İbn-i Sina, mercimeğin özellikle akciğer ve karaciğer fonksiyonlarını güçlendirdiğini ve bu organların sağlıklı çalışmasına katkı sağladığını savunmuştur.
Mercimek, içeriğinde bulunan yüksek lif, protein ve vitaminlerle, hem sindirimi kolaylaştıran hem de toksinlerin vücuttan atılmasına yardımcı olan bir besin kaynağıdır. Ayrıca, karaciğerde yağ birikimini azaltıcı ve karaciğer sağlığını koruyucu etkisiyle bilinir.

İbn-i Sina, mercimeğin sadece pişirilerek tüketilmesini değil, aynı zamanda un haline getirilip çeşitli tariflerde kullanılmasını da önermektedir. Mercimek unu, özellikle sindirim sistemi üzerinde olumlu etkiler gösterir. Ayrıca, düşük glisemik indeksli olması sayesinde kan şekerini dengelemeye yardımcı olur ve uzun süre tokluk hissi sağlar.

Pişirilmiş mercimek ise özellikle sindirimi kolaylaştırarak vücuda enerji verir. Vücudun ihtiyacı olan proteini sağlayan mercimek, vejetaryen ve vegan beslenmede de önemli bir protein kaynağıdır. İbn-i Sina, bu besinin her iki formunun da şifa kaynağı olduğunu vurgulamış ve insanların düzenli olarak tüketmesini tavsiye etmiştir.

Modern bilim de İbn-i Sina’nın bu görüşlerini desteklemektedir. Mercimek, yüksek protein, demir, folik asit, potasyum ve lif içeriği ile özellikle bağışıklık sistemini güçlendirir, kalp sağlığını korur ve sindirim sistemini düzenler. Akciğerler ve karaciğer üzerindeki olumlu etkisi, içeriğindeki antioksidanlar ve detoksifiye edici bileşenlerle açıklanabilir.

Sonuç olarak, İbn-i Sina'nın asırlar önce dikkat çektiği bu mucizevi bakliyat, günümüzde de sağlık açısından sayısız fayda sunmaktadır. Hem unu hem de pişirilmiş haliyle sofralarımızda daha sık yer alması, sağlıklı bir yaşam için atılacak önemli adımlardan biri olabilir.