• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Zekeriya Say
Zekeriya Say
TÜM YAZILARI

CHP'nin rektörü; “ORDU GÖREVE” der, “EVET” demez!..

01 Şubat 2017
A


Zekeriya Say İletişim: [email protected]

“Partili Cumhurbaşkanlığı” sistemini öngören Anayasa değişikliği referandumu öncesinde, futbol yorumcusu Rıdvan Dilmen’in sosyal medyada başlattığı ‘EVET’ kampanyasına bazı rektörlerin de katılıp,  çektikleri videolarla birbirlerine çağrıda bulunması “Hayır”cıları rahatsız etti.

“Evet, ben de varım” furyasına katılan rektör sayısı, bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az olmasına rağmen, koparılan fırtına çok büyük oldu.

Kimileri yapılana “şov” derken, bazı siyasiler de rektörlerin oylarının rengini açıklamalarını “kabul edilemez” buldu.

Kendisi de eski bir rektör olan Prof. Deniz Ülke Arıboğan, açıklamalara tepki göstererek;

“Rektör kimlikleriyle siyasi açıklama yapamazlar. Yönetmeliğe göre disiplin suçudur” dedi

Tabi en sert açıklama ise,

CHP Milletvekili Barış Yarkadaş’tan geldi.

Yarkadaş;

Rektörlerin “EVET” kampanyasına katılmasını sert sözlerle eleştirerek;

“Dünyanın hiçbir ülkesinde bu tavrı alanlara bilim insanı denmez” dedi.

 

Gördüğünüz gibi;

Eğer rektör iseniz ve fikrinizi açıklıyorsanız, size “bilim insanı” denmezmiş.

 

Bir ara, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Barış Yarkadaş’ın aksine,

“üniversitelerin düşüncelerini özgürce ifade edebilmesi”ni savunuyordu.

24 Mart 2012’de,

Sosyalist Enternasyonal toplantısının kapanışının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu;

“Üniversitelerin, üniversite öğrencilerinin, gazetecilerin, milletvekillerinin sadece Türkiye’de değil dünyanın bütün ülkelerinde özgürce düşüncelerini ifade edebilmesi gerektiğini” söylemişti.

Acaba gazeteci kökenli olan Barış Bey’in bundan haberi yok muydu?

Kim bilir, Kılıçdaroğlu da kendi sözlerini unutmuştu belki...

 

***

 

CHP’li Barış Yarkadaş’a göre “bilim insanı” denmemesi gereken rektörlerden biri olan Adnan Menderes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cavit Bircan, anayasa değişikliği teklifine verdiği desteği şu sözlerle savunmuş;

“Parlamenter sistemin başkanlık sistemine geçmesinin Türkiye’nin önünü açacağını düşünüyorum. Mevzuatlarla boğulmuş bir ülkeden bahsediyoruz. (…)

İşlerin hızlı yürümesi, kararların çabuk alınması adına.”dedikten sonra,

“Bu benim kişisel görüşüm.” diye not düşmeyi de ihmal etmemiş.

.

Rektör Bey’in sözleri ortada?

Ne, “Tayyip Erdoğan’ı başkan yapacağız” demiş!..

Ne de, “Atatürk’ün kurduğu rejimi yıkacağız” demiş.

Yalnızca,

Hantallaşmış bir yapıdan, dinamik bir sisteme geçileceğine olan inancından ötürü,  anayasadaki kısmi değişikliğe “EVET” diyeceğini açıklamış.

80 milyonluk ülkeyi kucaklamayı vaat eden bir partinin milletvekilinin,

sırf kendi fikirlerini açıkladılar diye, birkaç rektörü linçe tabi tutması olacak iş mi?

 

***

Tamam,

Varsayalım ki rektörler, yönetmeliğe göre disiplin suçu işleyecekleri için açıklama yapma hakkına sahip değiller!..

Açıklama yaptıkları için de “bilim insanı” olmayı hak etmiyorlar..

O zaman;

Biraz daha geçmişe giderek, yaşanan bazı olayları hatırlatıp, konunun muhataplarına nasıl bir “sıfat”  bulmamız gerektiğini Barış Yarkadaş’a soralım:

Örneğin;

25 Ekim 2003’te,

“Cumhuriyet’e Saygı Yürüyüşü” adı altında, Tandoğan Meydanı’nda, YÖK Başkanı Kemal Gürüz önderliğinde, sırtında cüppeleriyle toplanan…

Mevcut anayasaya göre resmen ve alenen “idamlık suç” işleyerek, ellerinde “Ordu Göreve” yazılı pankartlarla “darbe” çağrısı yapan rektör(!)lere ne demeli?

Şimdi siz,

“Pankartlar rektörlerin elinde değildi” diyerek olayı sulandırmak istersiniz.

O halde,

Ankara Üniversitesi eski Rektörü Nusret Aras’ın o günle ilgili;

“Bu yürüyüş, sadece 80. yıl yürüyüşü değildi. Aynı zamanda bir güç gösterisiydi.” itirafını,

Ne tür bir “adam”lıkla adlandıracaksınız!..

Ya da;

YÖK üyesi Alpaslan Işıklı’nın;

“Gereken yerlere muhteşem bir ders verilmiştir” şeklinde sözlerini,

hangi “bilimsel eğitim”le ilişkilendireceksiniz!..

Sayın Yarkadaş;

“EVET” diyen “bilim insanı” değilse,

“Ordu göreve” diyene “insan” dahi denmemesi gerekmez mi?

 

***

Şimdi siz,

Bir adet eylemi “münferit” olay sayarsınız!..

O yüzden size;

10 Mayıs 2004‘te,

Cüppeleri sırtında olduğu halde, CHP grubunu ziyaret eden öğretim üyelerine nasıl hitap etmemiz gerektiğini sormak isterim.

Pardon, onlar “rektör” değildi dimi?..

Hım!..

O zaman öğretim üyeleri kalsın…

Aynı grupta yer alan ve “CHP Genel Başkanı” edasıyla TBMM’deki CHP Grup Salonu’nda bulunan kürsüye, sırtında cübbesiyle çıkarak;

Arkasında ve önünde bolca bulunan CHP’nin “altı ok”lu bayrakları arasında konuşma yapan, dönemin ODTÜ rektörü Ural Akbulut’a ne demeliyiz?

"Bilim adamı" mı?

Yoksa, “Birilerinin adamı” mı?

“Yanıt yok” diyorsunuz..

Anlaşıldı!..

Peki,

Ben size başka bir hatırlatma yapayım, belki aklınıza bir “sıfat” gelir.

Aynı heyette yer alan,

Gazi Üniversitesi Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Mustafa Altıntaş, o gün CHP’yi övmüş ve Meslek liselileri de kapsayan YÖK taslağı için;

“CHP’nin içine sineceği bir yasa tasarısının oluşturulması lazım.” demişti.

Bu da mı “bilim adamı?..”

Pardon,

Akif Hamzaçebi söylemişti ama unutmuşum.

CHP’liler “adam değil”di dimi.

Gördüğünüz gibi,

Örnekler uzayıp gidiyor!..

O yıllar, rektörlerin “bilim” yerine, “başörtü”süyle uğraştığı dönemlerdi.

Dünya genelindeki “ilk 500 üniversite” arasından hiçbir temsilcimizin olmadığı yıllardı.

Fakat örneklerden de anlaşılacağı üzre, sınırsız özgürlük vardı.

Rektörlerimiz, rahatlıkla “darbe” çağrısı yapıp “Ordu’yu göreve”  pankartı açabiliyordu.

Hatta sadece “Ordu’yu göreve” çağırmakla yetinmeyip;

31 Temmuz 2003 tarihli Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) Toplantısına katılan Ege Rektörü Ülkü Bayındır’ın itirafında olduğu gibi;

Hazırladıkları YÖK Yasası reformunu hükümete göndermek yerine;

"Bakanlığı muhatap almadık. Hazırladığımız taslağı MGK'ya gönderdik" diyerek, doğrudan “MGK üyeleri” ile irtibata geçebiliyorlardı.

Tüm bu yaptıkları da, “bilim insanı” olmalarına engel teşkil etmiyordu.

 

İnsanın;

“Nerede eski rektörler, eski üniversiteler?!” diyesi geliyor..

Şimdikiler öyle mi?

Mesela,

Şu an ilk 500 üniversite arasında 5 temsilcimiz var!..

43 adet “Teknopark”ımız ise harıl harıl çalışıyor.

Barış Yarkadaş haklı..

Böyle çalışkan rektörlere hangi CHP 'li olsa “bilim adamı” demezdi..

Çünkü onlar,

Türkiye’nin istikbali için gece gündüz demeden çalışan “adam gibi adam”lara değil, "Ordu Göreve" yazılı pankart açanlara...

Ya da;

CHP kürsülerinde konuşma yapanlara, "rektör" demeye alışmışlar..

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23