• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Zaman öldürmenin cezası var mı?

17 Temmuz 2018
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Kadınlarımızın çoğu o dizi senin bu dizi benim, kanal kanal dolaşıyor…

Erkeklerimizin çoğu, o maç senin bu maç benim, o siyasi tartışma (hepsi de birbirine benzemese yanmam) senin, bu siyasi tartışma benim; onlar da kanal kanal dolaşıyor…

Vakit kalırsa aynı olumsuz haberleri, kavgayla karışık tartışma programlarını, siyasi nutukları seyrediyorlar…

Kısacası, akşamlarımız yaşayarak değil, seyrederek geçiyor…

Yaşamadığımız, aslında hiç yaşanmamış hayatları dizilerden seyrederek, hiç tanımadığımız insanlara kimi gülerek, kimi ağlayarak, kimi zaman da üzülüp kahırlanarak ömrümüzü tüketiyoruz… 

Tabii bir de telefon problemimiz var: Telefon elimizden düşmüyor…

Oysa hayat sandığımızdan da kısa: Ortalama 70 yıldan ibaret ömrümüzün 25 senesini televizyon, bilgisayar ve telefon götürüyor. Toplam 25 senemizi uyku alıyor. Gerisi iş-güç, vs… Peki, çocuklarımızı kim yetiştirecek?

“Memleket meseleleriyle ilgilenmeyelim mi?” derseniz, ilgilenin elbet. Ama kavgalı-çatışmalı abuk-sabuk tartışmaları seyretmek, memleket meseleleriyle ilgilenmek midir?..

Şimdiyle kadar yapılmış hangi ekran kavgasının ya da olumsuz haberin memlekete bir hayrı dokunmuştur?

Ekranlardaki tartışmalar “gevezelik” seviyesinde kalıyor. Ne millete hayrı var, ne memlekete. Tek hayrı varsa, o da “gevezelik” edenlere: Paralarını alıyor, keyiflerine bakıyorlar!

Seyredenler de sinirlendikleriyle kalıyor.

Zaten memleket meselelerini çözmek için seçtiğimiz ve maaş ödediğimiz siyasetçiler var… Bırakalım işlerini yapsınlar. Hiç olmazsa, dışarıdan gazel atıp kafalarını karıştırmayalım. 

“Televizyon sayesinde azıcık eğleniyoruz” derseniz, “Eşiniz ve çocuklarınızla birlikte eğlenemez misiniz?” diye sormak gelir içimden. Rahat rahat televizyon seyretmek için “ders çalış” bahanesiyle başka odaya sepetlediğiniz çocuklarınız, bilin ki, işin farkında. Biz de artık sorumluluklarımızı fark etmeliyiz. “Doğru çocuk” yetiştirmek için “doğru davranış” içinde olmamız gerektiğini idrak etmemiz lâzım. 

Terör ve savaş haberleri arasında kaybolup gittiği için fazla dikkatimizi çekmiyor, ama evden kaçan, uyuşturucuya alışan ve intihar eden çocuk sayısında artış var.

Emniyet yetkililerine göre, bunların temelinde, mace­ra arayışı ile lüks hayat tutkusu yatıyor. Bana göre ise bu kaçışlarda hem ailelerin ihmali, hem de televizyon, gazete ve dergilerin sorumsuz yayınların rolü büyük. Sorumsuz yayınların sonunda ise, yüzlerce ailenin gözyaşı, umduğunu bulamayan yüzlerce gencin kanı var.

Özellikle bazı televizyon kanalları ile bazı gazeteler, dergiler, sosyete hayatını öylesine allayıp pullayarak, bal­landırıp yaldızlayarak aktarıyorlar ki, yapay görüntünün arkasın­da yaşanan acımasız gerçekleri bilmesem, neredeyse ben bile özeneceğim. 

Hayatı bütünüyle kavrayamamış, aktarılan görüntünün sahteli­ğini idrak edememiş gencecik çocuklar nasıl etkilenme­sin?

Ölüm haberlerinin arka arkaya verilmesi ise hayatın hem tadını kaçırıyor, hem de kıymetini düşürüyor. Ekranlarda sergilenen envai çeşit silah, içimizde daima var olan şiddet/vahşet duygusunu besliyor.

Şiddeti öylesine kanıksadık ki, konuşarak halledebileceğimiz küçük meselelere bile şiddet bulaştırıyoruz.

Sözde “rahatlamak” için izlediğimiz dizilerde ve maçlarda bile aşırı şiddet ve ölüm var. 

Bu durumda sadece kendimize değil, çocuklarımıza da yazık ediyoruz!

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23