Hedef başarmak mı, “adam gibi” yaşamak mı?
Başarıya çok fazla yönlendirilmiş olarak yetişiyoruz...
Başarıp güç elimize geçince mutlu olacağımız şeklinde çok yanlış bir inanç telkin edilerek yetiştiriliyoruz…
Halbuki her başarı insanı mutlu etmez! Aslında mutluluk da bir amaç değil; yani insan başarılı ve mutlu olmak için gönderilmedi dünyaya; Bediüzzaman’ın deyişiyle “Dua ve ubudiyet için” gönderildi.
Çalışıp çabalamak da bir nevi duadır. Başarı ise bir “ikram-ı İlâhî”dir. Başarının karşılığı olarak mutluluk beklemek bir bakıma bencilliktir!
Öyleyse hayat nedir? Girift ve komplike bir soru bu: Herkesin kendince birkaç tarifi olabilir. Bana göre hayat, insanın Yaratıcısına yakarışı, (dua ve ubudiyet) şartlarla yarışı ve belirlediği hedefe tırmanışıdır: Özetle, hayat yarış, yakarış ve tırmanıştır! Tırmanışın meşruiyet şartı, hedefin ve vasıtanın meşru olmasıdır!
İnsanca boyutu ise kimsenin yüreğine ve emeğine basmadan tırmanmaktır! Ve koşarken de, tırmanırken de hayatı fark edip bu gücü verene şükretmek…
Unutmayın ki, ancak, “Tek başıma bir şey değiştiremem” demeden ve “bir çiçekle bahar” gelmeyeceğini düşünmeden, hatta olumsuz şartlara aldırmadan tüm gayretiyle, sabrıyla, kuvvetiyle koşanlar hedefine varır…
Tabii hedefi önceden tespit etmek gerekiyor. Yoksa, gideceği yeri bilmeyeni hiçbir yol hedefine götürmez!
•
Tekrar tekrar hatırlayalım…
Meşhur fizikçi Albert Einstein, dört yaşına kadar konuşamamış, okumayı yedi yaşına gelene dek sökememişti…
O kadar ki hem öğretmenleri, hem de ailesi Einstein’ın “zihinsel özürlü” olduğundan kuşkulanmışlardı...
Çalıştı, çabaladı, inandı, umdu ve çağının gördüğü “en iyi fizikçi” oldu.
•
Ludwig Van Beethoven’ın müzik öğretmeni, bir gün aileyi ziyaret etti ve oğullarının müziğe kabiliyetinin olmadığını, boşuna emek sarf etmemelerini söyledi...
Beethoven çok alıştı, çabaladı, inandı, umdu ve dünyanın “en iyi bestekâr”larından biri oldu.
•
Walt Disney, “Gereksiz şeylerle uğraştığı, onlara fazla vakit harcadığı, bu yüzden işe yaramadığı” gerekçesiyle çalıştığı gazetelerden kovulmuştu...
Çalıştı, çabaladı, inandı, umdu ve dünyanın tartışmasız “en tanınan ve en çok para kazanan ressamı” oldu.
Yine de başarmak için yaşamak tehlikelidir; yaşamak için başarmak lâzım.
•
İnsan kabiliyeti sınırsız. Her insan yapabileceğine inandığı pek çok şeyi yapabilir!
Tabii kabiliyetin eğitimle beslenmesi ve çaba ile cilalanması gerekiyor. Ondan sonra sıra “dua”ya (yakarış) gelir: Çok isteyeceksiniz. İnanacaksınız ve düşe kalka hedefinize yürüyeceksiniz.
İşin sırrı yılmamak, yıkılmamak, bıkmamak, umutsuzluğa kapılmamak ve asla vaz geçmemektir.
Bu, kulluktaki derin hazzı idraktır aynı zamanda…
Unutmayın ki, hayat bir yarış, yakarış ve tırmanıştır!