• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Hangi yıldayız?

11 Ocak 2016
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Nasreddin Hoca’ya sormuşlar:

“Hocam, eski ayı ne yaparlar?”

“Kırpıp kırpıp yıldız yaparlar” demiş.

Acaba eski yılları ne yapıyorlar?.. Kırpıp kırpıp ay mı yapıyorlar?

Şaka bir yana dostlarım, ama şu “eski yıl” ve “yeni yıl” kavramı hayalime bir türlü oturmuyor. Neden derseniz, kimine gören değişen şey, kimine göre değişmiyor.

Meselâ, Milâdi takvim kullanmayanlar açısından, 2015-2016 diye bir şey yoktur. Saat 24.00’de sadece Perşembe günü bitmiş, Cuma günü başlamıştır. 

Miladi... Rumi... Hicri... Daha başka çeşitleri var: Değişik takvimlere göre, başka başka zamanlar yılbaşıdır...

Türkiye Cumhuriyeti’nin kabul ettiği Gregoryen (milattan önce 45 yılında Jül Sezar tarafından yürürlüğe konan takvimin milattan sonra 1582’de Papa Gregorius tarafından yeniden tanzim edilen şekli) takvimine göre 2015 bitti, 2016 başladı…

Ben şahsen hiçbir fark hissetmedim. Sahi bugünün dünden ne farkı var? 

Bunu söylemeyi içime sindiremiyorum, ama biz yıllardan beri bir birinden farksız yıllar yaşıyoruz. Yıllar, yıllardan beri bir birini tekrarlıyor. Zaman ilerlerken, Türkiye ve dünya hem insanî hem de vicdanî açıdan bozuluyor!

Yersiz kavgalar, gereksiz tartışmalar, biçimsel münakaşalar, ölmekle, öldürmekle bitmeyen terör, eğitim problemleri: Yıl hatta yüzyıl değişse bile değişmeyen ders kitapları, vs.

Belli ki 2016 da diğer yıllardan biri olarak tarihe karışacak. Bize kala kala, kısacık ömrümüzden çöpe atılan altın bir yıla daha yanıp yakınmak kalacak!

Yıllar böyle gelmiş, böyle gidiyor! Çünkü Türkiye’nin gizli yöneticileri aşılamıyor. Türkiye’nin gizli yöneticileriyle işbirliği yapan malum medya ve malum çevreler uzun vadede kendilerine de zarar verecek sistemi sürdürmeye çalışmaktan bir türlü vazgeçmiyorlar. 

Yılın değiştiğine inananlar ve inanmayanlar, biraz da bunları düşünmeli. Hangi takvim esasına göre olursa olsun, yıl değişimleri kendi iç dünyamızı düşünmemizin de bir fırsatıdır. Oysa biz “miladi mi, hicri mi?” kavgası vermekten, kendimize dönmeye ve kendimizi yeniden değerlendirmeye fırsat bulamıyoruz.

“Kutlanır mı, kutlanmaz mı? Ağaç süslenir mi, süslenmez mi? Hindi kesilir mi, kesilmez mi?” şeklindeki tartışmalarından gına geldi.

Herkesin dünyası kendine: Kendi dünyamıza hükmedilmesini istemeyen bizler, neden başkalarının dünyalarına hükmetmeye kalkışalım?

Bu ülkede pek çok insan aç, pek çok insan açıkta; insanlar parasız, kömürsüz, odunsuz; derme-çatma naylon örtülere sığınıyorlar ya da sokakta yaşıyorlar. Parasızlıktan tedavi olamıyorlar, okula gidemiyorlar, çocuklarını okutamıyorlar. 

Böyle bir ülkede, başka bazı insanlar yılbaşı diye, fukara ailelerin yıllık gıda harcaması kadar bir meblağı eğlenceye harcar, tomar tomar dolarları milletin gözleri önünde adı-sanı belirsiz bir dansözün ayaklarına dökerse, bu hal tabiatıyla sorgulanır. Çünkü bu hal “biri yer biri bakar” halidir. Toplumsal huzursuzluk yaratır. Atasözünü bilirsiniz: “Biri yer biri bakar, kıyamet bundan kopar.”

Biz kendi gerçeğimizden bu derece koptuk mu sahi? Dindaşlarımızın, kardeşlerimizin, vatandaşlarımızın hicranına kadeh kaldıracak kadar duyarsızlaştık mı?

Öte yandan Suriye’de, Irak’ta, Filistin’de, Afganistan’da ve hatta Türkiye’de insanlar terörist saldırılar altında ölüyor. Rusya Türkmenleri bombalıyor. İran’la Suudi Arabistan savaşın eşiğine gelmiş bulunuyor.

Bu gidişat değişmedikten sonra yıl değişmiş, kimin umurunda!

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23