Ahir ömrü 1948 yılında Erzincan’ın Kemaliye ilçesinin Başpınar köyünde başlayan Mustafa Karahasanoğlu, ailesinin gurbet yolculuğu ile birlikte 1950 yılında 2 yaşındayken İstanbul’a geldi. İlkokulu Kabataş Namık Kemal İlkokulu’nda, orta öğrenimini Fındıklı Ortaokulu’nda, lise tahsilini Maçka Sanat Lisesi’nde tamamlayan Karahasanoğlu, 1974’te Yıldız Teknik Üniversitesi’nden mezun oldu. Mustafa ağabeyin bu tarihte dava serüveni de başladı ve Necmettin Erbakan öncülüğünde yayına çıkan Milli Gazete’de Müessese Müdürü oldu.

Erbakan Hoca’nın yol arkadaşı

Mustafa Karahasanoğlu siyasi çalışmalarına 1969 yılında Milli Nizam Partisi Beyoğlu Gençlik Kolları Başkanlığı ile başladı. 1973’te Milli Selamet Partisi Beyoğlu Gençlik Kolları Başkanı, 1975 yılında Milli Selamet Partisi İstanbul Gençlik Kolları Başkanı, 1976-1979 yılları arasında Milli Selamet Partisi Genel Merkez Teşkilatlanma Genel Sekreteri olarak görev yaptı. Karahasanoğlu, 1979-1982 yıllarında Milli Gazete Genel Yayın Yönetmeni olarak vazife üstlendi. Bu dönemde Türkiye’de ilk defa temsilcilik yoluyla gazete abone dağıtım sistemini kurdu.

Nalbur dükkanında kurulan dergi ve gazete

Karahasanoğlu 1983 senesinde İslam Takvimi’ni çıkardı. Matbuat sektörüne yeni bir soluk kazandıran Karahasanoğlu, 1988’de Cuma dergisini, 1993’te Beklenen Vakit gazetesini çıkardı. Cuma dergisinin haftalık sayıları yerleşik statüko düzenini sarsan kapaklarla çıkarken, günlük Beklenen Vakit gazetesi manşetleriyle ezber bozan özel haberleriyle dini hassasiyeti bulunan insanların hakkını, hukukunu savundu, yolsuzları ifşa etti, hayır faaliyette bulunanlara sayfalarını açtı. Müslümanların gören gözü, işiten kulağı haykıran sesi olma şiarıyla hareket eden Beklenen Vakit gazetesini susturmak için şer güçlerin dava bombardımanı üzerine oluşan tazminat yükü karşısında gazetemiz yayın hayatına Akit, Anadolu’da Vakit, Yeni Akit ismiyle devam etti.

Din düşmanları diz çöktüremedi

28 Şubat sürecindeki 312 general davası, Çete Mete tezgahı gibi şiddetli baskılara boyun eğmeyen Mustafa Karahasanoğlu öncülüğündeki Akit’in Almanya baskısı ise Alman İçişleri Bakanlığı’nın mahkeme kararı olmaksızın verdiği yasaklama talimatı ile engellendi.

Milli Görüş lideri merhum Erbakan Hoca’nın dava arkadaşlarından Mustafa Karahasanoğlu; Müslümanlara yönelik topyekün mücadeleye girişilen 28 Şubat sürecinde uyduruk gerekçelerle gözaltına alınmış, gizli servisler tarafından bizzat makam odasında ölümle tehdit edilmiş, idaresindeki Akit’e panzerlerle baskınlar düzenlenmiş ancak hiçbirisine boyun eğmeyip davasından zerre taviz vermeden dik duruşunu sürdürmüştü. Küçük bir nalbur dükkanında kurulan Akit gazetesiyle medya camiasında adeta direniş kalesi oluşturan Mustafa ağabey; cuntacılara, sermayedarlara, siyasi hokkabazlara, militan hukukçulara, çetelere eyvallah etmedi, gelene hocam gidene paşam demedi.

Gazeteciler için Akit okul, Mustafa ağabey muallim oldu

Gazetenin mâli açıdan en zorlu günlerinde dahi faizli reklamları elinin tersiyle iten, ‘önce helal kazanç’ diyerek bütün mesai arkadaşlarına helal rızkın önemini kavratan, Allah için öfkelenen, Allah için muhabbet kuran, en sert yayınlarda dahi sükunet ve hakkaniyet ölçüsüyle hareket eden Mustafa ağabey, 1988’den beri Cuma dergisi ve Akit gazetesinde vazife alıp Türkiye’ye hizmet eden birçok kıymetli ismi yetiştirdi. Gazetemiz Akit’i adeta mazlum ve mağdur Müslümanlara vakfeden Mustafa ağabey, inancından dolayı nerede sıkıntıya düşmüş bir mü’min varsa Akit’te günlerce haberleştirerek seslerinin ülke sathında duyulmasını sağladı.

Samimi, ihlaslı ve mütevazi bir dava adamı

Otomobili olmayan gazete yazarını gece geç saatte aracıyla evine bırakan, idari binamızdaki teknik arızalarla bizzat ilgilenen, zaman zaman kolları sıvayıp gazetenin baskıya verildiği matbaada çalışıp ter döken Mustafa Karahasanoğlu ağabey, Akit’in bütün personelleriyle birebir iletişim kurup maddi-manevi maruzatlarını giderme hususunda hep gayret sarf etti. Haftanın 7 günü mesai yaparak, kurumumuzda çalışan bütün personellerden daha fazla çalışan Mustafa ağabey, haftalık ve yıllık izin kullanmaksızın sıhhati el verdiği müddetçe Hak dava için hep çalıştı, çabaladı.