• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Zekeriya Say
Zekeriya Say
TÜM YAZILARI

Biz “en güzel surette” yaratıldık, “estetik” de neymiş?

03 Şubat 2018
A


Zekeriya Say İletişim: [email protected]

Hani sürekli;

CHP'de “kurucu felsefe” filan kalmadığından, partinin çizgisinin değiştiğinden bahsediyoruz ya,

Bugün başka bir değişimden,

“Cumhuriyet’in emanet edildiği gençler” arasında başlayan fiziksel bir değişimden, yani “estetik çılgınlığı”ndan bahsetmek istiyorum.

Hem, bu sayede CHP’liler biraz nefes alır, biz de ülkenin başka meselelerine dikkat çekmiş oluruz.

Efendim!..

Milliyet gazetesi dün,

“Dış görünüşlerini beğenmeyerek, takıntı haline getiren gençlerde baş gösteren “estetik çılgınlığı”na değinmiş.

Habere göre, gençler;

“Fiziken de zayıf gördükleri yönleri için” çocuk sayılacak yaşta estetik operasyonları yaptırıyorlarmış.

Bu tür operasyonlara en çok;

“Sosyal medyada fotoğraf paylaşan gençler” tevessül ediyormuş.

Birbirlerini mukayese eden gençler “ideal beden” kaygısıyla, genelde;

“burun, dudak ve kulak bölgelerine” estetik yaptırıyormuş.

Yüce Allah’ın, Kuran-ı Kerim’de;

"Biz insanı en güzel surette yarattık!" ilahi beyanına rağmen, gençlerin bu tür tasvip edilmeyecek yollara başvurmalarını, uzmanlar;

 “Kendilerini değersiz bulup bu açığı doldurmaya ve bir hayran kitlesi oluşturarak durumu idare etmeye çalışma” şeklinde özetlemişler.

Gençlerin ekserisi “güzel olmayı” manevi boşluktan kaynaklanan bu tür “aşağılık kompleksler”inden kurtulmanın çaresi olarak görüyorlarmış.

Güzel şeylerin emek harcanmadan yalnızca “güzellik” sayesinde kolayca elde edilebileceğine inan bu zavallıların;

“kendilerini ruhsal olarak geliştirmek için çaba harcamamaları” ise başlı başına bir problem.

Ayrıca,

“Erken yaşta yapılan estetik operasyonlarının ileride gelişim sorunlarına sebep olabilme” ihtimali ise tehlikenin farklı bir yönünü oluşturuyor.

Özetle;

“Geleceğimizin sigortası” olarak gördüğümüz gençler, daha iyi “selfie”ler çekebilmek için artık Allah’ın verdikleriyle yetinmeyip çareyi plastik cerrahlarda arar olmuşlar.

İşin kötü yanı ise;

Eskiden yalnızca burjuvanın yaptırabildiği estetik ameliyatlar, şimdilerde “merdiven altı” diye tabir edilen yerlerde sağlıksız ve denetimsiz koşullarda da yapılır hale geldi.

Hatırlayın;

Adana'da, hem de kendisi bir hemşire olan Merve Keleş, kendisini doktor olarak tanıtan “kadın kuaförü”ne dudak silikonu yaptırmış, sonrasında ise az daha dudaklarını kaybetme tehlikesi yaşamıştı.

*

Her köşe başında mantar gibi türeyen “güzellik(!) merkezleri” bir yana, artık Diş doktorlarının bile kendilerine “Estetik uzmanıyım” demesi, “estetik çılgınlığı”nın geldiği noktayı göstermesi bakımından önemli.

Anlayacağınız;

Biraz para bulunca müteahhitliğe başlayan babaların çocukları, bugün estetik sektörüne el atmış durumdalar.

***

Velhasıl!..

Daha dün sayılacak tarihte, “Şeker hastaları”na “romatizma” teşhisi koyup, onlara bol bol “hoşaf, şerbet” tüketmeyi tavsiye eden tıp, “kazancın” yüksek olması nedeniyle “estetik” alanında önemli mesafeler katetmiş.

Esasında,

Estetik cerrahi denemeleri ilk kez “Birinci Dünya Savaşı”ndan hemen önce başlamış.

1. Dünya Savaşı’nda yaralanan 2 milyon 800 bin kişi ile 500 binden fazla sakat ve harp malulü bu alanın gelişmesinde önemli rol oynamış.

Bugün geldiğimiz noktada;

Türkiye “estetik” alanında, dünyanın ilk 10 ülkesi arasındaymış. 2017’de sağlık turizminde, 750 bin turistten 7 milyar dolar hedeflenmiş. 2023 yılında gelirin 20 milyar dolara ulaşması bekleniyormuş.

Ne diyelim;

“Arz-talep dengesi!..”

Dengeyi;

“hayatta hiçbir şeyi değiştiremiyorsan bedenini değiştir” kafasındaki insanların sağlaması ise, kelimenin tam anlamıyla “trajikomik.”

Yazar Selahattin Duman, bu “tip”leri;

“Estetik yaptırma fikri” bünyeye girmişse bir daha onu kimse çıkaramaz.. Bu hale gelenlerin hakkından estetik cerrahları gelir..” sözleriyle özetliyor.

Yani,

Estetik yaptırmaya karar veren kişinin karşısında dağ olsanız duramazsınız diyor!.

*

Hattı zatında;

Estetiğin uzun vadede tıbbi olarak doğru bir tercih olmadığını ise, en iyi özetleyen;

Yine ünlü bir “estetik cerrahı” olan Prof. Dr. Nazım Durak’ın, 45 yılda 21 kez estetik ameliyatı yaptıran Ajda Pekkan için söylediği;

“Hilkat garibesine benziyor” sözleriydi.

Yani, “normal olmayan, garip bir yüz!.”

*

Evet,

2000’li yılların başında her geçen gün ucuzlayarak hızla orta sınıflara doğru yayıldıkça,

“Estetik Cerrahi”nin bu seyrini "demokratikleşme” diye yorumlayanlar..

Günümüzde, el kadar çocukların, bir güzel fotoğraf uğruna bıçak altına yatmalarına ne derlerdi? Doğrusu merak ediyorum.

*

Tamam..

Mazeret halinde estetik yaptıranları anlıyor ve saygı da duyuyorum. Fakat sırf aynaya baktığında mutlu olmak için bıçak altına yatmak da ne demek?

Maazallah,

O ameliyat masasında ölenin ahrette akıbeti ne olur?

Ayrıca, estetik yaptıranlar güzel olsa bile, onlardan doğacak çocukların hali n’olacak?

Bıçak altına yatarak ileride “güzel bir nesil” mi elde edecekler?

*

Hiç unutmuyorum;

2013 yılının son aylarında Çin’de meydana gelen bir olay, “estetik” tehlikesinin farklı bir yönünü ortaya çıkarmıştı.

Güzel bir kadınla evlenen Çinli bir işadamı, peş peşe doğan birbirinden çirkin çocukları görünce;

“Çok çirkinler benim olamazlar” diyerek DNA testi yaptırmıştı.

Çocuklar kendisinin çıkınca, eşi, evlenmeden önce tüm yüzüne estetik ameliyat yaptırdığını, bunu kendisinden sakladığını itiraf etmek zorunda kalmıştı.

Karısına;

“dolandırıcılık yaptığı ve çocuklarının çirkin olmasına neden olduğu” gerekçesiyle dava açan işadamı; 120 bin dolarlık tazminat kazanmıştı.

Çinli anne Li Gui ise, geçmişte olduğu estetik ameliyatın başına böyle bir sorun çıkaracağını hiç düşünmediğini söylemişti.

 *

Bu gün CHP’yi yazmadık, konu nerelere geldi gördünüz mü?

Biz en iyisi yazıyı burada, bir “estetik fıkrası” ile hitama erdirelim…

“Dursun, yakışıklı olmaya özenmiş.

Avuç dolusu para verip, estetik ameliyatla burnunu düzelttirmiş.

Sonra da yeni yüzünü göstermek için Temel'in karşısına geçmiş:

- Temel, nasıl, adama benzemiş miyim?

Temel bakmış, bakmış 'ula ne gezer?' demiş:

- Üstelik artık Laz bile değilsin!..”

Ezcümle:

“Güzel” veya “yakışıklı” olacağız diye, özümüzden olmayalım!

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23