• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Çocuklarımızı çaldılar, umutlarımızı sömürdüler

29 Temmuz 2016
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Fetullah Gülen ve yandaşlarının bu millete, bu memlekete, bu devlete en büyük kötülüğü 15 Temmuz darbesi değildir…

250 canımızı almaktan çok daha büyük, çok daha derin ve sonuçları itibariyle çok daha vahim bir kötülüğü var: Kardeşlerimizi, çocuklarımızı-torunlarımızı robotlaştırarak geleceğimizi çaldılar!

“İyi eğitim veriyorlar” diye tercih ettiğimiz okullarında meğer “darbe eğitimi” vermişler…

Meğer “vatan sevgisi” yerine Amerikan sevgisi aşılamışlar…

Meğer devlet büyüklerine “Tiran”, “Nemrut”, Firavun” demeyi, yaşlı-başlı insanlara “sövme”yi öğretmişler…

Meğer “Türkçe Olimpiyatları” (çok şükür hiçbirine gitmedim) başta olmak üzere, toplumun sempatisini kazanacak güzel icraatların tamamı, bizi kandırmaya yönelik “vitrin” süsleriymiş…

Bir başka “vitrin süsü” de Dersim’i acımasızca bombalayan Sabiha Gökçen’den sonra “ilk kadın savaş pilotu” olan ve darbe gecesi İstanbul üzerinde helikopter uçurup milleti sindirmeye çalışan Kerime Kumaş’mış (ifadesinde söylüyor).

Evet, kardeşlerimizi, çocuklarımızı-torunlarımızı terörize ederek geleceğimizi çaldılar!..

Onları, kendi parlamentolarını bombalayan, güzelim Külliye’yi yakan, Cumhurbaşkanı’nı ve Başbakan’ı öldürmeye çalışan uzaktan kumandalı robotlara dönüştürdüler…

Camilere postallarla girecek kadar ve anne-babalarına silâh çekecek kadar acımasızlaştırdılar, gaddarlaştırdılar… 

Millete “it sürüsü” diyecek kadar itleştirdiler (tüm köpeklerden özürle)!..

Vaktiyle onlara teslim ettiğimiz çocuklarımızı devlet imkânlarıyla eğitseydik, en azından yarısını kazanırdık (Milli Eğitim sistemine itirazlarım baki) Şimdi tamamını kaybettik!

Ama daha beteri var: Umutlarımızı öldürdüler…

Eğitim kurumlarına umut bağlamıştık: Oralarda imanlı, kararlı, tutarlı, hedef sahibi, vatansever, fedakâr, gayyur, müsamahakâr insanlar yetiştiğini düşünür, gelecek açısından büyük umutlar beslerdik.

15 Temmuz gecesi, 250 candaşımızla birlikte umutlarımız ve hayallerimiz de öldürüldü.

Yeniden silkinmek, dirilmek, kurumsallaşmak ve bu çerçevede umutlarımızı yeşertip, hayallerimizi tazelemek zaman alacak.

En büyük kârımız ise bu “musibet” içinden çıkan rahmettir… 

Millet, siyaset, medya, yöneten ve yönetilen olarak görüş farklılıklarımızı bir kenara itip “vatanın selameti”nde birleştik…

Böylece “Millet” olma şuuruna ulaştık…

Doğru liderini bulduğunda bu milletin nelere kadir olduğunu hep birlikte bir kez daha gördük…

Bugün meydanlarda müşahede ettiğimiz birlik-beraberlik ve kardeşlik içinde sorumluluk manzarasını sokaklarımıza, mahallelerimize, hatta apartmanlarımıza da taşıyabilirsek, göz açıp kapayana kadar kısa bir zaman diliminde yeniden toparlanır, o hızla anayasayı değiştirir, Türkiye’yi “Başkanlık Sistemi”ne geçirir, tüm engelleri hızla aşar, hatta Ayasofya’yı bile ibadete açarız!

Yalnız dikkat! Kuru ile yaş yanmamalı, Bediüzzaman’ın hizmet çizgisinden zerre kadar sapmamış Risale-i Nur talebeleri incitilmemeli, namazında-orucunda çalışan “yürek Müslümanları”, “Fetöcü” diye damgalanarak ötelenmemeli, işlerinden-güçlerinden atılmamalı…

Bunları bir zanna binaen değil, olgulara dayanarak söylüyorum. Asıl “Fetocu”lar, suret-i haktan görünüp sade dindarları “Fetöcü” diye gammazlıyor ve işten atılmalarını sağlıyorlar.

Hatta tutuklanan tanıdıklarım bile var…

Aman dikkat: İyi başlayan “ayıklama süreci”, kötü bitmesin! 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23