzantıları yeniden faşist yönetim kurmak için kolları sıvamış görünüyor.

Milli Savunma Bakanı Akar; sert ve ağır bir şekilde basınımızın kahraman kalemlerinden Murat Alan’ı hedef alması, hiç de hayra alamet değildir. Ordumuzda 150 tane FETÖ mensubu General ve Amiral’in bu noktaya yükselmesinde en az diğer generaller kadar sorumluluğu bulunan Akar, hükümetin MSB gibi önemli bir bakanlığını işgal ettiğini unutmuş görünüyor. Bu bakanın ve diğer vatanperver generallerin; içinde bulunduğumuz coğrafyanın kritik gelişmelerine şahit olduğumuz böylesine önemli bir zamanda sağduyu ve mantıkla hareket etmesi zaruridir.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un sözleri tam bir skandal olup hiç kabul edilecek cinsten değildir. “Fethullahçı generallerin Silivri’de ve Sincan'da yargılanmasını dile getiren Murat Alan hakkında “ordumuza hakaret edildi” yakıştırması doğru olmadığı gibi saptırma ve haksız suçlamadan başka bir şey değildir. Faşist generalleri ve bunların borazanı medya yazarları gibi konuşmak; İstanbul seçimleri öncesinde hükümete hiçbir şey kazandırmaz. Bilakis FETÖ-PKK ve işbirlikçisi CHP’ye çok şey kazandırır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ya bu kişileri ciddi bir şekilde ikaz etmeli ya da görevden almalıdır. Bundan başka Feminist Bakanların yer aldığı hükümet üyeleri halkımızın ahlaki değerlerini tahrip etmektedir. Böyle giderse ilk seçimde halkımız Erdoğan’ı görevden alacaktır, söylemedi demeyin…

Yeni askerlik sisteminin yasalaşması ile ilgili olarak sıcak bir gündemimiz var. Her iyi şeye karşı çıkmakla meşhur CHP; yıllardır dilimizde tüy bittiği halde faşist generaller yüzünden henüz çıkarılamayan bu kanuna da karşıdır. Çoğunlukla CHP ile beraber hareket eden darbeci generaller de bu yasanın çıkmasından hoşlanmamaktadır. Çünkü “halkın ensesinde boza pişirmek ve darbe yapmaktan başka hiçbir şey bilmeyen bu faşist generaller; 15 Temmuz’daki şanlı direnişten gerekli dersi hala alamamışlardır.

Eskiden beri hükümete itaat etmeyen fakat NATO emirlerine kayıtsız şartsız uyan ve her 8-10 yılda bir halkın seçtiği sivil yöneticileri darbe ile alaşağı ederek öldüren faşist generallerin eski mutlu günlerine dönme arzuları belli ki; hiç bitmemektedir. Bunları şımartacak cinsten her türlü beyanat çok tehlikelidir. MSB Akar’ın yanlış olarak sarf ettiği “hadlerini bildirmek” tabirini şimdi doğru olarak kullanma zarureti bulunmaktadır.

Öncelikle dünyada emsali görünmeyen bir küfürbaz generalden bahsedelim ki meselenin ne kadar derin olduğu ve Türk halkının özgürlüklerini ayaklar altına almaya çalışan darbeci generallerin seviyesi ve durumları ortaya çıksın…

28 Şubat sürecinde dönemin Başbakanı merhum Necmettin Erbakan'a ağza alınmayacak ve yazımı kirletmeyecek derecede çirkin ifadelerde bulunarak küfreden General Osman Özbek’ten bahsediyorum. Bu saygısız ve terbiyesiz kişi ayrıca yabancı bir devletin kralına da küfrederek ülkemizi zor bir duruma düşürmüştü.

Gelin görün ki; bu kadar yediği halta karşın askeri mahkemeler tarafından aklanan zat, mükafat olarak Tümgeneral rütbesine terfi ettirilmiştir. Giydiği üniformayı bu derece sakil bir şekilde kirleten şahıs; hala gururlu bir şekilde dolaşabilmektedir. Faşist generalleri övüp övüp yere göğe sığdıramayan medyadan bu skandalın üzerinden 22 yıl geçmesine rağmen hala ses çıkmaması ayıp değil de nedir?

Türkiye tarihindeki en büyük lekelerden biri olan 28 Şubat'la hala hesaplaşamadık. Müebbet hapis yiyen darbeci generaller, orduevlerinde korumaları ile beraber günlerini gün ediyorlar. “Çalsın sazlar, oynasın kızlar” misali rakılarını yudumlarken benim gibi bu dönemde mağdur edilen on binlerce asker, hala haklarını alabilmiş değil.

Post-modern darbenin mimarlarına yönelik başlatılan soruşturmada “toplumu fişleme merkezi” olarak kullanılan Batı Çalışma Grubu'nun (BÇG) isim babası ve dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir'in de aralarında bulunduğu,Özbek benzeri bu generaller “paşa paşa” yaşamaya devam ediyorlar.

12 Eylül 1980 Darbecisi Kenan Evren, eceli geldiği için ağır ceza aldıkları halde hapse girmeden ve hükmü infaz edilmeden öldü gitti. Darbeciler eskiden olduğu gibi yine bayram ettiler.  Büyük bir fırsatı yargı infaz mensuplarının beceriksizliği ve “zaman aşımı” kuralı yüzünden kaçırmış olduk.

Şimdi de benzer bir süreci yaşıyoruz. Adalet Bakanı ve hükümet üyeleri; müebbet hüküm yemiş generalleri boş boş seyrediyor ve kılını dahi kıpırdatmıyorlar. Belli ki bu duyarsızlık yüzünden 12 Eylül yargılamasında kaçırdığımız fırsatı yine kaçırmış olacağız.

28 Şubat 1997 darbe davasının diğer eleştirilecek yönü ise asker, sivil toplum kuruluşları ve medyayla eliyle ortaklaşa yürütülen darbe sürecinde aktif şekilde yer alan sivillere ve MGK kararlarında imzası bulunanlardan dönemin genelkurmay başkanlarına hiç dokunulmamış olmasıdır. En azından dönemin Başbakan'ı Erbakan'a, küfreden emekli Tümgeneral Osman Özbek’i hapse tıkmak gerekirdi.

Dönemin Erzurum Jandarma Bölge Komutanlığı yaptığı sırada katıldığı bir konferansta Başbakana küfür eden Özbek hakkında Refah Partisi şikayetçi olmuş ve dava açmıştı. Ancak askeri vesayetin hüküm sürdüğü bu dönemde yargılanan Özbek; “Başbakan'a küfür etmekten” dolayı akıllara durgunluk verecek bir şekilde suçsuz bulunmuştu.

Hadi diyelim ki o zaman öyle idi. Peki, bugün yani 2019 yılında; 150 den fazla general ve amiralin yargılandığı “15 Temmuz 2016” davasının karar aşamasına gelindiği bu günlerde hala soruşturma açılmaması, neden Akar ve Altun’u hiç rahatsız etmiyor. Yoksa benim gibi 28 Şubat darbecilerini mahkemeye verip müebbet giydirenlere mi; haddini bildirmek istiyor?

Özellikle Kuzey Irak’ta PKK inlerine harekat yapıldığı bu kritik günlerde sık sık “hukuki süreç başlatmak” sözü ile neler kast ediliyor? Ne yani rövanş almaya mı hazırlanıyorsunuz?

Artık devir değişti. Başarıların komutanlara başarısızlıkların ise topluma ve askerlere verildiği günler geride kaldı. Bir askerimizin dahi şehit düşmesi yüzünden gerekli tedbirleri almayan generallerin yargılandığı bir devri yaşıyoruz. Eski hal muhaldir. Günümüzün ruhunu anlamak gereklidir.

Ayrıca askerler vatan savunması için vardır. Irak’a tabiî ki kahraman askerlerimiz gidip operasyon yapacak. Belediyenin temizlik işçilerini gönderip “PKK’yı ortadan kaldır” diyecek halimiz yok herhalde…

Herkes görevini yapmalıdır. Önemli bir operasyon yapıyorum diye; darbe çığırtkanlarını coşturan sert ve acımasız demeçlerin hangi amaca hizmet ettiğini düşünmeyecek gerekmiyor mu?

Şimdi Akar ve Altun’un demeçleri hakkında neden rahatsızlık duyduğumu ifade edebildim mi? Yoksa yargıdan korkup kaçan insanlar olmadığımızı herkes biliyor. Yıllarca “yargısız infaz” yapılarak ordudan atılan askerlerin haklarını almaya çalışan birisi, bundan korkmaz.

İşte ülkemizin yaşadığı rezaletleri ve skandalları dile getirmenin sebebi budur. Yoksa arkadaşımız Murat Alan’ın sözlerini başından ve sonundan kırparak çarpıtanlarla mahkemede hesaplaşmak zor bir şey değildir. Darbeci ve Feto’cu generallere karşı sarf edildiği açık olan sözler üzerinden “mangalda kül bırakmayan” kişilerle zaten eskiden beri mücadele ediyoruz. Darbesever bu insanların çok değerli bir basın mensubu karalamaya çalışmasını milletimiz affetmeyecektir.

Hükümet üyeleri ve hürriyete önem veren her insan; uyanık olmalı, darbe heveslilerine malzeme verecek söz, tutum ve davranışlardan şiddetle kaçınmalıdır. Bu millet Sabetay Yahudilerinden ve darbeci askerlerden çok çekti. Osmanlı Devletini vahşi yırtıcılar gibi parçalayan Emperyalist Batı Ülkeleri, şimdi de kalkmış aziz vatanımızı darbelerle, ambargolarla ve dolar operasyonları ile yıkmaya çalışıyorlar.

ABD’nin hayasız bir biçimde parasını ödediğimiz F-35’leri vermemesi ve akıl almaz bir şekilde aptalca bahaneler üretmesi dahi bazı şahısların uyanmasına yetmiyor. İşleri güçleri memlekete zarar vermek olan bu insanlara “nasıl bir çıkmaz sokağa girdiklerini” hatırlatmak gerekiyor.

Dünyanın en büyük havaalanı olan İstanbul’a bile karşı çıkacak kadar gözü kararmış bu darbe sevici insanlara karşı “hadlerini bildirmek” gerekirken darbecilerle mücadele eden gazetecilere saldırmak; hiç akıllı işi değildir. Allah izan nasip etsin, vesselam…

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23