AKİT MENÜ

Dünya

İsrail ne BM ne UAD kararlarını dinliyor!

Güney Afrika’nın başvurusuyla Lahey’de toplanan Uluslararası Adalet Divanı (UAD), 26 Ocak’ta açıkladığı tedbir kararlarında, İsrail’in bir ay içinde, alınan tüm tedbirler hakkında Mahkeme’ye bir rapor sunmasına hükmetmişti. Ancak kararın üzerinden 49 gün geçmesine rağmen İsrail ne rapor sundu, ne de saldırılarını durdurdu.

MUHAMMET KUTLU  ANKARA

Güney Afrika Cumhuriyeti’nin başvurusuyla Lahey’de toplanan Uluslararası Adalet Divanı (UAD), 26 Ocak’ta açıkladığı tedbir kararlarının üzerinden 49 gün geçmesine rağmen İsrail ne rapor sundu, ne de saldırılarını durdurdu. İsrail’in soykırımdan yargılanması kararının alındığı 26 Ocak’ta ölenlerin sayısı 26 bin 83 iken, bugün itibariyle bu sayı 31 bin 341’i buldu. Yaralananların sayısı ise 74 bine ulaştı.

“Gazze halkına yapılanlar tam bir utanç kaynağı!”

Bünyesinde 230’un üzerinde sivil toplum kuruluşu bulunan Ankara Sivil Toplum Platformu Başkanı Mustafa Kır, İsrail’in dünyayı ve hiçbir insani uluslararası değeri umursamadan katliamlarına devam etmesine tepki göstererek, “Baştan beri hep söylüyoruz. İsrail ile ilgili sivil toplum kuruluşlarının, insanların, dünyada yapmadığı şey kalmadı. Gazze halkına yapılanlar tam bir utanç kaynağı. Biz dünya beşten büyüktür diyorduk. İsrail tek başına dünyayı takmıyor. Ama altı aydan beri bu vahşet, bu cinayet, bu soykırım devam ediyor. İsrail’in sözden hiçbir şey anlamadığı artık açık seçik ortada. Güney Afrika’nın soykırımla ilgili Uluslararası Adalet Divanı’nda açtığı dava soykırım olarak tescillendi ve bunun durdurulması yönünde alınması gereken tedbirlere ilişkin uluslararası kuruluşlara çağrı yapıldı. Ama bunda etkili olacak olan BM ve uluslararası kuruluşlar ne yazık ki söz konusu Gazze olunca fiili bir adım atma yerine sadece İsrail’e temennide bulunuyorlar. Savaşın durdurulması yönünde temenni bile yok. Hiçbir kuruluş savaşın durdurulması için açıklama yapmıyor. Sadece insani yardımların ulaştırılması yönünde temennilerde bulunuluyor. Bu, gerçekten insanlığın bittiği noktayı göstermektedir. Bu vahşet, cinayet, soykırım olağan hale getirildi. Kanıksanıyor, sıradanlaşıyor, sadece haberlerde, ajanslarda istatistik bilgilerin yenilenmesi yapılıyor. Bu İslam coğrafyası için de böyle, dünya için de böyle. Bazı münferit olaylarla gündem oluşuyor, Gazze’yle ilgili Filistin’le ilgili başka türlü gündem oluşmuyor. Maalesef Filistinli kardeşlerimiz ölmeye devam ediyor. Gazze’deki çocuklar toprağın içine düşmüş makarnaları topluyor. Bizim Kurtuluş Savaşımızdaki gibi oradaki kardeşlerimiz de çocuklarını yaşatmak için mücadele ediyor. Yardım kuruluşlarımız olmasa, sadece İsrail’in bombalarıyla değil, tamamen açlıktan kırılacaklar, öyle görülüyor. O yardımların ne kadarının ulaştığı da soru işareti. En büyük görev Mısır’a düşüyor yardımların ulaşması için. Refah Kapısı’nın bir türlü açılmaması yüzünden 16 çocuk açlıktan öldü. Yaralılar tedavi olamadığı için ölüyor. İslam ülkelerinin yöneticileri sessiz, hissiz, sorumsuz. Hakikaten Gazze için sözün bittiği noktadayız. Tek yapılacak iş, İsrail’e kendi anladığı dilden konuşmak, fiili müdahalede bulunmaktır. BM Barış Gücü’nün derhal Gazze’ye gönderilmesi lazım. İslam Barış Gücü’nün her ne pahasına olursa olsun oraya gönderilmesi lazım. Kudüs’e mutlaka barış gücü gitmesi gerekir. İsrail’e mutlaka ambargo uygulanmalı. Türkiye’den ve diğer İslam ülkelerinden hiçbir malın gitmesine izin verilmemeli” şeklinde konuştu.

Sadece uluslararası hukuka güvenmeyin

Akit’e İsrail’in aymazlığını değerlendiren Avukat Cüneyt Toraman, “Uluslararası hukuk maalesef çok yavaş işliyor. Birçok alanda da işlemiyor. Tamamen devletlerin kendi rızasına dayalı bir sistem. Burada 1968’den beri devam eden kesintisiz bir işgal süreci var. Birleşmiş Milletler’in beş-altı tane ihlal kararı var işgal ettiğine dair. Filistin açıkça yağmalanıyor. İç hukukta şöyle bir şey olsa; birisi gelse, birinin dairesini silahla bassa, eşyalarını dışarıya atıp eve el koysa ne olur? Dünyada 220 devlet var, hiçbir devlet iç hukukunda böyle bir işgale izin vermez. Ama uluslararası hukuk buna seyirci kalıyor. Sadece bununla ilgili değil, bütün olaylarda BM seyirci, UAD seyirci, uluslararası mahkemeler seyirci. UAD’a da imza koyanlar için geçerli kararlar. Kimin gücü varsa, kim daha güçlüyse istediğini yapıyor. BM’nin kuruluşuna kadar 1947’ye kadar gücü olan ülke savaş açarak istediği toprakları alabiliyordu. Ancak BM’nin kuruluşundan sonra bu tür savaş yoluyla toprak almak yasaklandı. Fakat İsrail dilediği zaman Filistin’e saldırıp dilediği kadar toprağı işgal ediyor, Filistinlileri öldürüyor. 76 yılda bir arpa boyu yol ilerleyemedik. Bir hukukçu olarak ben utanıyorum. Uluslararası hukuk maalesef böyle. BM’de Güvenlik Konseyi üyesi beş devletten birisi veto ederse bütün işlemler duruyor. Yapılamaz hale geliyor. 2’nci Dünya Savaşı’nda galip gelen ülkeler kıyamete kadar uluslararası hukuku bloke mi edecek? İnsan haklarının ‘savaşın galibi-savaşın mağlubu’ diye ayrımı olur mu? Burada açıkça bir katliam var katliam. Çok açık bir soykırım var. Buna bütün dünya ve BM seyirci kalıyor. Hem diplomatik kanallardan, hem hukuki kanallardan, hem de mücadele alanında elden gelen her şeyin yapılması lazım. Sadece uluslararası hukuka güvenirseniz çok beklersiniz” görüşünü dile getirdi.

Yorumlara Git

İsrail’den skandal talimat! Savaş kuzeyde resmen başladı

Amerikalılar Trump’ın mitinginde dehşeti yaşadı! Gizli Servis bilerek müdahale etmemiş

İsrail’in vaadettiği serveti elinin tersiyle itti: Kanlı para istemem!

Bazı fakülte ve enstitülere kapatma kararı Resmi Gazete'de

Hukuk tarihinde bir ilk! Resmen başladı: Kirayı o belirleyecek…