• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

“Cehennem olsa gelen bağrımızda söndürürüz!”

17 Nisan 2017
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Dile kolay, Türkiye dört cephede birden savaşıyordu…

Siyasi Cephe (Avrupa Birliği ülkeleri, Amerika ve içimizdeki hainler)…

Sosyal Cephe (Sosyal medya soysuzlarının yönettiği algı operasyonları)…

Askeri Cephe (Esed güçleri, PKK/PYD/YPG/DEAŞ ve alfabenin sessiz harfleri adedince terör örgütü)…

Ekonomik Cephe (Dolar spekülâtörleri, küresel sermaye, envai çeşit manüplâsyon, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları)… 

Kısacası, bir yanımız terör, bir yanımız savaş, bir yanımız göç dalgaları, bir yanımız ekonomik enstrümanlar…

Ve kalleşçe, alçakça bombalamalar… Masum ve mazlum insanlarımız, gencecik fidanlarımız toprağa düşüyor. 

Fakat pes edecek, mücadeleden vazgeçecek değiliz. Biz ki bidayette “Ya devlet başa, ya kuzgun leşe” diyerek Anadolu topraklarına geldik…

Tarihin her kesitinde bu toprakların bedelini kanımız canımızla ödeye ödeye yaşadığımız coğrafyanın her santimetrekaresini “vatan” yaptık… 

Toprağımıza canımızı, bayrağımıza kanımızla imanımızı kattık…

“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır,

“Toprak eğer uğruna ölen varsa vatandır” dedik, ebediyet yürüyüşüne bu kararlılık içinde çıktık.

Sözümüzden dönecek değiliz, “olmuyor işte” diyecek değiliz. APO’su, FETÖ’sü, en kahpesi, en belâsı; kim gelirse gelsin;

“Cehennem olsa gelen bağrımızda söndürürüz,

“Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz yürürüz!” 

Bu kavganın en hain, en kalleş aşamalarından biri Gezi Olayı, ondan daha beteri ise 15 Temmuz’du; alnımızın akıyla bunları aştık, sınavı verdik…

Bu tür sinsi oluşumlardan sonuç alamayan dış odaklar, içimizdeki ihanet şebekeleriyle birlikte aleni saldırıya geçtiler.

Geçsinler!.. Gelsinler!.. Çanakkale’ye nasıl geldilerse, öyle gelsinler…

Topuna meydan okuyacak ve püskürtecek gücümüz var, çok şükür.

Geldiklerinden beter gidecekler!

Madem işbu noktaya geldi, vatan için ölmemiz gerektiği kadar öleceğiz!

“Daha kaçımız?” diye sormayacağız…

Tıpkı Çanakkale’de, Galiçya’da, Trablusgarp’ta olduğumuz gibi, kimimiz yine şehit olacağız.

Yeni Âkif’ler yeni şiirlerimizi yazacak yine:

“Ey şehid oğlu şehid isteme benden makber,

“Sana ağuşunu açmış, duruyor Peygamber!” 

Kendimizi Peygamber kucağına emanet edeceğiz.

Sevr Mağarası yalnızlığında, etrafı düşmanla kuşatılmış bir halde iken, “Korkma Ebubekir, Allah bizimledir” diyen Peygamber-i Âlişan aşkına, “Korkma!..” diyeceğiz, “sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak!”

Bir süre daha şehit cenazeleri önünde saf tutacağız.

Canımız acıya acıya, ağlaya ağlaya oğullarımızın cenaze namazını kılacağız…

Bayrağa sarılı yüreğini (evlâdını) tabuttan alıp toprağa verdikten sonra, kameralara bakıp, “vatan sağolsun!” diyebilecek kadar vatan sevdalısı Anadolu annelerini ve babalarını hıçkıra hıçkıra izleyeceğiz…

Onlarla birlikte hepimiz, “vatan sağolsun!” diyeceğiz.

Vatanın bölünmez bütünlüğünü sağlamak için evlatlarını kurban eden Osmanlı padişahlarını anlamaya çalışa çalışa, aynı amaç istikametinde evlatlarımızı kurban edeceğiz!

Çok kızdık, çok üzüldük, çok ağladık, ama her türlü ihanet şebekesinin de kökünü kazıma aşamasına geldik!

Beş bin senelik devlet tecrübemizin ve tarihi birikimimizin üzerine geleceği yeniden inşa edip, dirilişimizi gerçekleştireceğiz.

Bizim muhteşem dirilişimiz, aynı zamanda başka mazlum milletlerin de yeniden dirilişi olacaktır…

“Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya; 

“Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!”

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23