• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Güçlü olmak mı istersiniz, mutlu olmak mı?

20 Ocak 2015
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Günlerdir şöyle bir soru dolanıyor içimde, sormadan rahatlayamayacağım: 

“Tercih hakkınız olsaydı, güçlü olmak mı isterdiniz, mutlu olmak mı?”

Bundan ilham alarak, birkaç soru daha?..

Başarılı, meşhur ve zengin biri mi olmak istersiniz, huzurlu olmak mı?

Sevilen biri mi olmak istersiniz, korkulan biri mi?

Yani, tercih hakkınız olsaydı?

On yaşlarında kızını toprağa veren bir anne tanıdım. Akrabamdı. O gün onu izlerken hissettiğim derinlikte hayatı hiç hissetmemiştim. Çelişkili gibi duruyor, ama inanın bana, ölümü de o kadar hakikatli hiç yaşamamıştım. 

Hanımefendi acılıydı, ama mutsuz görünmüyordu. Bağırmıyor, isyan etmiyor, hıçkırıklara boğulmuyordu. Toprağı sevgiyle okşayarak hafiften gülümsüyor, gülümseme eşliğinde şükürler ve teşekkürler mırıldanıyordu. 

Hiç şahit olmadığım bu manzara karşısında büyülendim. Şaşkınlaştım. Derin bir meraka düştüm. Sonunda da merakıma yenildim; kime teşekkür ettiğini sordum. Dedi ki:

“Bana annelik nasip eden Allah’a şükür, bu duyguyu en güzel şekilde tam on yıl müddetle bana yaşatan kızıma ise teşekkür ediyorum” dedi.

İç çekti ve iki damla gözyaşı eşliğinde ekledi:

“İyi ki onu doğurmuşum.”

Oysa ben başka türlüsünü bekliyordum. Sanıyordum ki, kızını kaybetmenin acısı isyana dönüşecek, kızını hiç doğurmamış olmayı tercih edecektir. 

Öyle olmadı işte. On yıllık anne, kızının ölümünü tevekkül, hatta şükür içinde karşıladı. Ölüm acısını anneliğiyle dengeledi.

O zaman anladım ki, musibetlerde bile mutluluk odakları var. Ve anladım ki, bazı mutluluklar “zaman”, “mekan” ve “şart”lara bağlı değil. Sevmesini bilen ölümü bile sevebiliyor. “Ölüm” duygusu bir anlamda “hayat”a, “kaybetme” hissi “kazanma”ya, mutsuzluk ise mutluluğa dönüşüveriyor.

Galiba bu olgunluğa (kemalâta) “Mevlânalaşmak” diyorlar. 

Ulaşılması zor bir mertebe. Buna ulaşmanın yolu dünyaya ve dünyanın verebildiği şeylere (servet, şöhret, güç) gerektiğinden fazla kıymet vermemekten geçiyor.

Çare, Bediüzzamanvari bir diriliş ile “Hakiki lezzet imandadır” diyebilmekte.

Ancak o zaman ölüm bile “vuslat”a dönüşür.

“Güçlü”, “etkili”, “meşhur”, “zengin”, vesaire...  Yalnız hepsinin ortak bir kusuru var: Hepsi de fani! Yani geçici. Sonunda hepsi dünyada kalıyor. “Tam tadına varacakken”, “tam keyfini sürecekken”, “tam oh be diyecekken” kayboluyorlar.

Ancak o zaman “Ebedileşmeyen değerlerin kıymetsiz olduğunu” anlıyorsunuz.

Ne yazık ki, çoğunlukla iş işten geçmiş oluyor!

Âlişan Efendimiz “Şöhret afettir” buyurmuş. Aslında düzgün yetiştirilmeyen evlatla doğru kullanılmayan “servet de afettir.” Ayet “fitne”den söz ediyor...

Çünkü servet ve şöhret büyüklük duygusu veriyor insana, ayaklarını yerden kesiyor. Git gide “enaniyet” cehenneminin, “egoizm”  çukuruna yuvarlıyor. 

“Güç” mü dediniz? Gözle bile görülemeyecek kadar küçücük bir kanser, ya da Aids virüsüne yenilen güce “güç” demek sizce ne kadar caiz?

Asıl güç ve kuvvet, İlahi gücün önünde eğilmektir. Bu gücü yakalayanlar hiçbir beşeri güce boyun eğmemişlerdir.

Hz. İbrahim Nemrut karşısında, Hz. Musa Firavun karşısında, Hz. İsa Roma despotları karşısında, Hz. Alişan Efendimiz ise başta Ebucehil olmak üzere beşeri gücü temsil eden Mekke müşrikleri karşısında boyun eğmediler.

Bu perspektiften hayatı yorumlayan Bediüzzaman, “İman hem nurdur hem kuvvettir, hakiki imanı elde eden adam dünyaya meydan okuyabilir” diyor. Tüm İslâm muktesebatı ise, gerçek gücün parada-pulda, şöhrette-şanda olmadığını, imanda olduğunu vurguluyor.

Fani hiçbir şey bakiyi arayan insanı tatmin etmiyor aslında. Talip olduğumuz güç, şan, şeref dünya ötesinde bir anlam taşıyorsa, dünyamız farklı bir anlam kazanır. Bir ömürle (o da ömrün birkaç senesiyle) sınırlı imtiyazlar ebediyeti arayanların hedefi olmamalı. Ölümün gölgesinde yaşanan her şey yarımdır. 

Bu yüzden bendeniz, “güçlü”, “zengin”, “meşhur”, hatta “başarılı” olmak yerine, sadece mutlu olmak istiyorum.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23