• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Osmanlı’da “tüketici hakları” var mıydı?

29 Nisan 2015
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Osmanlı’yı bir “savaş devleti” saymak yanlıştır. Osmanlı bir “Medeniyet Devleti”dir ve merkezinde “insan” vardır...

İnsanı ilgilendiren her konu ile de yakından ilgilenmiş, her şeyi kanuna-nizama bağlamıştır. Kısacası, Osmanlı Devleti’nde “boşluk” ve “başıboşluk” yoktur. Bu “tüketici hakları” konusunda da böyledir.

Oysa bu konuda aldığım soruların çoğu şu şekilde başlıyor: “Osmanlı toplumu ‘tüketim toplumu’ olmadığı için tüketici hakları konusunda düzenlemeler yaptığını sanmıyorum ama...”

Aması-maması yok efendim, yapmıştır! Çünkü devletin görevi bir kişinin bile mağduriyetine sebebiyet vermemektir.

İsterseniz Sultan İkinci Bâyezid dönemine ilişkin İstanbul, Bursa ve Edirne “İhtisâb (belediye)Kanunnâmeleri”nden bazı örnekler verelim...

“...Ve mahkeme kararıyla yiyecek ve içecek ve giyecek ve hubûbât-ki; çarşuda ve pazarda vardır-gözedilüb her meslek sahibi teftiş oluna. Eger kim terâzûda ve kilede ve arşunda (tartı ve ölçü aletlerinde) eksük bulunursa, muhtesib (belediye) haklarından gele...

“Etmekçiler (fırıncılar), uygun olarak alınan ekmeği narh üzere pâk işleyeler, eksuk ve çiğ olmaya. Etmek (ekmek) içinde kara bulunursa ve çiğ olursa, tabanına let uralar; eksük olursa tahta külâh uralar veyahud para cezası alalar. Ve her etmekçinin elinde iki aylık, en az bir aylık un buluna. Tâ ki, aniden bazara un gelmeyüb Müslümanlara darlık göstermeyeler. 

“Aşçılar pişürdükleri aşı (yemeği) pâk (temiz) pişüreler ve çanakların pâk su ile yuyalar (yıkasınlar) ve tezgâhlarında kâfir olmaya. Ve iç yağiyle nesne pişürmeyeler. Ve bir akçelik eti her ne narh üzerine alurlar ise beş pare olur. Bir akçelik aş alanın aşına bir pâre koyalar. İki pulluk dahi etmek vereler. Bir akçelikden artuk alsalar ya eksük alsalar, bu hisâb üzerine vereler. Cemî Edirne’nin aşcıları ittifakiyle teftiş olundı. Ve kile ve arşun ve dirhem gözlenile; eksüği bulunanın hakkından geleler.

“Un kapanında (un kontrol istasyonunda) olan kapan taşlarını, mahkeme kararıyla muhtesib dâim görüb gözede. Tâ ki, hile ve telbîs (hile) olub un alan ve satan kimesnelere zarar ve ziyân olmaya.

“...Ve hamallar nalsuz at istihdâm etmeyüb ve dağ yükünün iki yükünden ziyâde götürmeye... Ve ayağı yaramaz bârgiri işletmeyeler ve at ve katır ve eşek ayağını gözedeler ve semerin göreler ve ağır yük urmayalar; zira dilsüz canavardır (hayvandır anlamında). Her kangısında eksük bulunursa, sâhibine tamam etdüre. Eslemeyeni (dinlemeyeni) gereği gibi hakkından gele...

“... Ve hammâllar (hayvanlara) ağır yük urmayalar (O tarihte hayvan haklarını korumak için kanun çıkartmak sadece Osmanlı ceddimize mahsus bir şefkat anlayışıdır)...

“... Ve sirke ve yoğurda su koymayalar. Su katıldığı anlaşılursa, teşhir edeler veyahud tahta külâh uralar, gezdireler.

“... Kuyumcular, sâde işi dirhemine bir akçe; minekârî işde dirhemine iki akçe ve altun sâde ise miskâline üç akçe; müşebbek işde miskâline beş akçe ve gümüş düğmeler iriyi ve hurdayı gâyet eyü hâlis işleyeler, bakır koyub işlemeyeler. İşleyenin muhtesib (belediye başkanı) gereği gibi haklarından gele.

“... Ve boyacıları dahi gözedeler, kalb boyamayalar; boyarlarsa gereği gibi hakkundan geleler.

“... Ve iplikçilerin ipliği tire ipliğine berâber ola. Ve astar ki, şehirde işlene, sekiz arşun ola, eksük olmaya. Olursa hakkından geleler (“İlgililer gereğini yapsın” anlamında)...

Bu konuya devam edeceğiz inşallah...

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23