• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

“Namus Günü” gelince…

13 Mart 2017
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Maraşlı gönül dostlarımdan birine sordum:

“Nasıl kahraman oldunuz?”

“Yan vermedik” dedi, “can verdik!”

Bu dört kelimelik muhteşem terkipten sonra fark ettim ki, yan verenler değil, can verenler kahraman olur!

Maraş o zaman sıradan şehir olmaktan çıkar, “Kahramanmaraş” olur.

Anladım ki, can vermek belirleyicidir. Biz de 15 Temmuz’a yan vermedik, çok şükür…

Yılların “Kazan”ını vatan aşkına “Kahramankazan” yaptık!

Demek ki, Orhan Şaik Gökyay, “Bu vatan kimin?” başlıklı şiirinde boşuna kükrememişti:

“Tarihin dilinden düşmez bu destan, 

Nehirler gazidir, dağlar kahraman, 

Her taşı bir yakut olan bu vatan,

Can verme sırrına erenlerindir!” 

Öte yandan, “Onlara ölü demeyiniz, onlar diridirler” diyen Allah, şehitliği kutsuyor, “lâkin siz bilemezsiniz” diyerek, bilmediklerimizin bildiklerimizden çok olduğunu vurguluyor.

Sütçü İmam ve Maraşlılar bütün bunları düşünmüşler miydi, bilinmez; bilinen şu ki, olanlara göz yumamadılar, olanları hazmedemediler, içlerine sindiremediler.

Tıpkı 15 Temmuz’da şemsiye ile uçağa, bayrakla topa, bedeniyle tanka direnen gençlerimiz gibi…

Birden fark ettik ki, biz hâlâ Peygamber Efendimiz’in övgüsüne mazhar milletiz:

“Osmanlı adı her duyana lerze-resândır,

Ecdâdımızın heybeti ma’rûf-u cihândır,

Fıtrat değişir sanma bu kan yine o kandır!..

Gavgâda şehâdetle bütün kâm alırız biz,

Osmanlılarız can verir nâm alırız biz!”

Bir gün Maraş’a İngilizler geldi…

Ardından Fransızlar geldi…

Ha İngiliz, ha Fransız ne fark eder? Ha Apo, ha Feto; “bizden” olmadıktan sonra ne fark eder?

Maraş’ta İngilizler vardı, Fransızlar vardı, ama bir de düşmanın anlayamadığı “Namus Günü” vardı.

Tarih ha 29 Ekim 1919 olmuş, ha 15 Temmuz 2016, hiç fark etmezdi. 

Ha “Yaşasın Fransa, yaşasın Ermenistan” diye bağırsındı düşman, ha “Yaşasın İsrail, yaşasın Pensilvanya” diye…

“Namus Günü” gelince, kaçacak delik ararlardı nasıl olsa!

Ne zaman ki, kadınımıza saldırdı Fransız askeri, o zaman Maraş’a “Namus Günü” geldi…

Ne zaman ki, korsan uçaklar Külliye’yi bombaladı, TBMM’yi bombaladı, korsan tanklar Boğaziçi Köprüsü’nü (şimdi 15 Temmuz Şehitler Köprüsü) tuttu, yine “Namus Günü” geldi…

Maraş’ta, Antep’te, İstanbul’da, Ankara’da hiç fark etmez…

Ha 29 Ekim 1919, ha 15 Temmuz 2016…

Türkoğluna “Namus Günü” geldiğinde, çakallar sürüsü her daim can derdine düşer.

Maraş “Kahramanmaraş”, Kazan “Kahramankazan”, Boğaziçi Köprüsü “Şehitler Köprüsü” oluverir.

“Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?

Şüheda fışkıracak toprağı sıksam şüheda!..

Canı, cananı bütün varımı alsın da Hûda,

Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.” (Mehmed Âkif) 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23