Gündem
Laikçi yobazlar saldırıyor! Değersiz bir nesil istiyorlar
28 Şubat döneminde genç kızların örtülerini çıkarması için üniversitelerde ikna odaları kuran vesayetçi zihniyet, manevi eğitim programları kapsamında okullara din hizmetleri uzmanı ve Kur’an kursu hocalarının gönderilmesinden rahatsız oldu.
Yeni Türkiye’de istedikleri gibi at koşturamayan ve İslam’ın özünün çocuklara öğretilmesinden rahatsız olan malum zihniyet, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, manevi eğitim programları kapsamında okullara din hizmetleri uzmanı ve Kur’an kursu hocalarının “manevi danışman” olarak gönderilmesinin laikliğe aykırılık teşkil etmediğine hükmetmesinin ardından resmen deliye döndü.
Yargıtay’ın, Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında imzalanan “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi (ÇEDES) protokolü hakkında yapılan suç duyurusu dilekçelerinin işleme konulmaması kararını sindiremeyen seküler yobazlar, sözde laik eğitimi savunmak adına “ÇEDES’e hayır” eylemleri başlatma kararı aldı.
Malum zihniyetin arka bahçesi konumundaki 22 sol- marjinal kitle örgütü, Laik ve Bilimsel Eğitim Platformu adı altında birleşerek sokakları karıştırmaya hazırlanıyor.
Millet değerlerini koruyacak
MEB okullarındaki öğrencilere yönelik ‘değerler eğitimi’ne karşı eylem kararı alan 28 Şubat artıklarının hazımsızlığını Akit’e değerlendiren uzmanları ise azgın azınlığının hedefinin sözde laiklik bahanesiyle şuursuz bir gençliğin yetişmesini olduğunu söyledi.
Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Süleyman Doğan, “Onların ‘Batı’ dedikleri Almanya’da din eğitimi kiliseler birliğine aittir. Yani kiliseler birliği bu eğitimi verir. Dolayısıyla çocuklara din eğitimi pedagojik olarak küçük yaşta verilmeli. Çocuklar dinini doğru düzgün öğrenmeli. Bir taraftan cemaatlerin verdiği eğitimden ‘merdiven altı’ diye şikâyet edeceksiniz diğer taraftan devletin verdiği resmi din eğitimine karşı çıkacaksınız. Devletin bunu düzenli bir şekilde formasyon almış, pedagoji almış bir eğitimciden alması mı daha iyi? Yoksa bunu pedagoji, formasyon bilmeyen bu eğitimi almayan bir insanın vermesi mi daha doğru? Dolayısıyla düzgün bir şekilde dinini anlatmasında hiçbir mahsuru yok. Bu laikliğe de aykırı değil, insan haklarına da aykırı değil. Ayrıca bu toplumun değerleriyle ilgili bir şeyi biz çocuklarımıza vermezsek o zaman bunlar ahlakı, iyiyi, kötüyü, doğruyu, yanlışı, güzeli nerede öğrenecekler? Hem bir taraftan ‘toplum ahlaksızlaşıyor, bu toplum yozlaşıyor’ diyeceğiz. Diğer taraftan ahlakın ve değerin kaynağı olan din eğitimini doğru düzgün vermeyeceğiz. Bu büyük bir çelişkidir. Şimdi bu zihniyet, cami yapılıyor karşı çıkıyor. Din eğitimi veriliyor, karşı çıkıyor. İnsanlar kendi örf ve adet yaşamak istiyor, karşı çıkıyorlar. O zaman bu toplum dinsiz olsun, ateist olsun. Her türlü ahlaksızlık olsun. Her türlü melanet işlensin. Bu mu istedikleri? Eğer buysa boşuna heveslenmesinler. Bu millet, bunlara karşı değerlerini de koruyacak” ifadelerini kullandı.