• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Hayatın öznesine yolculuk

16 Ocak 2016
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Herkes siyasete, teröre, ekonomiye ve futbola odaklanmışken, farklı konularda kalem oynatmak, “hayatta başka şeyler de var” demek, bilmem kaç kişinin ilgisini çeker...

Belki birkaç meraklının, o kadar...

Bunu bile bile farklı konularda yazmamın sebebi var: Toplumu sürekli olarak aynı konulara (topu topu beş konu: Siyaset, terör, futbol, ekonomi ve din) hapsetmenin toplumu kısırdöngüye sürükleyeceğini ve giderek renksizleştireceğini düşünüyorum...

Oysa hayat çok renkli, çok dinamik, çok değişken; konular ise “sonsuz” denebilecek kadar çok...

Bakın köşe yazılarına ve televizyonlara: Edebiyattan, sanattan, hattan, şiirden, romandan, oyundan, resimden, ebrudan, müzikten, mehtaptan, müzelerden, mevsimlerden ve bugünlerde sürü halinde göç etmeye başlayan göçmen kuşlardan söz eden var mı?

Yok! Ama eskiden vardı. Eski muharrirler bütün bunlardan bahseder, okurlarını, tabiattaki değişimi izlemeye, hem de sanat-edebiyat güzellemesiyle buluşmaya çağırırlardı...

Diyeceğim şu ki, zaman zaman hayatın sunumlarını ve gündemin farklı boyutlarını keşfe çıkmamız lâzım...

Kimse yapmayınca, çarnâçar ben yapmaya çalışıyorum. Göçmen kuşlara dikkat çekiyorum. Çünkü bugünlerde o muhteşem gösteriye bakmazsanız, müthiş bir şöleni kaçıracaksınız ve aynı manzarayı görmek için bir yıl beklemek zorunda kalacaksınız.

Ya ömrünüz yetmezse?..

Dostlarım! Bu sadece bir göç değil, İlâhî bir delildir. Kuşların göç yolundan da Allah’a ulaşılabilir! Yani kuşlar bile Âlim-i Ezeli’ye işaret ediyor, insanoğluna tefekkürü öğretiyorlar. “Ey navigasyon aletini keşfetmekle övünen insanoğlu! Bizi şaşmaz navigasyonla birlikte yaratan Biri var” diyorlar.

Fark etmemek, hem o güzelim kuşlara, hem de onları Yaratan Hallak-ı Âlem’e nankörlük etmektir!

Ötesi var...

Resim denince ille de Van Gogh, Henri de Toulouse-Lautrec veya Picasso, heykel denince ille de Atatürk mü hatırlanmalı? Batılı heykelin alternatifi olarak mezar taşları ile sütun başlıklarını, Batılı resmin alternatifi olarak hüsnü hat, ebru, hatta kalem işi cami süslemelerini hatırlasak olmaz mı (hatırlatan yok)? Sürekli siyaset yazan bunca köşe yazarından birkaçı Süleymaniye Camii’ni, Drina Köprüsü’nü, Kanuni’nin okuma sevdasını anlatsa hayat daha renkli hale gelmez mi? 

Hele camilerimiz: Cami duvarları maharetli, zevkli ve becerikli sanatkârlar tarafından öyle bir tabloya dönüştürülmüştür ki, o tabloyu başka bir duvara asamazsınız; çünkü tam da olması gereken yerdedir...

İşte buna “estetik” diyorlar!

Osmanlı mimarları ve sanatkârları, estetiğin zirvesine çıkmış, oradan zamana bakıyorlar ve hayatı sanata dönüştürdüklerini fark etmemizi bekliyorlar.

Çünkü sanat hayatı hem güzelleştirir, hem olgunlaştırır.

Özellikle ebrunun böyle bir işlevi olduğunu düşünürüm. Hiç ebru yapmadım, ama ebru yapan ustaları seyrettim: Ne kadar keyifli ve doyulmaz olduğunu bilirim.

Ustalar, renklerle gökkuşağına dönüştürülmüş suyun içine yüreklerini banar gibi kâğıdı banıp kâğıda suyun ruhunu emdirirler... Bu yüzden ebru sanatçıları bahar yürekli olur. 

Ya hüsnü hat: Yürekte damıtılmış duyguların sabırla yeşertilip kâğıda emzirilmesi sanatı...

Karmaşa içinde nizam ve intizam! Harflerin cemaat hali! Cemaat içinde tek olma özelliği... Her biri kudret elinden çıkmış gibi müthiş bir uyum ve haysiyetli bir kimlikle kâğıda “değer” katıp kâğıdı “eser”e dönüştürürler...

İlahî bir emirle Kur’an-ı Kerim’den fışkırıp edeple sıralanmaları, karmaşık gibi görünen kâinatı muhteşem bir denge içinde hareket ettiren Sanii Zülcelâl’ı hatırlatır.

Tek bir harfle (elif) hem hayatı, hem vahdeti (birlik), hem Vahdaniyet’i hatırlatması muhteşem bir tecellidir.

Eski mütefekkirlerimiz “Allah”ın “elif”inde zikir, “Ba’su ba’del-mevt”in (öldükten sonraki diriliş) “ba”sında fikir bulurlardı...

Yeni düşünürlerimiz boşu boşuna Latincenin “A”sında “ahlâk”, “Be”sinde “beyin” arıyor!

Olmayanı bulabilirlerse, sanat hayatla yeniden buluşup milleti tekrar diriltecek!..

Biraz sanat, bir miktar hayat dedik, bakın nerelere geldik. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23