• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Zekeriya Say
Zekeriya Say
TÜM YAZILARI

Tencere tava!.. Ateşle oynama!..

21 Nisan 2017
A


Zekeriya Say İletişim: [email protected]

16 Nisan’da yaşadıkları hezimeti bir türlü kabullenemiyorlar.

Bu yüzden de;

kâh YSK’yı suçlayarak,

kâh kendilerini sokağa atarak rahatlamaya çalışıyorlar.

Tabi bu tür solak eylemlerin vazgeçilmez enstrümanı ise tencere ve tavalar.

Yalnız,

yaşanan son gösterilerdeki en dikkat çekici husus ise;

tencere ve tavaların yerini cezvelere bırakmış olmasıydı.

Anlaşılan,

ülkenin gelişmişliğiyle orantılı olarak, evlerde yemek pişirme oranı düşüyor, mutfakta ele gelen ilk eşya cezve oluyordu.

Sonuç olarak tavayla veya cezveyle de yapılsa, “protesto” yasal bir haktır.

Gerekli izinler alındıktan sonra isteyen istediği yerde, özgürce eylemini yapabilir.

*

Fakat,

16 Nisan'dan sonra vatandaşları sokağa davet eden ana muhalefet partisinin lideri olunca işin rengi ister istemez değişiyor.

Olay tehlikeli bir hal alıyor.

Şimdi birileri çıkıp;

“Ne o elleri cezveli kadınlardın mı korkuyorsunuz?” diyebilir..

Elbette korkmuyoruz.

Fakat ortada bilimsel gerçekler var.

Ünlü Fransız sosyolog Gustav Le Bon’un da dediği gibi:

“Kitleler dıştan gelen bütün tahriklerin oyuncağıdır.”

Bu tür kolektif hareketlerde en makul ve mutedil insanlar bile akli kabiliyetlerini kaybederler.

İçinde bulundukları topluluk, fertlerin şuuraltı vasıflarına hakim olur.

Böylece,

aklını kullanamayan ve ne tarafa çekilmek istenirse oraya gelebilen insanlardan oluşan tehlikeli bir topluluk ortaya çıkar.

Nitekim bunun en çarpıcı örneğine;

ağaç hassasiyetiyle başlayarak, yurdun her yanını saran bir şiddet eylemine dönüşen “Gezi olayları”nda şahit olduk.

Ekseriyeti eğitimli olan o gençler gitmiş, yerlerine her şeyi pervasızca yakıp yıkan vandallar gelmişti.

*

16 Nisan referandumunun ardından yapılan tahriklerle, yeniden "Gezi” benzeri bir kaos ortamı oluşturulmak istendiği gün gibi ortada.

Oluşması muhtemel kargaşa ortamı ile bir “iç savaş” çıkarmak veya askerleri kışkırtarak, TSK’nın yönetime el koymasını sağlamak,

 en çok konuşulan komplo teorileri arasında bulunuyor.

Tabii tüm bu teoriler, NATO'nun Türkiye'ye müdahale etmesine zemin oluşturmak için ortaya atılıyor.

Peki, NATO’nun Türkiye'ye müdahale etme olasılığı var mı?

Bu konu hakkında

DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle, 2016 yılının başında yaptığı bir açıklamada;

“NATO'nun 5'inci maddesinin, B şıkkına göre;

“Eğer bir NATO devletinde bir iç savaş çıkar ve buna engel olamaz ise, NATO buna müdahale eder" demişti.

Önceki gün de,

ABD'nin önde gelen gazetelerinden New York Times,

 "Türkiye'de demokrasi kaybetti" başlıklı küstah bir başyazı yayımlayarak;

“NATO Türkiye'ye müdahale etsin!” demesi, böyle bir ihtimali güçlendirmektedir.

New York Times’ın skandal çağrısının ise, en çok

Amerikan sermayeli FOX Tv'de çalışan Fatih Portakal’ı ürküterek;

“Yaşasın tam bağımsız Türkiye” şeklinde twit atmasına neden olması ilginç.

Esasında NATO’ya karşı bu tür "gel-gel"ler ilk kez yapılmıyor.

Bilindiği gibi;

15 Temmuz darbe girişiminden sonra TSK’dan ihraç edilip, hakkında yakalama kararı bulunan FETÖ’cü Tümamiral Mustafa Zeki Uğurlu'nun, 26 Temmuz’da, üniformalı bir şekilde NATO toplantısına katıldığı ortaya çıkmıştı.

Bu olaydan birkaç gün sonra ise;

Mısır’ın “Al Ghad”  televizyonuna konuşan FETÖ lideri Gülen;

“Batı, Türkiye’ye müdahale etsin. Ak Parti hükümetini düşürsün” diye yalvarmıştı.

Ayrca,

Alman pasaportlu Can Dündar da benzer bir çağrı yaparak,

Türkiye'ye müdahale edilmesini istemişti.

 *

Şahsi kanaatimi belirtmek gerekirse;

NATO’nun, Türkiye’ye karşı böyle bir müdahalede bulunabileceğine ihtimal vermiyorum.

Fakat tedbiri elden bırakmamamız gerektiğine de inanıyorum.

Öte yandan,

Donald Trump’ın Başkanlığının netleşmesinin ardından, henüz göreve gelmeden NATO meselesine el atması,

borcu olan üye ülkeleri, aidatlarını ödemeleri hususunda sıkıştırması da kafamı kurcalamıyor değil.

O yüzden, hep birlikte el ele vererek,

gayet demokratik bir ortamda gerçekleşen referandumu bahane ederek kaos çıkarmaya çalışanları engellemeliyiz.

Sağ-Sol,”Alevi-Sünni,” “Kürt-Türk” demeden,

bütün farklılıklarımızı bir tarafa bırakarak birlik olmamız gereken bir dönemden geçiyoruz.

Kendi içimizde en ağır tartışmaları yine yapalım,

fakat dışarıdan gelmesi muhtemel saldırılara karşı da tek vücut olmayı bilelim.

Tıpkı 15 Temmuz’da olduğu gibi.

Zira, bizim başka bir Türkiyemiz yok.

*

İsterseniz son olarak Dr. Rıza Nur’un hatıratında bahsettiği ve İngilizlerden yardım alarak, içeride kargaşa çıkardığı bir anekdotla yazıyı noktalayalım.

Başta Rumeli olmak üzere, Osmanlı’nın paylaşılmasının konuşulduğu günlerde,

“meşrutiyet ilan edilirse, yabancılar topraklarımızı paylaşmaktan vazgeçerler” sanan Dr. Rıza Nur ve İttihatçılar,

Sultan Abdülhamid’i sıkıştırmak için Haydarpaşa’da bulunan Tıp mektebindeki öğrencileri organize ederek bir eylem tertip ederler.

Üsküdar’da el koydukları vapur ile Sirkeciye, ardından da yürüyerek Beyoğlu’nda bulunan İngiliz sefaretine ellerinde pankartlarla giderek;

Sultan Abdülhamid’e karşı İngiltere’den yardım isterler.

Eylemi organize eden Rıza Nur’un okuduğu ve kendi ifadesiyle;

“Türk’ün dostluğu ve duası” dediği, İngiltere’den medet dilenme metininde aynen şu ifadeler geçer;

“Dünyanın denizlerini İngiliz donanması doldursun sonra da İngiltere, Türk’ün hürriyetine yardım etsin.

Rıza Nur, yıllar sonra;

İngilizlerin değil yardım etmek, üstüne bir de İstanbul’u işgal ettiği o meş’um günlerden;

“30 yaşında ve profesördüm ama ne saf çocukmuşum” diye bahseder.

*

Görüldüğü gibi, aradan geçen bir asırdan sonra,

Abdülhamid’e karşı oynanan oyunun bir benzerini Erdoğan’a karşı sahnelemek istiyorlar.

Seçimle deviremeyeceklerini anladıkları Erdoğan’ı, ayaklanma ve kargaşa çıkararak alaşağı etmeye çalışıyorlar.

 Tüm beklentileri ise olası bir “iç savaş”ta,

Avrupa’nın ve NATO’nun, Türkiye’ye müdahale etmesi.

Bu iddiayı da, açık açık dile getirmekten çekinmiyorlar.

Tüm bu olanları göz önünde bulundurarak,

“Hayır”cılara şunu söylemek istiyorum:

çocukluk edip tarihi tekerrür ettirmek yerine, ondan ibret almayı deneyebilirsiniz..

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23