Analistler, Çin ekonomisinin son on yılların en sert rüzgarlarıyla karşı karşıya olduğu bir dönemde, Orta Doğu'daki daha geniş çaplı çatışmaların Çin'in enerji ihtiyaçlarını ve bölgedeki ekonomik çıkarlarını tehlikeye atabileceğini ifade ediyorlar.

Singapur Ulusal Üniversitesi'nde Çin'in petrol politikaları konusunda uzman olan Philip Andrews-Speed, New York Times'a verdiği demeçte "Çin, Orta Doğu'daki mevcut istikrarsızlığa, özellikle de bu istikrarsızlık tırmanırsa, oldukça maruz kalacaktır" dedi.

Dünyanın en büyük petrol ithalatçısı olan Çin, ekonomisini beslemek için istikrarlı enerji piyasalarına bağımlı. Çin'in petrol ithalatının yaklaşık yarısı Basra Körfezi'nden geliyor.

Suudi Arabistan Çin'in iki numaralı ham petrol kaynağı ve Katar da Çin'in en önemli sıvılaştırılmış doğal gaz kaynaklarından biri. ABD ve diğer ülkelerin İran, Rusya ve Venezuela'ya yaptırım uygulamasıyla Çin'in İran'dan petrol ithalatı günde bir milyon varilin üzerine çıktı.

Singapur Ulusal Üniversitesi Orta Doğu Enstitüsü'nde kıdemli araştırma görevlisi olan Jean-Loup Samaan da NN'e verdiği demeçte "Çin'in bölgedeki ekonomik çıkarları öncelikle Körfez'den enerji tedarikine, dijital bağlantıya ve çeşitli ülkelerdeki altyapı anlaşmalarına odaklanıyor. İran'la çatışmanın tırmanması ve Basra Körfezi'ndeki deniz sularının istikrarını tehdit etmesi halinde bu çıkarlar zarar görecektir" dedi.

Londra'daki SOAS Çin Enstitüsü Direktörü Steve Tsang da "Xi yönetimindeki Çin, Orta Doğu da dahil olmak üzere her yerde saygı ve hayranlık görmek istiyor ama sonuçta gerçekten zor olan bölgesel güvenlik sorunlarını çözmek için gerekenleri yapmaya isteksiz. Düşük asılı meyvelere yöneliyor ve temelde orada duruyor" dedi.