• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Bazı yazarlarla okurlarının ispiyon ve ihbar alışkanlığı!

09 Ocak 2016
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Özellikle darbe dönemlerinde gazeteciliği ihbarcılığa, haberciliği “muhbir”liğe, köşe yazarlığını “ispiyon”culuğa dönüştüren bazı gazeteler, muhabirler ve köşe yazarlarının “gammazlama” alışkanlığı zaman zaman nüksediyor.

Hâlbuki yaşanan bunca olaydan sonra bu tür faaliyetlerin geçmişte kalması gerekirdi. Geçmiş gazetelerde öyle yalanlar, iftiralar, isnatlar, misansenler var ki, dudak uçuklatır, “Bu kadarı da olmaz” dedirtir…

Fakat oldu: Çarşaflı karısı ve üç kızıyla Bayezid Meydanından geçen sakallı vatandaşı fotoğraflayıp, “Dört karısıyla gezmelerde” diye “haber” yaptılar…

“Menderes dört uçak dolusu altınla kaçarken yakalandı”, “Polatkan’ın hesabından dört milyon lira çıktı” diye, “Üniversite öğrencilerinin cesetleri yem makinelerinde kıyma yapıldı” diye yalanlar attılar…

Kendi meslekdaşlarını kıskançlık saikiyle devrin kudretli generallerine gammazladılar. “Zinde kuvvetler”e yahut “Genç subaylar”a atfen uydurma haberler yayınladılar, şiir okuduğu için hapse atılan Cumhurbaşkanımız sayın Erdoğan hakkında, “Artık muhtar bile olamaz” manşeti çektiler, 28 Şubat sürecinde, “Fadime” isimli kıza ezberlettikleri metinleri kanal kanal dolaştırıp bile bile milleti aldattılar… Kendi tarihleri boyunca yalanın-dolanın, mizansenin, isnadın, iftiranın, fitnenin envai çeşit örneklerini verdiler…

Yani bir kısım medyanın tarihi yalan-dolan tarihidir. İnanmayan girsin arşive baksın. 

“Gelmiş geçmiş, olmuş bitmiş” diyeceğiz de, anlaşılan o ki, eski alışkanlıklar zaman zaman nüksediyor. Bazı gazetelerle yazarlarında (hatta okurlarında) eski “ispiyon ve ihbar” alışkanlığı (maalesef) sürüyor.

Bu cümleden olarak, Almanya’dan bir okuyucusu, Hürriyet yazarı Yalçın Bayer’e beni ispiyonlamış, o da ciddiye alıp herkese duyuruyor (Hürriyet, 8 Ocak 2016)... 

Ne yapmışız? TRT Türk televizyonunda bir süredir devam eden “Nasıldı, Nasıl Oldu?” (her pazartesi s. 22.30-23.00 arası) isimli kısa programımızda, kuruluş yıldönümü münasebetiyle Demokrat Parti’yi, tarihsel çizgisi içinde anlatmışız… 

Ne demişiz peki? Demokrat Parti iktidarı öncesinde “Ezan-ı Muhammedî yoktu… Bazı camiler satılıyor, kiraya veriliyor, yıkıma terk ediliyordu… Radyodan Kur’an okunmuyordu… Din eğitimi kaldırılmıştı… Elif ba öğretmek yasaktı… Camiler jandarma ve öğretmenler tarafından basılıyordu… 1923’te ilan edilen Cumhuriyet demokratik değildi… Devletin ve milletin kıblesi farklıydı… “Tanrısızlığın ilmihali” yayınlanmıştı… Ders kitaplarında vahiy (dolayısıyla Allah) inkâr ediliyor, Kur’an; “Muhammed’in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kur’an denir” şeklinde tanımlanıyordu… CHP dönemi ekmek karnesi dönemidir… Çarşafla Mücadele Haftası vardı… Millete ideoloji dayatılıyordu… Türbeler kapalıydı… DP bütün bunlara son verdi… Darbe ile de DP iktidarına son verildi. Vs.”

Bunların hangisi gerçeğe aykırı? Hangisi yalan? Hangisi iftira? O programda hepsinin belgelerini tek tek gösterdim. RTÜK’e neyi ihbarlıyorsunuz, neyi soruşturacak RTÜK; söyleyemediğimiz daha vahim gerçekleri mi?..

Hakikaten de zaman darlığı ve Koruma Kanunu’nun hâlâ yürürlükte olması sebebiyle, her şeyi söyleyemedim. Hatta 6 okun “iman şartı” yerine konduğunu, “Atatürk’e esselat” diye uyduruk “mevlid” yazıldığını, camilere sıra ve org konularak kiliseye benzetilmesi şeklinde “Dinde Reform Lâyhası” hazırlandığını, en basit ilmihal bilgilerini ihtiva eden “Mızraklı İlmihal”in bile yasaklandığını, “Otuz sene sonra gençliğin kafasını Allah ve Peygamber gibi (haşa) boş laflardan ve mefhumlardan kurtarmış olacağız” dendiğini, Milletvekili Ruşeni Barkan’ın “Din Yok Milliyet Var” isimli kitabını Reisicumhur’a takdim ettiğini ve “aferin” aldığını, Milletvekili Yunus Nadi’nin çıkardığı “Hayat Ansiklopedisi”nde Allah’a “korkunç” (haşa) dendiğini ve reddedildiğini, kâinatın tesadüfen oluştuğunu, Süleymaniye Camii’ne imam bulunamadığını, “İkra’ bismi safsatası” diye âyete saldırıldığını, “Türk’ün Amentüsü” diye safsatalar uydurulduğunu, “Mustafa Kemal’e, onun cengaver ordusuna, yüce kanunlarına… ve Türkiye için ahiret günü olmadığına iman ederim” denilerek iman esaslarıyla dalga geçildiğini ifade edemedim (Hepsi kaynaklı, ispatlı, şahitli: Merak edenler Nesil Yayınları’nda çıkan “Kemalist Yalanlar” isimli kitabıma bakabilirler.

Sayın muhbirlere duyururum! 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23