HABER MERKEZİ

Yerli ve milli savunma sistemleri ile harekât kabiliyeti artırılan, din subaylığı müessesesiyle manevi gücünü yükselten Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde hala “eski Türkiye” alışkanlıkları sürüyor. Geçmişte dindar öğrencilerin tek tek fişlenerek ayıklandığı, başörtülü annelerin evlatlarının yemin törenine alınmadığı TSK’da son günlerde vatansever subaylara yönelik “kılıçla kesme”, “siyanürle zehirleme” ve darp iddiaları gündeme gelirken, çok sayıda askeri personelin ise inancından dolayı hala zulme uğradığı ve baskı yüzünden orduyla ilişiğini kesmek zorunda kaldığı ortaya çıktı. CİMER’e ulaşan şikâyetlerde çok sayıda subayın, emrindeki personele namazı yasakladığı ifade edildi. Uğradığı baskı sonrası TSK’dan ilişiğini kesen M.F.G, dilekçesinde, şunları ifade etti: “Öğlen komutanımıza ‘Namaz kılmam gerekiyor müsait bir vakit olacak mı?’ diye arz ettim. ‘Şu an yaptığımız da bir ibadet. Peygamberimiz savaşta namaz mı kılıyordu? Hayır, kılamazsın’ dedi. Ayrılmak istediğimi ifade ettim. Yüzbaşı onayladı ve namazımı kılabildim. Yatsı namazını kıldığı sırada ise kadın komutanlarımız birinin, ‘Burası namaz kılma yeri değil!’ şeklindeki bağrışlarını duydum. Cumalara da izin verilmeyince ‘kendi isteğimle ayrılıyorum, öğretmen olacağım’ dedim. Bu olayın sorgulanmasını arz ediyorum.” Yalova Hava Meydan ile Çiğli Üs komutanlığındaki eğitmenlerin İmam hatipten gelen pilot adaylarının elenmesi gerektiğini söylemeleri, bir generalin namaz kılanlarından “domalanlar” diye bahsetmesi ve seçimlerden sonra hepsini atacağız vehametini gözler önüne seriyor.