• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Lozan’dan Türkiye’ye

30 Aralık 2014
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

24 Temmuz, hâlâ tartışılan ve bazı maddelerinin açıklanmadığı iddia edilen Lozan Antlaşması’nın 81. Yıldönümüdür. Bu antlaşmayı, aradan geçen zaman içinde yaşananların ışığında yeniden ele almak gerekiyor.

Tabii önce bize “İstiklal Savaşı” olarak takdim edilen ve hamaset edebiyatı eşliğinde sunulan dönemi daha soğukkanlı, akılcı ve mantıklı biçimde irdelemek gerekiyor. 

1. Kılı kırk yaran İngiliz istihbaratı, her üç kişiden birinin İngiliz casusu olduğu bir dönemde, Sultan Mehmed Vahideddin’in, elindeki en iyi, en gözüpek, en teşkilâtçı kurmay subaylardan Mustafa Kemal’i Anadolu’yu teşkilâtlandırmak üzere Samsun’a göndereceğini öğrenememiş olabilir mi?..

2. Mustafa Kemal ve beraberindeki heyet, işgal altındaki şehrin kuş uçurtulmayan Boğaz’ından (İngiliz hücumbotları adımbaşı kontrol yapmaktadır) ellerini-kollarını sallaya sallaya nasıl çıkmışlardır?..

3. Bandırma Vapuru’nun “çürük-çarık”, “kırık-dökük” olmadığını, pusulasının çalıştığını (bize pusulası yoktu diye öğrettiler), ışıklarının yandığını (elektriksiz diye öğrettiler) çoktan beri biliyoruz: O zaman bize neden yalan söylenmiştir?..

4. Mustafa Kemal’in hemen hemen ayak bastığı her şehirde kongreler toplaması (Amasya tamimi, Erzurum ve Sivas Kongreleri) İstanbul’dan Sinop’a başlayan silah sevkiyatı, şagillerin hiç mi dikkatlerini çekmemiştir? (Rahmetli Ömer Reis’den dinlemiştim: İngiliz askerlerinin nöbet tuttuğu cephanelikleri gemicileriyle basıp soyarken İngiliz nöbetçiler nöbet mahallinden ayrılıyor, açık kapılardan kolayca depoya giriyorlar, ellerine geçen silah, cephane ve mühimmatı limana taşıyorlar, sonra takaya yüklüyorlar, rahatça Boğaz’dan çıkıp Sinop’a sağ-salim ulaştırıyorlar… İstanbul’a dönüşte Sinop’tan koyun filan yüklüyorlar, İngiliz devriyeler ancak o zaman yakalıyor, tabii hiç bir şey olmuyor).

5. Neden sonra Mustafa Kemal’i durdurmasını İngilizler Padişah’tan istiyor. O da bölgenin en üst rütbeli komutanı Kâzım Karabekir’e açık bir telgrafla bunu bildiriyor. Karabekir Paşa iseverilen emre uymak yerine tam tersini yapıyor. Sivas’a gidip Mustafa Kemal’e selam duruyor: “Kolordumla birlikte emrinizdeyim Paşam!” diyor (Padişah’tan bu doğrultuda gizli bir emir almış olabilir mi?).

6. Resmi tarih, “Yedi düvele karşı” savaştığımızı söylüyor, oysa Doğu’da Ermenilerle Batı’da Yunanlılarla savaşıyoruz… Yani ortada “yedi devlet” filan yok.

Zaten Ruslarla antlaşma yapmışız. İtalyan ve Fransızlar, İngiltere’nin oyununa geldiklerini nihayet anlayıp, tek kurşun atmadan çekilmeye başlamışlar… Üstelik Fransızlar çekilirken, ne tesadüf ki, silahlarının çoğunu bize bırakmışlar!

İngilizlere karşı da savaşmıyoruz. Çünkü ortada yoklar. Peki, işgalleri altındaki ülkede işgal ettikleri memleketin ordusunun teşkilatlanıp savaşmasına neden göz yumuyorlar?

Neden sahi?..

İzmir’i ve Batı Anadolu’yu işgal etmesi için Yunanistan’ı Anadolu’ya çağıran İngilizler, neden sonradan tutum değiştirip desteklerini çekiyor, ordumuzla karşı karşıya bırakıyorlar. O tarihte devlet olma sürecini bile tamamlayamamış, derme-çatma bir orduya sahip Yunanistan’ın, 20 sene aralıksız savaşmış İmparatorluk orduları karşısında hiçbir şansının olmadığını bilmiyorlar mı?..

Bile bile neden böyle bir oyun oynuyorlar? Neden Yunanistan’ın yenilmesini istiyorlar?

Sorulardan sonra Lozan’a gelirsek: Bütünü itibariyle Lozan, müthiş bir diplomatik zaferdir…

Ama ne Türkiye, ne de Yunanistan açısından: Onları tokuşturup parsayı toplayan İngiltere açısından büyük zaferdir!

Tek mermi atmadan bir ülkenin başkentini (İstanbul) işgal ediyor, tek mermi atmadan tüm istediklerini yaptırıyor ve büyük bir masrafa girmeden, büyük savaş vermeden Lozan’da hemen hemen her istediğini alıyor…

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23