• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Aile hayatımız ne âlemde?

20 Temmuz 2018
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Din ve siyaset konuşmaktan ailemizi, yani kendimizi konuşmaya fırsat kalmıyor. Oysa aile hayatımızda işler pek yolun­da gitmiyor. Özellikle anne-baba ve çocuklar arasında zaman zaman soğuk savaşa dönüşebilen bir ile­tişimsizlik, bir kopukluk sözkonusu. En iyi aileler bile ço­cuklarına sadece öğüt vererek görevini yaptığını düşünü­yor. Çoğunlukla da işin kolayına kaçıp bağırıyorlar. Böy­lece onları terbiye ettiklerini sanıyorlar. Oysa bağırıp-çı­ğırmayla terbiye arasında bir bağlantı yok. Çocuk ham al­tın… Ham altını burma bileziğe dönüştürmek için sarraf mahareti, kuyumcu titizliği lâzım. Hele bu zamanda, şu fitne-fesat çağında... Şu adımbaşı tuzakların kurulu bu­lunduğu ortamda. Bir yanda çevre baskısı, bir tarafta bildik televizyon programları, gazeteler, dergiler, internet, vs...

Hemen her sabah, ekranlarda, adına “sanat dünyası” denilen sahte dünyanın yapay cazibesi sahneleniyor. Bu sahte dünyada, tek şarkı ile “star” olmuş sahte şöhretler cirit atıyor. Şöhretin bedelini kestiremeyen gencecik in­sanların görüntüye kapılması çok kolay… Hele bir de ken­disine neyin ne olduğu belletilmemişse...

Kısacası, gençler, ekranlardaki cazibeye kolayca ken­dini kaptırabiliyor. İzlediği sanatçılar gibi olmak için planlar yapmaya başlıyorlar. Fırsatını bulur bulmaz da evden kaçıyorlar. Maksat şöhret ve servete kavuşmak… Ar­kalarında anne-babalarının gözyaşları, yürek yangınları, bir de gazetelerdeki kayıp ilanları kalıyor...

Toplumumuzun her kesimi, her gün acı dramların oy­nandığı bir sahne gibi. Bomboş beyinler, cazibedar fitne­nin de etkisiyle macera arıyor. Maneviyatla doldurulama­mış yürekler, mutluluğu aile yuvasının dışında aramaya çıkıyor.

Felaket bir aldanışın, kandırılmışlığın yürek paralayan tablosudur bu. Cellâtlar kurban istiyor! İç barışı, iç uz­laşmayı sağlayamayan aileler, sağlam dinamikler üzerine kendini inşa edemeyen eğitim sistemi ve kendi inanç ve kültür çizgisine kendini bir türlü çekemeyen toplum, ço­cuklarını kurban ediyor. Nuranlar, İkballer, Nüketler, Handanlar, Nesibeler, Fatmalar, Aliler, Osmanlar, Oktaylar sahte servetle şöhretin arkasında tükenmeye gidiyor.

Televizyon kanallarının şöhret ve servet vadeden yarışmaları, çocuklarımızın önüne atılan yem gibi… 

Akıbetleri hayrola! 

İlaçlanmayan sebze tarlaları ayrık otlarının istilasına uğrar, yüzde elli-altmış oranında fire verirmiş. Batı’dan ithal ettiğimiz “çekirdek aile” ve “çağdaş terbiye” sistemi de neredeyse aynı oranda fire veriyor. Bunun firesi ise buğday değil, insan.

Ne olacak bu çocuklarımızın hali? Ya Beyoğlu’nun ara sokaklarında artistlik ararken tükenecekler, ya da sahte şöhretler dünyasına katılıp bir başka biçimde hayattan kopacaklar.

Batı tarzı hayat koskocaman iki değirmen taşı: Öğüt­tüğü ise aile huzurumuz, saadetimiz, çocuklarımız. Öğüt­tüğü Nuranlar, İkballer, Nüketler, Handanlar, Nesibeler, Fatmalar, Aydınlar, Mehmedler: Bu değirmen geleceğimizi öğütüyor!

Tek kurtuluş ça­resi ise çocuklarımızla sağlam iletişim kurmak, inanç dünyamızı onlarla paylaşmak, onlarla birlikte yaşamak…

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23