Dünya
Rumların ipi İsrail’in elinde
Kurdurulduğu günden beri Filistin başta olmak üzere türlü iftiralarla coğrafyamızda kan akıtan, nükleer silah bahanesiyle İran’a saldırarak eli boş dönen ve aynı senaryoyu ülkemiz içinde dillendirerek okları Türkiye ile KKTC’ye çeviren Siyonistler, tehditlerini sürdürmeye devam ediyor.
SEBAHATTİN AYAN İSTANBUL
İsrail Hayom gazetesindeki köşesinden ülkemize nükleer silah iftirası başta olmak üzere türlü iftiralar atan Siyonist yazar Shay Gal bu kez Rum Simerini gazetesine konuştu. Hızını alamayan Siyonist, İsrail’in olası bir savaşta Rumlara destek vereceğini belirtti. Kuzey Kıbrıs’ın 1974 yılından bu yana işgal altında olduğunu iddia eden Gal, şu iftira ve tehditlerde bulundu: “Kuzey Kıbrıs’ta; kumarhaneler, üniversiteler ve limanlar artık masum kentsel projeler değil; yolsuzluğa hizmet ediyor, Hamas’ı finanse ediyor ve İran ağlarının Avrupa’ya sızmasına olanak sağlıyor. KKTC’ye füze yığınakları, silahlı İHA uçuşları veya sivil altyapıya yönelik siber saldırılar, koordineli bir müdahaleyi tetikleyecektir. Türkiye, İran’dan ders almalı. Ancak Ankara ısrar ederse, başka yollar da var ve biz hazırız. 1974 sonsuza dek sürmeyecek. Günleri sayılı. Barış, kutsanırsa. Değilse, demirle. Mesajımız bu. Pusulamız bu. Poseidon’un Gazabı bu.”
KORKU YAYARAK İŞGAL EDİYORLAR
KKTC Ulusal Birlik Partisi (UBP) Gazimağusa Milletvekili Yasemin Öztürk, ise Akit aracılığıyla Siyonist kalemşöre şu cevabı verdi: “Güney Kıbrıs’ta Türk korkusu yayarak hem deniz hem hava sahalarını ele geçirdiler. Bugün Kıbrıs’ta tek bir mermi atılmadıysa, bunun nedeni Türk Silahlı Kuvvetleri’dir; Kıbrıs’ta var olan barış Türkiye sayesindedir. Ancak İsrail, Büyük Ortadoğu Projesi’ni gerçekleştirmek için Kıbrıs’ı kullanıyor. Rumları kandırıyorlar. Güney Kıbrıs egemenliğini fiilen İsrail’e kaptırmış durumdadır. İsrail’in hedefinin Kuzey Kıbrıs’a saldırarak Türkiye’yi yalnızlaştırmak var. Hem Kuzey Kıbrıs’ın hem Güney Kıbrıs’ın bundan sonra daha dikkatli olması gerekir. 1974 sonrası dönemde Kıbrıs’ta barışın sağlanmasında Türkiye’nin rolü büyüktür. Yoksa dünya Gazze’de olduğu gibi burada da sessiz kalsaydı benzer felaketler yaşanabilirdi. Sonuç olarak bu tehditler, bir gerekçe gösterilerek bütün toprakların ele geçirilmesine hizmet eden bir planın parçası gibi görünmektedir. Bu nedenle Türkiye ve Kıbrıslı yetkililer diplomatik ve güvenlik açıdan son derece dikkatli ve kararlı olmalıdır.”