• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Şimdi ne olsun?

06 Temmuz 2015
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Muhalefet partileri “AK Parti gidince her şey düzelir” sanıyorlar ve bunu yüksek sesle tekrarlayıp duruyorlar ya, bana İttihadcıları (Enver Paşa, Talât Paşa, Cemal Paşa üçlüsü ve diğerleri: Yani Ebuzziya Tevfik, Ali Suavi, Namık Kemal, Derviş Vahdeti, Agah Efendi, Ziya Paşa, Şinasi) hatırlatıyorlar.

Onlara da böyle bir kanaat hâkimdi: “Abdülhamid giderse her şey yoluna girer” diyorlardı. Abdülhamid sonrası için hiçbir hazırlıkları yoktu. Günün birinde o gitti. Ardından imparatorluk gitti. İttihad Terakki Partisi ile meşhur liderleri de gitti: Her biri dünyanın ayrı yerinde kurşunlara hedef oldu.

Başa dönelim: İttihad-Terakkiciler ve onları destekleyen aydınlar bir numara Abdülhamid düşmanıydı. O kadar ki, Tevfik Fikret, Sultan Abdülhamid’in Ermeni suikastından kılpayı kurtulmasına üzülmüş, “Bir Lâhza-i Ta’ahhur” (Bir anlık duraklama)  isimli şiirinde 

“Ey şanlı avcı, damını (tuzağını) bihûde (beyhude) kurmadın,

“Attın fakat yazık ki, yazıklar ki, vurmadın!” diyerek, Abdülhamid’in Ermeni terörist tarafından öldürülememesine yanıyordu. Abdülhamid sonrası felaketi gördükten sonra, aynı Fikret tövbe edecek ve “Sultan Abdülhamid’in ruhaniyetinden istimdat” isimli bir şiir yazacaktı.

Fakat iş işten geçmiş, İmparatorluk parçalanmıştı.

Duygusallık ve şairlik başka, gerçek başkadır!

Yunanistan Başbakanı Çipras da aynı duvara toslamadı mı?..

Muhalefette iken herşey ne kadar da kolaydı oysa: Yunanistan’a kemer sıktırmayacak, Batı’ya “rest” çekecek, “Borçlarımı ödemiyorum” diyecek, gerekirse Avro bölgesinden çıkıp keyfine bakacaktı.

Ama olaylar öyle gelişmedi. Çipras borçlarını ödemek için istediği ek vadeyi bile koparamadı. Şimdi kıvranıyor…

Hayaller renkli, ama gerçekler acımasızdır!

Politikacı yalan da söylese, hayal da kursa, taraftar bulur. Ancak en usta yalan bile gerçeğe toslayana kadar sürer. Sonrası tuzla buz!

Ve müthiş bir şaşkınlık!

Bizim İttihadcıların şaşkınlığı gibi…

Sultan II. Abdülhamid’in ince ayar üstünde tuttuğu dış politikanın ayarını bozdular. Balkanlarda didişen Katolik ve Ortodoks kiliselerini birleştirdiler. Bunu büyük bir başarı gibi Selanik’te sürgün günlerini yaşayan Sultan Abdülhamid’e söylediklerinde, “Eyvah!” dedi, “Balkanlar elden gitti.”

Bilenle bilmeyen bir olmaz!

Bizim muhalefet nutuk atmayı, suçlamayı, eleştirmeyi iyi biliyor, ama devlet yönetmeyi bilmiyor.

MHP’nin koalisyon ortağı olduğu dönemde Türkiye de (Yunanistan gibi) iflasa sürüklenmiş, çareyi erken seçimde aramıştı…

HDP kendi partisini bile kendisi yönetmiyor (kimin yönettiği malum)…

CHP 27 yıllık rakipsiz ve kesintisiz iktidarında ülkeyi “bir lokma bir hırka”ya muhtaç hale getirdi. Daha sonra geldiği iktidar dönemlerinde Türkiye ekonomik krizlerin kucağına düştü, kuyruk ve kıtlık hortladı…

Üstelik o günlerde sınırlarımız böylesine tehlike ve tehdit altında değildi…

Komşularımız huzur içindeydi…

IŞID, PYD ve daha envai çeşit örgüt sınırlarımızda “kızıl ateş” yakmıyordu.

Bu durumda koalisyon tartışmalarına girmek vakit kaybıdır… Olmayacak duaya amin demektir!

Kaldı ki, “Yüzde altmışlık blok”ta (Kılıçdaroğlu’na göre tabii) iktidar olma hevesi yok. MHP en başta “muhalefette kalacağım” demiş ve safını seçmiş durumda…

Ayrıca direkt yahut endirekt HDP’li hiçbir oluşumun içinde yer almayacağını da deklare etti…

AK Parti’ye de bir dizi “ön şart” dayattı…

Geriye AK Parti ile CHP koalisyonu kalıyor ki, “kırmızı çizgiler” buna kolay kolay izin vermez: Verse de yürümez.

Bu durumda “son çare”yi “ilk çare” yapıp hemen bir seçim hükümeti kurulmalı ve en erken zamanda seçim yenilenmelidir…

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23