• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Yağmur “rahmet”e dönüştüğü zaman…

15 Mayıs 2015
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Geçen Cuma sabahı gök gürlemesiyle uyandım…

Tam sabah namazı vaktiydi…

Yağmur bardaktan boşalırcasına yağıyordu…

Sabah namazını, yağmur sesine kattım…

Geçen sene bu vakitler kuraklık içinde susuzluk korkusu çektiğimizi ve çok telâşlandığımızı hatırlayarak, ellerimi açtım…

Bol yağmur ihsan edene şükrettim.

Yağmur sesini yüreğimle dinleye dinleye kahvaltımı ederken, yağmuru “rahmet” olarak algılayan ecdadımızın yaklaşımını düşündüm…

Birden fark ettim ki, yağmur damlaları bahçemdeki ağaçların yapraklarında notaya dönüşüyor…

Damlalarla yapraklar yürek yüreğe vermiş, hayatımı daha anlamlı kılan bir şarkı tutturmuşlar.

Müthiş lezzet aldım, keyfim iyice yerine geldi, o moralle trafiğe daldım.

Trafik, sözün tam manasıyla keşmekeşti…

Düşündüm ki, trafiğin keşmekeşe dönüşmesi, yağmurun suçu değil, tamamıyla bizim suçumuzdur… 

Kaza yapan araçları seyretmek gibi yersiz meraklarımız, gereksiz acelemiz, zikzak çizme tutkumuz, emniyet şeridi kullanma alışkanlığımız, hız yapma sevdamız, sinyal vermeme umursamazlığımız olmasaydı, herkes kendi şeridinde gitse, sabır gösterseydi, trafik bu kadar keşmekeşe dönüşmeyecekti.

Sağ şeride geçtim…

Yol ve hava şartlarına uygun bir hızda sürerken, bulutların üstünde güneşin hâlâ ve her zaman hayata gülümsediğini düşündüm.

Böyle durumlarda sevgili dostlarım, iki bakış açısı geliştirebilirsiniz: Ya “Ne güzel yağmur yağıyor” dersiniz, “çimler, ağaçlar, güller, bitkiler, ekinler, meyveler sulanıyor, şehir temizlenip arınıyor, barajlar doluyor...”

Yağmuru büyük bir ihsan-ı İlahi olarak görür, şükredersiniz.

Ya da… 

“Trafik” dersiniz, “kayma” dersiniz, “kaza” dersiniz, “Hayatım da böyle keşmekeş, böyle karanlık” diye düşünür, kendinizi perişan edersiniz.

Bazılarımıza göre hayat hep böyle: Her
yer karanlık!..

Nokta kadar bir umut ışığı bile yok!..

Oysa yaşayan için umut ışığı hep vardır: Sadece dikkatli bakanlar görür.

Dünya kolay kolay kendini vermez insana. Hayat yolu inişli yokuşludur…

Kimi gün aktır, kimi gün kara; kimi gecedir, kimi gündüz; kimi kıştır, kimi yaz; kimi zaman hayat güzeldir, kimi zaman çirkin…

Kısacası, kimi zaman güldür hayat, kimi zaman diken!

Acılarla mutluluklar iç içe yaşanır. Bazen aynı gün mutlulukla mutsuzlukları birlikte yaşarız…

Mutlulukla mutsuzluk arasında gel-git kurarız…

Bazen birkaç dakikada havamız değişir. Neşeden kedere yahut mutsuzluktan mutluluğa geçeriz. 

Hayat çok kez diken tarlası, tamam: Ama pekâlâ diken tarlasında “gülü arayan adam” (bu isimde bir kitabım var) olabilirsiniz.

Hayat yolunu yürürken, bazen dikenler elinize-ayağınıza, bazı bazı da belki yüreğinize batacak. Ama güle ulaşma azminiz acılarınızı hafifletecektir. 

Dikenlere kilitlenmek yerine güle kilitlenin: O zaman hayatın dikenlerini daha az hissedersiniz. 

Bununla birlikte bazen öyle durumlar olur ki, insan tüm umutları tüketir ve çaresiz kalır...

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23