AKİT MENÜ

Gündem

ASKERKEN SEN, SEN DEĞİLSİN!

Askerlik ve askerliğe dair şüphesiz yüzlerce makale kaleme alınmıştır, ancak bendeniz bu makaleyi yazarken demokrasinin gereği özgür düşünce ve ifade edebilme gereği bazı konulara ilk defa değineceğim. Çünkü daha önceleri askerlikten soğutma, vatan-millet sevgisini köreltme gibi itham ve iftiralara maruz kalınma endişesi ile pek çok kez dile getirilse de, yazılamadığını düşünüyorum.

2014-04-11 23:20:32

Türkiye’de askerlik kavramının tanımı; Askerlik, “Türk vatanını, istiklal ve cumhuriyetini korumak için harp sanatını öğrenmek ve yapmak mükellefiyetidir” ifadesi ‘’Askerlik, harp sanatını öğrenmek ve yapmak mükellefiyetidir’’ şeklinde değiştirilmişti. Buraya kadar her şey normal görünse de askerliğin tanımında bile vatan-millet sevgisi kaldırıldı diyenler de varken vatani görev yakıştırması da bu tanımla birlikte kalmamıştır. (Ayrıca bu görevini bedelli olarak yaptığını söyleyenlerde var çünkü yasal bir sistem ile askerlik çağına gelmiş vatandaşa kolaylık sağlanmıştır, bu konu farklı bir tartışma konusudur). Zaten askerlik yapanlar bilirler ki, temel askerlik eğitimi sadece şekilden ibaret maalesef ülkemizde. Burada komando, özel harekat gibi istisnaları kastetmiyorum. Bu eleştirel bakış benim gibi çoğu sivil vatandaşın yanında, komutan rütbesindeki askeri personelin de onlarca yıl değişmeyen, gelişmeyen ve kendini yenilemeyen eğitim sisteminin çarpıklığını dile getiriyor.

Yanaşık düzen eğitimini acemi birliğinde alan askerlere usta birliğinde de bu eğitimi reva gören üst düzey komutanların amacını anlamış değilim. Bunu askerlerin disiplinsizliği sonucu bir müeyyide olarak gören komutanların yanında gerçekten bu yanaşık düzen eğitiminin askere verilecek başka bir görev olmaması, zamanın geçmesi ve bir şekilde eğitim yaptırıyoruz demek ihtiyacını gören komutanlarda var. Askere gelen her genç kendisine emredilen görevi yapmakla mükellef olduğunun bilincinde olması, komutanların en alt rütbelisinden en üst rütbelisine kadar hepsinin hizmete dayalı olmayan taleplerini askere emir olarak iletmesi çok hoş olmayan bir durumdur. Bu taleplerin hizmete dayalı olup olmadığını bilemeyen asker, askerliğinin kazasız-belasız bitirip tezkeresini bir an önce alma arzusu ile “Emredersiniz komutanım” diyerek söz konusu o talebe cevap verilmektedir.



Çünkü sivil hayatta ister öğretmen ol, ister avukat, ister hırsız ve yahut gaspçı ol, askerdeyken bu kimliğini bu özelliklerini bırakıp emre itaat söz konusu olunca , askerken sen, sen değilsin, konumuna gelir her asker.

ASAL adında bir kurum var, adı üstünde Asker Alma bu kurum askerlik yaşına gelmiş (yeni kanunla artık 21 oldu) her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bu hizmeti yapmakla mükellef ancak eğitim, hastalık vb. özel durumlarla askerliğini tecil ettirme hakkı da var. Burada asıl konu askerlik muayenesinin sadece kağıt üzerinde yapılması ve bunun sonuçlarını ilgili kışlalardaki komutanların ve diğer askerlerin sıkıntı yaşamasıdır. Fizyolojik-biyolojik ve psikolojik olarak muayene edilmeden, askerliğe elverişlidir ya da askerlik yapmasında bir sakınca yoktur gibi kısa tanımlamaların altına imza atan hekimler, nasıl bir vebal taşıdığını bilmezler mi, çok merak ediyorum. Yaşadığım, bizzat şahit olduğum bu tezatlıklara örnek

• Askerin, sedef hastalığı ve egzeması var.. Ciddi oranda derileri bilhassa bacak derileri çürümekte bu genç askere alınmıştır,
• Askerin, zatürre başlangıcı var ve bu rahatsızlığına ek astımı var, bu genç askere • Askerin, kalp yetmezliği, ve ritim bozukluğu var, bu genç askere alınmıştır,
• Askerin, epilepsi rahatsızlığı var, bu genç askere alınmıştır,
• Askerin, psikolojik bozukluğu ve madde bağımlılığı var bu genç rehabilite ve tedavi edilmeden direkt askere alınması nasıl bir mantıktır.

Ve askerde öğrenilen bir kavram RDM kavramı psikolojik bozukluğu olan, vücudunun her yerini jiletlemiş olan, esrar-bali bağımlısı olanlar acemi birliğinde muayene sonrası bu sıfatı alırlar yani “rehberlik danışma merkezine gidilmesi gerekir” denilir. Ama o kağıtta kalır, bir tedavi süreci vs. durum olmaz yaşanmaz.



UZMAN ÇAVUŞLAR ASSUBAYLAR

Çoğu personel isteyerek, severek bu mesleği seçtiği gibi bir çoğuda Türkiye’de yaşam koşulları-işsizlik vb. problemler dolayısı ile devlet garantisi iş olarak görüldüğünden TSK çatısı altında be mesleği ircaa ederler. Ama tek bir gerçek var ki, hepside şeref ve namusuyla bu üniformayı taşıdığını ve hakkını vermeye çalıştıklarını da ifade ederler.

Tüm bu gerçeklerin yanında assubayların neden astsubay olarak yazılmadığı veya söylenmediği de ayrı bir tartışma konusu olmuştur bunu çok bilmiş arama motorlarına sorduğumda şu linkten cevabımı aldım sizlere de göz atmanızı tavsiye eder ve kafanızda benim gibi soru işaretleri varsa aydınlanmış olursunuz. (http://www.emekliassubaylar.org/nicin-astsubay)

Yoğun bir çalışma temposu içersinde olan Jandarma personeli, devletin tüm idari ve adli kurumları tarafından görevlendirilmekle birlikte, 7/24 her zaman kendisine yapılan (Alo Jandarma-156) ihbarları da değerlendirmekle mükelleftir. İstifalar ile kendilerini sivil memurluğa geçmek için valilik-belediye ve diğer kamu kurumlarına başvurular yapmaktadırlar. Şayet gereken düzenlemeler yapılırsa ve bilhassa uzman çavuşların çalışma koşulları geliştirilirse bu istifaların önüne geçilmiş olur. Ve kurum yeni uzman erbaş, uzman çavuş alımına gitmez son zamanlarda duyuyoruz ki, başvuruların ihtiyaçların bile altında olduğudur. Umarım TBMM’de görüşülen kolluk kuvvetleri yasasında Jandarma’nın lehine bir çalışma olmasını temenni ederim.  Bu cennet vatan hepimizin, Türkiye Cumhuriyeti’nin aziz milleti için yapılacak olan tüm  çalışmaların hayırlı olmasını temenni ederken, şehit olan tüm Mehmetciklerimizi rahmetle yad ediyorum.

• Mustafa Pektaş / Akit Gazetesi Okur Postası

Yorumlara Git

Ortadoğu’da Büyük felaket! Birleşmiş Milletler acil toplandı

Milyoner’de ilginç anlar… Yarışmacının cevabı sunucuya kahkaha attırdı

HÜDAPAR’a aslan, DEM'e kedi

Malum zihniyetin engellendiği yerli sanayi son 20 yılda ayağa kalktı! CHP takoz engellendi savunma sanayii şahlandı

Kassam'dan işgal rejimine darbe