• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Kudüs kararı Birinci Siyonist Kongre’de alındı!

16 Aralık 2017
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Kudüs’ün “İsrail Devleti’nin başkenti” olması kararı, Siyonist lider Dr. Theodor Herzl tarafından  toplanan “Birinci Siyonist Kongre”de alındı (29 Ağustos1897)... 

Aslında bu amaca dönük çalışmaların tarihi 1850’lere kadar gidiyor. Ama 1860’larda bile Filistin’deki Yahudi nüfus altı bin civarında idi. Bu durumda Filistin’e Yahudi göçünü hızlandırmak gerekiyordu. Batı destekli kampanyalar açıldı. Bu konuda başta din, tarih ve para olmak üzere, her türlü teşvikten yararlanıldı...

“Arz-ı Mev’ud” (vaat edilmiş topraklar), lokomotif kavram olarak sık sık vurgulandı, her türlü yayında kullanıldı. 

Çöl, “cennet” gibi takdim ediliyordu... Artık sıra “devlet” taleplerini tek çatı altında toplamaya gelmişti.

İlk Siyonist Kongre bu amaçla yapıldı (29 Ağustos1897). İsviçre’nin Basel Kasabası’nda Dr. Theodor Herzl liderliğinde toplanan kongreye 200 varlıklı delege katıldı. Kongreden başkenti Kudüs olan bir Yahudi Devleti kurulması kararı çıktı (ne sandınız, elin oğlu 150-200 yıllık projeler yapıyor, biz ise yumurta kapıya dayanıp ABD Kudüs’ü “İsrail’in başkenti” olarak tanıyınca uyanıyoruz!)... 

İsrail’i kurmak isteyenler başlangıçta bir “cemaat” gibi çalışıyorlardı (FETÖ yapılanması aynı model üzerinden darbeye kadar geldi), ama güçlendikçe durum değişti ve devlet düzenine benzer bir hiyerarşik yapılanmaya gidildi. 

Bankalar ve ticarî şirketler oluşturuldu. Çok sayıda gazete, dergi, kitap yayınlandı. Tiyatro oyunları sahnelendi. Sinema endüstrisine el atılıp önemli filmler yapıldı. Böylece sanatın her dalı, Yahudi propagandasının hizmetine verildi. Artık her şey Siyonizm’in emellerine hizmet ediyordu.

Siyonizm’in kontrolündeki hareket kısa sürede o kadar zenginleşti ki, Sultan II. Abdülhamid’e müracaat edip, son derece cazip bir teklif sundular. Buna göre;

1. Osmanlı Devleti’nin tüm borçları ödenecek; 

2. Osmanlı Devleti’ne büyük malî yardımda bulunulacak; 

3. Sultan Abdülhamid’in siyaseti Avrupa ve Amerika’da desteklenecek; 

4. Osmanlı Devleti’nde inşa edilecek savaş üslerinin parası ödenecek; 

5. Sultan Abdülhamid Han’a şahsı için büyük bir meblâğ verilecek; 

6. Filistin’de uluslararası çapta kurulacak üniversiteye Türk öğrenci de alınacaktı.

Mabeyn Başkâtibi Tahsin Paşanın anılarına göre, Sultan Abdülhamid, bu teklif karşısında çok öfkelenmiş, yüksek sesle bağırarak: “Dünyanın bütün devletleri ayağıma gelse ve bütün hazinelerini kucağıma dökseler, size Siyonistlik adına bir karış yer vermem. Ecdadımızın ve milletimizin kanıyla elde edilen bir vatan, para ile satılamaz. Derhal burayı terk edin. Defolun!” demişti. 

Hazin ki, 1909’da İkinci Meşrutiyet döneminde kurulan İttihad-Terakki Hükümeti’nde, üç Yahudi veya dönme bakan (maliye, ticaret ve ziraat ile nafia bakanlıkları) yer alacak, böylece kurt gövdeye girmiş olacaktı.

Ardından İttihad-Terakki iktidarı, azınlıkların da toprak satın alabilecekleri yolunda bir kanun çıkaracaktı...

Bu sayede Yahudiler, Filistin’de geniş topraklar satın alacak, hatta Sultan Abdülhamid’in kişisel arazisi bile yok pahasına Yahudilere satılacaktı. 

1917’de İngiltere Filistin’i işgal etti. İngiliz General Edmund Allenby Kudüs’e girdiğinde müttefikimiz Almanya (müttefiklerimize dikkat!) bayram yaptı: “Kudüs tekrar haçlıların eline geçti” diye Alman kiliseleri zafer âyinleri düzenledi. Allenby Kudüs’te skerî bir diktatörlük kurdu ve Filistin’e göç edecek her Yahudi’ye toprak sözü verdi. Ayrıca Yahudiler silah taşıyabileceklerdi. Oysa Arapların çakı taşıması bile yasaktı.

Öte yandan, “Kültür Dernekleri” adı altında, Yahudilerin organize hale gelmesini sağladı. Araplar ise dağınıktı.

Anlaşılacağı gibi, İngilizlerin Filistin’i işgal etmelerinin en önemli sebeplerinden biri, dünyanın değişik ülkelerinde dağınık olarak yaşayan Yahudileri Filistin’de toplamaktı.

Birinci Dünya Savaşı çıkarmalarının en büyük sebeplerinden biri ise (sebep-sonuç ilişkisine bakılıarsa) Osmanlı Devleti’ni dağıtmak, hilafeti kaldırmak, Müslümanlar arasında, istendiğinde kanatılabilecek bir “çıbanbaşı” bırakmaktı.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23