• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Ne yaygara, ne yaygara!

07 Haziran 2017
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

1930’lu yıllarda Atatürk’ün talimatıyla üretilen köksüz ve mesnetsiz “Güneş Dil Teorisi”negöre, Türkçe dünyadaki ilk dillerden biriydi. “Bütün diğer diller Türkçeden üremiş”ti.

Atatürk nihayet bir siyasetçiydi. Siyasetçi, siyasetin gereğini yapar. İlmi yanlışlara karşı çıkması gereken ilim adamlarıdır. Fakat bu cesareti birkaç kişi dışında kimse gösteremedi: “Mutlak gerçek” gibi ders kitaplarına geçirildi, hatta üniversitelerde okutuldu (Atatürk ölür ölmez, Güneş-Dil Teorisinin en hararetli savunucularından biri olan İbrahim Necmi Dilmen, Ankara Üniversitesi’ndeki Güneş-Dil Teorisi derslerine son verecek, bunun sebebini sorduklarında ise, “Güneş öldükten sonra onun teorisi nasıl hayatta kalabilir” şeklinde akıl almaz bir cevap verecekti).

Bu teoriye göre,Niyagara Şelalesi’nin ismi “Neyaygara” sözünden geliyordu. Aslında Türk olan Kızılderililer Bering Boğazıyoluyla Amerika Kıtası’na geçmiş, kıtayı keşfederken, önlerine korkunç gürültüler çıkaran bir şelale çıkmıştı...

Bu durumdan çok etkilenen “Kızıl Türkler”, “Neyaygara! Neyaygara!” diye bağırmışlar, bu ilk tepki zamanla “Niyagara” şekline dönüşmüş.

Amerika Kıtası’nı keşfe devam eden Türk boyları (yani Kızılderililer) Güney Amerika’ya kadar gelmişler...

Burada ucu bucağı olmayan bir nehir görmüşler ama suyun kaynağına doğru günlerce yürümelerine rağmen, çıkış noktasına bir türlü ulaşamamışlar...

Hayretler içinde kalıp bir birlerine “Amma uzun!” demişler. Zamanla bu söz “Amazon”a dönüşüp o nehre isim olmuş!

Bu saçmalıklar o dönemin gayetle ciddi “bilimsel” bulguları olarak tezlere, sempozyumlara konu olmuş, hatta kitaplara geçirilmiştir.

Sözünü etmişken, hepsinden daha da “bilimsel” bir “bulgu”dan söz edeyim...

Eski ders kitaplarımıza göre, Peygamber Efendimiz’i Medine’ye dâvet eden Medine halkı öz be öz Türk’tü! Çünkü bunlar, Arapların “Evs” ve “Hazrec” kabilelerine mensuptu...

Bu kabile isimleri eski yazıdaki yazılış biçiminden dolayı “bizimkiler” tarafından “Us” (Evs yerine) ve “Hazarç” (Hazrec yerine) şeklinde okundu...

“Us” kelimesinin Türkçede “akıl” anlamına geldiği, “Hazarç”ın da “Hazar Türkleri”nin adından bozma olduğu uydurulmuş, bu yanlış okumaya dayanılarak bir çırpıda “Arap” kabileler “Türk” oluvermişti!

Bu konuda bir de harita çizilmişti. “Us” ve “Hazar” boylarının Orta Asya’dan Medine’ye gelirken izledikleri yol, haritada renkli oklarla gösterilmişti...

Bu arada ilkokulda okuduğumuz göç hikâyesi ile sözde Avrupa’ya dağılışımızı gösteren eğri-büğrü çizilmiş renkli okları da hatırlayın.

Ne tesadüf: Benzer oklar CHP’nin ambleminde de vardı. Galiba devrin iktidarı ok çizme işine kendini iyice kaptırmıştı!

“Bu kadar da olmaz” demeden önce belirtmeliyim ki, o dönemde Peygamberimizi “Türk” ilân eden bir hayli yazı yazılmıştır.

Ünlü Yunanlı filozof Aristo’ya (Aristoteles) kadar uzandılar... 

İsminin söylene söylene bozulup “Aristo”yadönüştüğünü, asıl isminin “Ali usta” olduğunu, Türk soyundan geldiğini iddia ettiler.

Eee!.. 

Selçuklu’yu, Osmanlı’yı tarihten silerseniz...

Etiler’den Sümerler’den “yeni ecdat” uydurursanız...

Elin Yunanlısına kadar gidersiniz!

Ve artık isterseniz “Bu kadar da olmaz ki” diyebilirsiniz...

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23