Gündem
Sözleri kirli, niyetleri sinsi, elleri paslı, ayakları necasetli… Suriye'nin Batı'dan alacağı ders yoktur
Akşam yazarı Hüseyin Besli, "Osmanlı ahfadı" başlıklı yazısında, Suriye'de muhaliflerin zafer kazanmasını kaleme aldı.
İşet yazar Hüseyin Besli,'nin "Osmanlı ahfadı"" başlıklı yazısı...
Hiçbir endişeniz olmasın, inancınızda ve ibadetinizde hürsünüz, bizler Osmanlı ahfadıyız." (HTŞ Komutanı)
Nerden bakarsanız bakın, hangi endazeyle ölçecekseniz ölçün, hangi terazide tartarsanız tartın, hangi pertavsızla bakarsanız bakın, hangi gözlükle okuyacaksanız okuyun, hangi görsel efekti tercih ederseniz edin, hangi çizgiyi takip ederseniz edin, hangi ufka bakarsanız bakın, hangi elinizi kullanırsanız kullanın, hangi ayağınızı öne atacaksanız atın...
Suriye devrimi muhteşem ve büyük bir devrimdir.
Hal böyleyken; muhatapları, önce saygı duyduğunu gösterip, sonra devrimin dinamiklerini araştırmaya çalışacaklarına; sanki dost-düşman herkes oturmuş devrimcilerin kurduğu/kuracağı yeni yönetimin Batı'nın hangi değerlerine uyup uymayacağını, uymayı becerip beceremeyeceğini tartışıyor.
Sanki Batı'nın değerleri matah bir şeymiş gibi... Ne menem bir şey olduğunu İsrail'in Gazze'de işlediği katliam nedeniyle görmemişiz gibi, sanki Avrupa'nın, Amerika'nın göçmen meselesindeki hoyratlığını ve caniliğine tanıklık etmemişiz gibi, sanki Paris metrosunda en sefil, en adi biçimde ırkçılık yapılmamış gibi... Sanki Amerika'da zencileri İngiliz kaçkını püritenler soykırıma uğramamış gibi, sanki daha düne kadar Avrupa iç savaşlarında milyonlarca insan telef olmamış gibi, sanki kısa bir bahar havasından sonra günümüz Batı dünyasını aşırı sağcılar/faşistler ele geçirmiyormuş gibi, sanki Afrika'nın imkanlarını, servetini, kanını Fransa sömürmüyormuş gibi, sanki İngiltere Hindistan'ı köleleştirdikten sonra sırf uyuşturucu kullanımına alan açmak için Çin'le afyon savaşı yapmamış gibi... gibi... gibi...
Yeni Suriye Hükümeti'nin Batı'ya benzerlik/uyum üzerinden hesaba çekilmeye çalışılması akıl alacak gibi değil. Hele hele; şöyle şöyle olursan/olmazsan... diye parmak sallanması insanı çileden çıkarmaya yeter de artar bile...
Eğer mesele, Yeni Suriye'de, din-dil-ırk-mezhep ve meşrep ayrımı yapılmadan herkesi kucaklayan, kimseyi dışlamayan bir yönetimin kurulması ise; bunun en güzel örneği ve dik alası geçmişte Suriye topraklarında gerçekleşmiştir.
Hz. Ömer'in fethinden sonra Suriye topraklarında Arap, Türk, Kürt, Yahudi; Müslüman, Hıristiyan, Musevi hep beraber yaşamıştır. Keza Nureddin Zengi/Selahaddin Eyyubi'den sonra da, bölgenin Osmanlı hakimiyetine geçmesiyle de saydığımız unsurların hepsi, bir arada, özgürce, sulh içinde yaşamışlardır.
Yeni Suriye yönetiminin bu hususta Batı'dan alacağı hiçbir şey yoktur, dolayısıyla onların ne diyeceği de pek önemli değildir. Söylemlerinin de bir karşılığı olmamalıdır. Zira onların sözleri/kelimeleri kirlidir, niyetleri sinsidir, elleri kir-pas içinde, ayakları necasete batmıştır.
Onlar tıynetleri/cibilliyetleri gereği zayıfı ezerler güçlüye yaltaklanırlar. Bu nedenledir ki onlara karşı daima güçlü ve diri durmak gerekir...
Gölge etmesinler yeter.