Gündem
İstanbul Sözleşmesi toptan kaldırılsın
Türk aile yapısını dinamitleyip, şiddeti daha da tırmandıran Batı menşeili İstanbul Sözleşmesi’nin bazı maddelerinin değiştirileceği yönündeki iddialar büyük tepki çekti.
Sözleşmenin 80’inci maddesinde fesih hakkı tanıyor!
Süresiz Nafaka Mağdurları Platformu Kurucusu İlhan Ergincan, “AK Parti’nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘gerekirse çıkılmalı’ dediği İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmayıp tek bir madde ile ilgili yeni metin yazma kararı almasını yanlış atılan bir adım olarak görüyoruz. Kaldı ki İstanbul Sözleşmesi maddelerini değiştiremezsiniz. Kamuoyunda gerekirse çıkarız diyerek çıkılacağı izlenimi verip tek bir madde üzerinde değişiklik yapmak bizleri oyalamak ve kandırmaktır. İstanbul Sözleşmesi’nin maddelerinin büyük bir bölümü sakıncalıdır. Partner deyimlerini ne yapacağız, eşler arasında sorun çıkarsa devlet arabuluculuğu reddeder maddesini Allah’ın (Nisa Suresi 35.) ayetine rağmen nasıl görmezden geleceğiz. Sözleşme her türlü cinsel sapma hareketini cinsel yönelim kavramı ile meşrulaştırmakta ve ahlaki, toplumsal yaptırımlardan dahi muaf tutmaktadır. İstanbul Sözleşmesi’nin 80’inci maddesi ‘Taraflardan herhangi birinin, Avrupa Konseyi Genel Sekreterine yapacağı bir bildirimle istediği zaman sözleşmeyi feshetmesine’ olanak tanıyor iken toplumun temelini oluşturan aile hakkında çeşitli düzenlemeler içeren, toplumun din, dil, inanç, örf, gelenek gibi değerlerini tamamen rafa kaldıran bu sözleşmenin sadece maddelerini kaldırmak, değiştirmek mümkün değildir” şeklinde konuştu.
Sözleşmenin maddeleri sıkıntılı!
Dağılmış Aileler ve Çocuk Hakları Derneği Başkan Yardımcısı Erol Şahin, İstanbul Sözleşmesi’nin maddelerinin baştan aşağı Türk toplumuna uymadığını belirterek, “Sözleşmenin giriş kısmının 11. paragrafında imzacı devletlerin ‘Kadına karşı şiddetin yapısal özelliğinin toplumsal cinsiyete dayandığını ve kadına karşı şiddetin, kadınların erkeklere nazaran daha ast bir konuma zorlandıkları en önemli sosyal mekanizmalardan biri olduğunun bilincinde olarak” davranacakları belirtilmiştir. Burada karşımıza İngilizcede ‘Gender’ olarak kodlanan ‘Toplumsal Cinsiyet’ kavramı çıkarılmaktadır. Cinsiyet denildiğinde bizim algılarımızda yeri olan kavram ise İngilizcede ‘Sex’ yani ‘Biyolojik Cinsiyet’ olarak tanımlanmaktadır. Toplumsal cinsiyet kuramı, insanların cinsiyetlerine dair davranışsal özelliklerinin hiçbirinin doğuştan gelmediğini, ana-baba ve toplum tarafından öğretildiğini öne süren bir anlayıştır. Erkekler ile kadınların doğuştan itibaren tamamen farklı beden, beyin ve psikolojik yapı taşıyan iki farklı insan türü olduğunu ret ve inkar eden bu anlayış, varoluşa savaş açmaktan farksızdır. Ayrıca bu paragraftaki çarpık mantık, üstü örtülü olarak cinsiyet davranışlarına dair ana-baba ve toplum öğretilerinin kadınların erkeksileştirilmesi ve erkeklerin de kadınsılaştırılması yönünde olmasını teşvik etmektedir. Açıkça söylenemese de kız çocuklarının erkek gibi, erkek çocuklarının ise kız gibi yetiştirilmesi önerilmektedir. Nitekim kısa adı ETCEP olan “Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi” Milli Eğitim Bakanlığı tarafından uygulanmış ve bu yönde çalışmalar yaptırılmıştır” ifadelerini kullandı.