Buğra Kardan  İstanbul

Topluma ümit vermeyen CHP ve şürekâsı, yeniden Erdoğan düşmanlığına sarıldı. Halkı anlamayan, Türkiye için bir planı yahut projesi bulunmayan emanetçi Genel Başkan Özgür Özel’in kin kustuğu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı şeytanlaştırmaya çalışan sanatçı kisvelilere ise Sabetayist Sertap Erener’in, LGBT şakşakçısı Ezhel’in, bir devrin takkelisi ve abdestlisi Athena Gökhan’ın ardından Hande Yener dahil oldu. “Zıpla, zıpla, zıplamayan Tayyipçi” diye tempo tutturarak, siyasi şova soyunan bu isimlere verildi veriştirildi.

Yalakadan sanatçı olmaz

Hatıra devrik CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Yalakadan sanatçı olmaz” cümlesi geldi. Yolsuzluktan tutuklu sabık İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu müdafaa ederken Erdoğan’ı okun ucuna koyan sanatçı kılıklılar, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın kızı Aslı Baykal’ın da sabrını taşırdı. Baykal, X paylaşımında, “Zıplamayan neci anladık. Zıplayan neci önemli olan o. Bir türlü uğruna zıplayacak lider üretemeyen çaresizlerin tek tutundukları dalın iktidarda olan lidere karşı nefret duygusu oluşturarak toplumu yönlendirmeye girişmeleri ne zavallılık. Hiçbir konuda siyaset üretemeyen ve zıplaya zıplaya ülke yönetilebileceğini düşünenler topluluğu” ifadelerini kullandı. Kamuoyu ve uzmanlar da ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz görüşünde birleşti.

SANATLA VE AHLÂKLA İLGİLERİ YOK

Akit’e konuşan sosyolog-yazar İsmail Öz ise, bakın neler söylüyor: “Toplum ve ülke için vaadi olmayan CHP, bunalım hâlinde. Bu nedenle Özel ve ekibi, tekrar Erdoğan’ı nefret objesi yapmak için didiniyor. CHP’den kuvvet alan ya da yararlanan popçular da Özel ve ekibinden geri kalmıyorlar. Bunlar, Erdoğan düşmanlığını körükleme adına her yöntemi deniyorlar. Erdoğan nefretini yaymaya yönelen nereden geldiğini, ne olduğunu bilmediğimiz popçu görünümlüler hata ediyorlar. Anlaşılan o ki Erdoğan düşmanlığı bunları şaşılaştırıyor. Bunların sanatla, ahlâkla ilgileri yok. Onun için Sertap Erener, Ezhel, Athena, Hande Yener gibi CHP’ye yaranma adına Erdoğan’ı dövme veya dövdürme gayretine girenlere aldırış edilmemeli. Defaatle CHP’ye bağlı ‘sanatçı’lar, iktidarı ve Erdoğan’ı karalamadılar mı? Defaatle halkı aşağılamadılar mı? Defaatle dünyayı ve ülkeye başka çerçeveden yorumlayan bir grubu linç etmeye kalkmadılar mı? İşte İmamoğlu’yla ilgili tahkikatın ardından olanlar ortada. İktidara ve Erdoğan’a laf etmeyen sanatçılar yerden yere mi vurulmadı? Burada tahammülsüzlük yok muydu? Kamplaşma, kutuplaşma körüklenmedi mi? Erdoğan nefreti köpürtülmedi mi? Durum vahim. Onun için temkinli ilerlenmeli. Erdoğan’ı şeytanlaştırmaya girişen CHP ve ‘sanatçı’lara dikkat edilmeli. Toplumu bölme ve Erdoğan’ı düşmanlaştırma tevessül eden ‘popçu’lara önem verilmemeli, itibar edilmemeli.”

KİMLER KİMLERLE ANLAYACAĞIZ

Gazeteci-yazar Murat Özer de şunları dile getirdi: “Ekrem İmamoğlu’yla ilgili konu, ideolojik olmanın ötesinde. Konu, ideolojik olmasa makul seviyede tartışılabilirdi. Karşımızda büyük bir yolsuzluk, hırsızlık vakası var. Ertan Yıldız gibi iki numaralı ismin itirafları her şeyi ortaya koymuyor mu? Görünen o ki İmamoğlu’nun illegal örgütünün siyasetçiler gibi sanatçıları da kontrolüne aldığı belirlenecek. ‘Zıpla, zıpla. Zıplamayan Tayyipçi’ diyen sanatçı kisveli bir grubun besleme olduğu da öyle. Çünkü Sertap Erener ve Hande Yener’in çıkıp Erdoğan’ı hedef almalarının, aldırmalarının başka bir açıklaması yok. Erener ve Yener’in bir ehemmiyeti olmamakla Ertan Yıldız, İmamoğlu’nun skandallarını tek tek anlatıyor. Jetlerle taşınan paraların bir bölümünün İngiltere’ye götürüldüğünü ifade ediyor. Zıplayan bilinirken zıplatan araştırılıyor. Zıplatanın yani otellerde görüşülenin kim olduğunu yakında anlayacağız. Geride hangi istihbarat biriminin olduğunu müşahede edeceğiz. Hangi ‘cemaat’lere ya da ‘dini yapılanma’lara kimin talimat verdiğini bileceğiz. Hangi sanatçıyı kimin doyurduğundan tempo tutturan güruhun nereden nemalandığından haberdar olacağız. Erdoğan, nefretini köpürtme bir taktik. Hakikati perdelemek için uygulanan bir metot. Ama bu kirli yöntemin akim kalacağı açıktır. Erdoğan düşmanlığını köpürterek yine, yeniden bir yere varılmayacağı nettir.”