• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Kafatası avcıları 2

05 Ocak 2015
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Ne demiştik en son?.. 1 Ağustos 1935’te Türk Tarih Tetkik Cemiyeti (Bugünkü Türk Tarih Kurumu) Asbaşkanı Prof. Afet İnan, aynı kurumun üyesi Hasan Cemil Çambel ve Antropolog Şevket Aziz Kansu, Süleymaniye Külliyesi’ne gidip Sinan’ın mezarını açıyorlar…

Dertleri, Mimar Sinan’ın “Türk” olduğunu ispat etmektir. Varsın Sinan, yüzlerce abide eseri “bizim için” yapmış olsun, fark etmiyor. İlle de damarlarında “asil Türk kanı” dolaşması gerekiyor! Unutmayın ki o yıllar, Osmanlı Devleti’ni kurup yüceltenlerin öz be öz torunu Sultan Vahideddin’in bile “kansız” ilan edildiği yıllardır: “Çarpsaydı damarında eğer halis Türk kanı/ Satar mıydı Vahdettin keyfi için vatanı?” türünden şiirlerin ilkokul öğrencilerine bağırtıldığı yıllar...

İşte Sinan’ın kabri o yıllarda açılıyor. Şevket Aziz Kansu, mezara giripAlmanya’dan ithal edilen âletlerle Sinan’ın kafatasını ölçüyor: Kafatasının azami genişliğini azami uzunluğuna bölüp 100’le çarparak “kafatası endeksi”ni çıkarıyor. “Dorikosefal” çıkarsa Avustralyalı, Güney Afrikalı ve Aborjin yerlilerine mensup sayılacak, “Mezosefal” çıkarsa ya Avrupalı veya Çinli olduğuna karar verilecek, “Brakisefal” çıkması halinde ise Sinan, “Türk” ilan edilecektir…

Kısa süre sonra Kansu müjdeyi veriyor: “Brakisefal”! Yani Türk kafatası!

Böylece Sinan, “Türk” ilan ediliyor (Merak ediyorum: Sinan’ın başka bir millete mensup olduğu anlaşılsaydı, eserleri yıkılacak mıydı?), ancak başka bir sorun vardır: Türklerle birlikte Moğollar, Kızılderililer, İsviçreliler, Bavyeralı Almanlar, Fransa’nın orta bölümünde yaşayan topluluklar, Boşnaklar, Gürcüler ve Ermeniler de “Brakisefal” kafalıdır. Kimse üstünde durmuyor.

Neyse: Hadi ölçtünüz-biçtiniz diyelim; peki niye çalıyorsunuz Kanuni’nin sermimarı Koca Sinan’ın kafatasını? Kurulması düşünülen (ama kurulmayan) Etnoğrafya Müzesi’ne konmak üzere Sinan’ın kafatası düpedüz çalınıyor! Sonrasını ise kimse bilmiyor. Hiçbir kayda ulaşılamıyor.

“Şevket Aziz Kansu’nun kafatası koleksiyonu arasında olabilir” diyenler de var, “kayboldu” diyenler de…

Araştırmacı-yazar Mustafa Yılmaz daha vahim bir iddiada bulunuyor: “Masonik inanışta kafatası önemli bir ritüeldir. Bir mason adayı masonluğa kabul edilmeden önce içinde gerçek bir kafatasının olduğu karanlık bir odaya alınır. Buraya ‘tefekkür odası’ adı verilir. Burada bir gece geçirdikten sonra masonluğa adım atar. 1935 yılında Mimar Sinan’ın mezarını açıp, kafatasını alan 3 kişiden 2’si, Hasan Cemil Çambel ile Şevket Aziz Kansu üst düzey masondu. Bunlar kafatasını alıp inceledikten sonra kafatası sır oldu. 1950’de mezarı açılınca kafatasının yerinde olmadığı anlaşıldı. Peki nerede? Ben yaptığım uzun araştırmaların ardından bu kafatasının alınıp, Mason Locaları’na konulduğunu ve onun hâlâ burada muhafaza edildiği sonucuna ulaştım. Bunu da kitabımda yazdım. Şu ana kadar herhangi bir yalanlama da gelmedi. Bence bu Mason Locaları’ndadır. Kaldı ki, Türkiye masonları uzun yıllar Mimar Sinan adında dergi çıkardı. Mimar Sinan adında vakıfları var. Bu isim onlar için önemlidir.” 

Ankara’nın kafatası avına çıktığı dönemde, millet bir dilim ekmeğe ve bir metre beze muhtaçtır. Ölüsüne kefen bezi alamamakta, herhangi temiz bir beze sarılıp defnedilmesinin mümkün olup olmadığı Diyanet İşleri Başkanlığı’na sorulmaktadır.

Millet ekmek derdindeyken, milleti yönetenler kafatası derdine düşüyor! 

CHP önce Mimar Sinan’ın çalınan kafatasının hesabını versin!

Gayet ehemmiyetsiz bir not: Kafatası ölçümü, 20. yüzyılın ortalarına kadar bilimsel ırkçılıkta, ırkların karakteristiklerinin tasnifinde kullanılmış, bu ölçüm, en başta Mussolini ve Hitler olmak üzere, Avrupalı faşistlerin “arı ırk-üstün ırk” safsatasının temelini oluşturmuştur.  

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23