• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

“Enderun”u yeniden kurmak lâzım

17 Mayıs 2016
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

“Akademi” kelimesi henüz dilimizde yoktu, ama Osmanlı’da bu mânada mükemmel bir “akademi” vardı…

Adı, “Enderun”du…

Osmanlı padişahları başta olmak üzere, Kâtip Çelebi, Gelibolulu Mustafa Ali, Feridun Ahmet Bey, Baltacı Mehmed Paşa, Köprülü Mehmed Paşa, Köprülüzade Mehmed Paşa, Fazıl Ahmed Paşa, Mustafa Paşa, Cezzar Ahmed Paşa, Nevşehirli İbrahim Paşa, ünlü matematikçi Matrakçı Nasuh gibi pek çok dahi bu akademiden mezundu.

Bu bakımdan, Enderun’a, “Dâhiler Mektebi” diyen tarihçiler ve eğitimciler pek çoktur…

Dünyanın ilk “Kamu Yönetimi Okulu” olarak da isimlendirilir…

Dünyaca ünlü birçok eğitimcinin dikkatini çekmiş, hakkında kitaplar yazılmış, hatta ABD tarafından taklit edilmiştir.

Amerikalı ünlü eğitimci Andreas Kazamias, “Platon’un idealindeki okul budur” derken, “Stanford-Binet” adıyla meşhurzekâ testinin mucidi Amerikalı Lewis Terman, “Öğrencilerin zekâ seviyesini ölçmek için ilk defa test yönetiminin uygulandığı eğitim kurumu Enderun’dur” diyerek referansının kaynağını bildiriyor.

Osmanlı Devleti’nin ihtiyaç duyduğu üst düzey “devlet adamı” kadrosu işte bu “akademi”de eğitilip yetiştirilmiştir.

Osmanlı’nın hızlı yükseliş sebeplerinin başında yine bu “akademi”ler gelir.

Öğrenciler, zekâ, bilgi ve yetenekleri konusunda sürekli testlerden geçirilir, bu ölçümler sayesinde en başarılı olacakları alan belirlenirdi.

Bu bağlamda dünyada, öğrencilerin öğrenme arzusunun, zekâ seviyesinin, ilgi alanlarının ölçüldüğü ve buna göre eğitime tabi tutulduğu ilk örnektir.

Amerika’da Enderun mektepleri hakkında 350’ye yakın master ve doktora çalışması yapıldığını ve Amerikan eğitim sistemi için Enderun’dan yararlanıldığını da hatırlamak gerekiyor.

 20. yüzyılın başında Amerikalı Eğitimci-Psikolog John Dewey’in, “Çocuğa Göre Eğitim İlkesi” olarak dünyaya sunduğu “çağdaş eğitim metodolojisi”, aslında Enderun sisteminin kopyasından başka bir şey değildir.

Eksi bir İngiliz elçisinin Enderun Mektepleri hakkında söyledikleri de çok ilginçtir:

“Osmanlılar, aldıkları esirlere hiç kötülük yapmıyor, kardeş gibi davranıyorlar. Hangi milletten, hangi dinden olursa olsun, küçük çocukların zekâlarını ölçüyorlar. Keskin zekâlı çocuklar, ‘Enderun’ denilen mekteplerde, değerli öğretmenler tarafından okutuluyor, İslâm bilgileri, İslâm ahlâkı, fen, kültür dersleri verilerek, kuvvetli, başarılı Müslümanlar olarak yetiştiriliyorlar. Osmanlı ordularını zaferden zafere ulaştıran değerli kumandanlar, Sokullular ve Köprülüler gibi seçkin siyaset ve idare adamları, hep böyle yetiştirilen keskin zekâlı çocuklardı. Osmanlı akınlarını durdurmak için, bu Enderun mekteplerini ve bunların kolları olan medreseleri yıkmak, Osmanlıları fende geri bırakmak lâzımdır.” 

Enderun’u kapattık, medreseleri yıktık, “kahtı rical” (adam kıtlığı) başladı!

Bunun üzerine duracağız, ama önci Türkiye’nin “Enderun Modeli”ne şiddetle ihtiyacı olduğunu söyleyelim. 

Şu zor günlerimizde bile PKK bildirisine benzer bildiriler yayınlayan akademisyenlerden, Sinan’ın eserleri yüz yıllara meydan okurken, modern teknolojik imkânlara rağmen, binaları ilk depremde yıkılan mühendis ve mimarlardan, böbrek ticareti yapan doktorlardan, müvekkilini satan avukatlardan, adaletin icabına göre değil de mensubu bulunduğu zümrenin çıkarlarına göre karar veren hakimlerden-savcılardan, ihaleye fesat karıştıran siyasetçilerden, aldığı oyları terör örgütlerine peşkeş çeken belediye başkanlarından ve durmadan devleti söğüşleyen işadamlarından bıktıksa, başka çaremiz yok.

Tek çare, din ve fen ilimlerinin iç içe okutulduğu “Erderun Akademisi”ni yeniden ihya etmektir. 

Yarın “Çıraklıktan sadrazamlığa” çıkan birkaç ünlü isme bakalım…

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23