• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

“At martini Debreli Hasan, dağlar inlesin!”

19 Aralık 2014
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Bazı yazılar ve sözler ilk bakışta insana “doğru” ve “mantıklı” gibi gelir. Hele de bahsedilen konu hakkında detaylı bilgiye sahip değilseniz, yanılır gidersiniz.

Meslektaşlarım kızmasınlar, ama köşe yazılarının çoğu bu türdendir. Tarihi belgeleri bile cımbızlayarak verir, peşin hükümlerine “referans” gibi kullanırlar.

Geçen gün bu türün en iyi örneklerinden birine rastladım. Yılmaz Özdil, “Al sana Osmanlı!” (10 Aralık 2014)başlıklı yazısında, Atatürk’ün devraldığı devletin yoklarından bahsediyordu.

“1923’te” diyordu, “Nüfus 13 milyon civarıydı, 11 milyon kişi köyde yaşıyordu. 40 bin köy vardı, 38 bininde okul yoktu. Traktör sıfırdı, karasaban’dı. Beş bin köyde sığır vebası vardı. Hayvanlar kırılıyor, insanlar kırılıyordu. İki milyon kişi sıtma, bir milyon kişi frengiydi, verem, tifüs, tifo salgını vardı, üç milyon kişi trahomluydu, bebek ölüm oranı binde 480’di, her doğan iki bebekten biri ölüyordu. Memlekette sadece 337 doktor vardı. Sadece 60 eczacı vardı, sadece 8’i Türk’tü. Diş hekimi, sıfırdı. Dört hemşire vardı. 40 bin köy, sadece 136 ebe vardı. Ortalama ömür 40’tı.”

Yazı böyle uzayıp gidiyor. Sultan II. Abdülhamid’in eşlerini sayma noktasına ulaşıyor. “Padişahlar ve Osmanlı kötü, Atatürk, İnönü ve cumhuriyet dönemi iyi” demeye getiriyor. Ama bazı gerçekleri de acemice saklamaya çalışıyor.

Uzatmadan sorulara geçelim…

Abdülhamid’in bilmem kaç karısının olması yüzünden mi cumhuriyet kuruldu?..

Aynı mantıkla, “Atatürk’ün hayatına toplam kaç kadın girdi?” diye sorsalar, ne cevap verirsiniz?.. (Bu konuda Altan Deliorman, Turan Bozkurt ve Süleyman Yeşilyurt koca koca kitaplar yayınladılar).

Süleyman Yeşilyurt’un verdiği bilgiye göre, liste çok kabarık… 

Müjgan, Selanikli Hatice, Şevki Paşa’nın kızı Emine, Romen Kızı Fani, Mara Dimitrina, Nicolina Radoslavof, Elana Akcof Hilda Christianus, Nazmiye, Madame Corinne, Matmazel Edith, Fikriye, Beathe Gaulis, Evelyn Barrett, Latife Uşakizade, Madame Baur, Afet İnan ve Zsa Zsa Gabor…

Kaldı ki, Sultan Abdülhamid’in yaşadığı devirde “cariyelik sistemi” var, cumhuriyette var mı?

Hem bize ne kişilerin özel hayatından, bilmem kaç kadınları olduğundan? Sanki ülke yönetimi kadın sayısına göre şekilleniyor! Geçelim…

Atatürk’ün devraldığı ülke ne Sultan II. Abdülhamid’in yönettiği ülkedir, hatta ne de Sultan Mehmed Vahideddin’in. Osmanlı Devleti, çoktan beri, Sultan Abdülhamid’i cebren ve hile ile tahttan indiren ekibin, yani cumhuriyeti kuranların çoğunun üyesi olduğu İttihad ve Terakki Fırkası’nın (Partisinin) yönetimindedir.

Özdil’in yakındığı tablo da doğal olarak onların eseridir. Yoksa, özellikle Sultan Abdülhamid döneminde, kimse aç ve açıkta değildir, eğitim hizmetleri doruktadır, o kadar ki, o seviyeye Cumhuriyet Türkiye’si ancak 1954’de ulaşabilmiştir. 

Sultan Vahideddin’e gelince: Savaş günlerinde İttihad-Terakki’nin zorla tahta oturttuğu esir bir Padişah’tır. Esir olmasaydı, herhalde tutup Mustafa Kemal’i büyük imkân ve imtiyazlarla donatarak Anadolu’ya göndermezdi (siz önce, “Mustafa Kemal tek başına karar verip çürük Bandırma Vapuru’yla Samsun’a gitti” yalanıyla, benzer yalanların hesabını verin)...

“Kurtarılan vatan” toprağının, “kurtuluş” öncesindeki yüzölçümünün (ki yaklaşık birbuçuk milyon kilometrekaredir) yarısına (780 bin kilometrekareye) düşmesi, bu arada yoğun Türk nüfusun yaşadığı Batı Trakya’nın, Ege adalarının, Musul’un, Kerkük’ün, Batum’un, Kıbrıs’ın “Misak-ı Millî” sınırlarının dışında kalması da işin cabası...

Yazımızı, desteksiz atan Özdil’in son cümlesiyle bitirelim:

“Sen önce iki tane kitap oku da, dünyadan haberin olsun biraz!” (İyi de, eski Türkçe okuma bilmezsen, nasıl okuyacaksın?).

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23