FAHRETTİN DEDE / İSTANBUL - Anayasa Mahkemesi’nin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısını değiştiren kanunun Adalet Bakanı’na verilen yetkileri düzenleyen hükümlerini iptal etmesi hukukçuların büyük tepkisini çekti.

CEYLAN: “AYM TOPLUM MÜHENDİSLİĞİNE SOYUNUYOR”

Uluslararası Hukukçular Birliği Genel Sekreteri Avukat Necati Ceylan, AYM’nin toplum mühendisliğine soyunduğunu belirterek “12 Eylül 2010 Anayasa değişikliği ve HSYK seçimleri sonrası oluşan yapılanmanın getirmiş olduğu uygulamalar neticesinde, ilk derece yargısında ve yüksek yargıda güç tekeli oluşmuş ve bu duruma hakim olan unsurlar tarafından, yargı üzerinden siyaset ve toplum mühendisliğine soyunulmuştur” dedi.

ÖZTÜRK: “YARGI JÜRİSTOKRAT TARZI BENİMSEDİ”

AYM’nin kararına tepki gösteren Her Yerde Adalet Platformu Başkanı Avukat Özkan Öztürk de Mahkeme’nin jüristokratik yönetimi benimsediğini kaydetti. “Milletin meşru talep ve beklentileri, 27 Mayıs darbesi sonrası kurulan AYM gibi kurumlar aracılığıyla zapturapt altına alınıyor” diyen Avukat Öztürk, “Önce Twitter yasağının kaldırılması ve tam gün yasasının yürürlüğünün durdurulması gibi kararlar alınması ve son olarak da Adalet Bakanlığı’nın yetkilerinin tırpanlanması, adeta Mahkeme’nin hukuki mecradan çıktığını gösteriyor. Mahkeme, gerek tam gün yasasında, gerekse Twitter’in ulaşıma açılmasında hukuki sıkıntılar doğuran kararlar verdiler” şeklinde konuştu.

Öztürk, “Sandıktan hezimetle çıkan muhalefet partilerinin yapamadıklarını AYM, hukuktan sapmak suretiyle yapıyor. Hiçbir hukuki gerekçesi olmayan siyasî kararlar alınıyor” ifadelerini kullandı.

TUNA: “AYM, SEZER DÖNEMİNE RÜCÛ ETTİ”

AYM’nin aldığı kararın milletin kafasında soru işaretlerine sebep olduğunu dile getiren Avukat Hüsnü Tuna da, artık AYM’nin aldığı kararların muhtevasının değişmediğini belirterek“Söz konusu değişiklik, yargı içindeki yasadışı yapıların öne alınamaz faaliyetleri ile alakalı bir değişiklikti. Bu değişikliğin iptali, AYM’nin paralel yapının arzusu istikametinde kararlar aldığını ortaya koyuyor” dedi.“AYM’nin son aldığı kararlar, daha önce tıpkı Ahmet Necdet Sezer dönemindeki gibi siyasi kararlar verdiği döneme rücu ettiği kanaatini yaygınlaştırıyor. AYM içinde geçmişten beri hukuka karşı mesafeli duran, siyasi kararlar veren bir yapı mevcuttu. Yargı içinde paralel yapı ile de bunun yeniden nüksettiğini görüyoruz” diyen Tuna, “Bilindiği gibi 28 Şubat sürecinde de yargı, darbenin yedek ayağı fonksiyonunu icra etmişti. Yargının sicili bu manada temiz değil. Siyasi kararlar vermek AYM’nin birkaç yıl öncesine kadar izlediği bir yöntemdi. Son birkaç yıldır, temize çıkmış gibiydi. Ancak bir şeylerin değişmediğini görüyoruz. AYM’nin diktalaşmaktan korunması, hukuk zemininde faaliyet göstermesi, zannediyorum üyelerinin TBMM tarafından seçilmesiyle giderilebilecektir” şeklinde konuştu.

JÜRİSTOKRASİ DARBESİ!

28 Şubat davasının müdahil avukatlarından Bülent Demir, AYM’nin kararını ‘darbe’ olarak nitelendirdi. Demir, şöyle konuştu, “Kararın yargı tarafsızlığına gölge düşüren bir karar olduğuna inanıyorum. Batılı ülkelerdeki HSYK türü yapılarda Adalet Bakanlarının etkisi daha fazla. Yani düzenlemede hukuki normlara göre bir sıkıntı yoktu. Bu kararın toplum vicdanını derinden yaraladığını düşünüyorum. Kararı bu kadar kısa bir sürede vermesi de anlamlı. Türkiye’de hep iki türlü darbe olmuştur. Bunun biri silahlı kuvvetler tarafından yapılırken, diğeri de yargıdan gelmiştir. Bu grupların siyasete müdahale etmemesi için biran önce yeni anayasanın yapılması gerektiğine inanıyorum. Türkiye’de şu an bir jüristokrasi yaşanıyor. Bunun önüne geçilmesi gerekiyor. Burada ideolojilerin hakim olacağı yapının ortadan kaldırılması gerekli.”