• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

“Trump Amca, süt tozu gönder!”

03 Şubat 2017
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Küçüktüm. Mini minnacık, masum masumcuk, ürkek ve mazlum bir köy çocuğu olarak yaşadığım 50’li yıllardı...

İlkokula başlamıştım. “Uyu uyu yat uyu”, “Ali bal al, al Atay, bu bal, yaşa baba yaşa” diye, “Alfabe” kekeliyordum.

Amerika neresidir, Marshall kimdir bilmiyordum. Amerika’yı, “Marshall Plânı” çerçevesinde okulumuza gelen süt tozu ve margarinle tanıdım.

Önce inceden bir dedikodu yayıldı bütün okula: Amerikalılar sütü toza dönüştürmüşler, yardım olsun diye bize göndermişlerdi. Ne iyi insanlardı şu Amerikalılar! Dünyanın öteki ucundan bizi düşünmüş, bizim için sütü toza çevirip göndermişlerdi.

Aramızda büyük bir tartışma bile çıktı: “Süt, toz haline getirilebilir mi, getirilemez mi?” Bizim bildiğimiz süt ineklerden sağılırdı. Herkesin ahırında birkaç inek vardı. Sütün, yoğurdun, tereyağının âlâsını yiyorduk. 

Amerika’yı göreni gören tek kişi bizim Faik’ti. Amcası bir kez gemi ile Amerika’ya gitmişti. Bu yüzden okulun yıldızı olmuştu. Amcasından duyduklarını bire bin katarak anlatıyor, anlattıklarıyla hepimizi etkiliyordu.

Aslında onun da bildiği çok bir şey yoktu: Döndüre döndüre Amerika’nın geniş caddelerinden, kat kat evlerinden, iyi giyimli tombul çocuklarından bahsediyordu.

Bir gün, “Adamlar o kadar gelişmişler ki, sütün bile tozunu attırmışlar” deyince, kıskandım: “Bize ne!” dedim, “biz taze sütte, tereyağında zaten boğuluyoruz, hepimizin evinde birkaç inek var, bu durumda süt tozu ve yağdan başka gönderecek şey bulamamışlar mı?”

Buna Faik bile cevap veremedi. Meğer her şey “Marshall Planı” çerçevesinde oluyormuş. ABD Dışişleri Bakanı George Marshall, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu az gelişmiş 16 Avrupa ülkesine yardım paketi hazırlamış.

Bu çevrede Türkiye, ABD ile 4 Temmuz 1948’de bir ekonomik işbirliği anlaşması imzalamış. Süt tozu ve margarin yardımı iş bu anlaşma çerçevesinde yapılıyormuş.

Nihayet Amerikan süt tozu ile margarini okulumuzu teşrif buyurdular! Öğretmenlerimiz bir taraftan süt tozunu süte çevirmek için su katıp koca kazanlarda kaynatıyor, bir taraftan da Türkiye’nin kendine yeten bir tarım ve hayvancılık ülkesi olduğunu öğretiyorlardı.

O tarihe kadar ne margarin görmüştüm, ne de adını duymuştum. Süt tozunun varlığından da haberim yoktu. Biz inekleri sağar, sütü kaynatır, ama taze sütü içmekte bile mızmızlanırdık. İçine mis gibi taze tereyağı katılmış bir bardak süt içirmek için, büyük yengemle köşe kapmaca oynardım. Bakalım Amerikan sütünü nasıl içecektim?

Nihayet o gün geldi, koca bakır kazanlara dökülen süt tozu su ile açılıp kaynatıldıktan sonra, evden getirdiğimiz bardaklara konup elimize tutuşturuldu. İlk yudumu hevesle aldım. Felaket kokuyordu. Tadı da berbattı. Kimimiz dayak tehdidiyle yutkunduk, kimimiz dayağı göze alıp geri çıkardık. Buna karşı, öğretmenlerimizin formülü basitti: “Burnunuzu tutun, bir dikişte için.” 

Bizi teşvik için süt tozu içerken, suratları öyle şekilden şekle giriyordu ki, halimize bakmadan kıkırdıyorduk. İşkence günler boyu sürdü.

Bu arada bir de problem çıktı: Hadi sütü cebren ve hile ile içirdiler, yağı nasıl yedireceklerdi? Formülü Başöğretmenim buldu: Kâğıda sarıp elimize tutuşturdu. Eve götürmemizi istedi. Ne kadar besleyici olduğu konusunda da uzun bir nutuk çekti.

Fakat Amerikan margarinini eve kadar sağ salim götürmeyi hiç birimiz başaramadık: Ya yolda eriyor, ya yol boyu oynayarak yürürken elimizden kayıyordu. Arada bir kavga çıktığında ise bir birimizin suratına fırlatıyorduk.

Kişisel olarak benim Amerika’dan yediğim en büyük kazık budur, ama Türkiye’ye attığı kazıkların haddi-hesabı yoktur! 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23