• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Çanakkale zaferinden İstiklâl Marşı’na

13 Mart 2015
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

12 Mart “İstiklâl Marşı”mızın TBMM’de kabulünün yıldönümüydü. Perşembe günleri yazmadığım için konu bugüne kaldı. 

Önce “Milli Mücadele”ye gelen süreci kısaca hatırlayalım...

17 yıl aralıksız süren savaşlarda insan, para ve silâh kaynaklarını tüketen Osmanlı’nın başkenti, Mondros Mütarekesi çerçevesinde işgal ediliyor.

En bitkin, en yorgun zamanımızda kendimizi “Milli Mücadele”nin içinde buluyoruz. Artık küllerimizden tekrar doğmak zorundayız! Parola: “Ya istiklâl ya ölüm”dür!

Çete baskınlarıyla başlayan mücadele, yerini git gide düzenli ordulara bırakırken, yorgun milletin ruhunu kışkırtıp, moralini takviye edecek bir “İstiklâl Marşı”na ihtiyaç duyuluyor ve bu amaçla Maarif Vekâleti 1921 başında 500 lira nakit para ödüllü bir “İstiklâl Marşı” yarışması açıyor.

Bu yarışmaya 724 şiir geliyor,ancak jüri tarafından tek tek değerlendirilen şiirlerden hiç biri beğenilmiyor. Şiirler çala kalem, sırf yüksek para ödülü için yazılmış gibidir. 

Oysa istenilen evsafta bir şiiri maddi mülâhazalarla yazabilmek mümkün değildir. Onu yazabilmek için anonim imanın ruhuyla ruhlanmak gerekmektedir... 

Bu öyle bir şiir olmalıdır ki, bitip tükenmeyen savaşlardan yorgun düşmüş bir milletin yüreğini kıpırdatmalı, umutlarını diriltmeli, ruhunu ayağa kaldırmalıdır.

Tarih boyunca yaşanan acılar satırlara dökülmeli, bir şiirin içselliğinde geçmiş geleceğe bağlanmalıdır... Bunu, yüreğini Peygamber yüreğinin ritmiyle bütünleyebilmiş bir şair ancak yazabilirdi. 

Çünkü şiire konu olan millet, sünneti devletleştirip yüzyıllarca zirvede tutmuş bir milletti.

Belki de bu olguyu kavrayamadıkları için, Cenap Şahabeddin, Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet Haşim, Abdülhak Hamid Tarhan, Ziya Gökalp, M. Emin Yurdakul, Süleyman Nazif, Enis Behiç Koryürek, Orhan Seyfi Orhon, Yusuf Ziya Ortaç ve Faruk Nafız Çamlıbel gibi “İstanbul şairleri”, yarışmaya katılmamışlar, ilgilenmemeyi yeğlemişlerdir.

Devrin Maarif Vekili (Milli Eğitim Bakanı) Hamdullah Suphi beye göre, bu şiiri sadece Mehmed Âkif yazabilir; zira Âkif, hem milletinin değer hükümlerine sımsıkı bağlı bir vatanseverdir, hem de yürek vuruşunu Peygamber’inin yürek vuruşuyla bütünlemiş bir şairdir.

Ama Âkif para ödülü konduğu için yarışmaya katılmamıştır. 

Kendisini ikna etmeye çalışan dostu Hasan Basri Bey’e, para ödülünü kastederek, “şerait (şartlar) ağır” diyecektir. Ancak ödül meselesinin başka biçimde halledileceği sözü verildikten sonra, Tâceddin Dergâhı’na (Ankara’da) kapanıyor, İstiklâl Marşı’mızın ilk mısrasının ilk kelimesini “besmele” eşliğinde kâğıda döküyor: “Korkma!..”

Bu kelime, Peygamber-i Âlişan Efendimiz’in Mekke’den Medine’ye hicreti sırasında sığındığı Sevr Mağarası’nda, muhteşem yol arkadaşı Hz. Ebubekir’in endişelenmesi üzerine kulağına fısıldadığı teselli âyetinin ilk kelimesinden alınmıştır: “Korkma ey Ebu Bekir, Allah bizimledir!”

Yüreğini ilhamının kaynağına kilitledikten sonra, Âkif, marşın gerisini hızla getiriyor ve 17 Şubat 1921’de tamamlayıp Maarif Vekâleti’ne gönderiyor. 

Âkif’in şiiri Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 01 Mart 1921 tarihli oturumunda söz alan Hamdullah Suphi tarafından okunurken, her kıtası milletvekilleri tarafından coşkulu bir şekilde alkışlanıyor. 

Nihayet 12 Mart 1921... Türkiye Büyük Millet Meclisi, o gün Mehmet Âkif’in şiirinin “Milli Marş” güftesi olmasını kararlaştırıp kanunlaştırıyor. 

Âkif’in şiiri kanunlaşıp resmiyet kazandıktan sonra, Hamdullah Suphi tarafından Büyük Millet Meclisi kürsüsünden tekrar tekrar okunuyor ve bütün mebuslarca ayakta alkışlanıyor. 

Bu sırada Âkif’in yüzü mahçubiyetten kıpkırmızı olmuştur. O kadar mütevazıdır ki, alkışlar ruhunu sıkmıştır. “Bu kadar da olmaz ki canım” diye söylene söylene Meclis’ten kaçıyor.

Para ödülü ise, “Harp Malülleri Cemiyeti”ne bağışlanıyor...

O sırada Âkif, bir palto alacak parayı denkleştiremediği için, soğukta sokağa çıkacağı zaman arkadaşının paltosunu ödünç almaktadır.

“Nereden nereye” desek mi? 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23