Gündem
Ak Parti İl Başkanı Özdemir: İstanbul'daki soygun düzenini kapı kapı gezip anlatacağız
Çok genç yaşında seçildiği Bağcılar Belediye Başkanlığının ardından AK Parti İstanbul İl Başkanlığına getirilerek tüm İstanbul’u adım adım dolaşıp halkla yakın temasa geçen Abdullah Özdemir, 'Akit Özel' yayınında Yusuf Ozan Demir’in operatörlüğünde, gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Murat Alan ve gazeteci-yazar Ekrem Kızıltaş’ın gündeme dair sorularını cevapladı. İBB'deki soygun düzeninin altını çizen Özdemir, bunu yakında kapı kapı gezip tüm İstanbullulara anlatacaklarını söyledi.
AK Parti İstanbul İl Başkanı Abdullah Özdemir, konuk olduğu ‘Akit Özel’ yayınında başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne başlatılan yolsuzluk, rüşvet ve casusluk soruşturmaları, AK Parti kadrolarının yerel yönetimlerdeki performansı, yaklaşan seçim süreci, İstanbul’un geleceğine dair vizyonu ve AK Parti’nin kente yönelik yeni stratejilerini anlattı.
Özdemir’in yayında öne çıkan değerlendirmeleri şöyle:
Bayrampaşa Belediyesinde yenilenen Başkanvekili seçiminde neler yaşandı?
İstanbul'da başsavcılığın ifadesiyle yüzyılın yolsuzluğu operasyonu yapıldı. Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerini kapsayan sistematik bir yolsuzluk yapısı. Bu süreç İBB başkanı dahil bir çok belediye başkanının görevden el çektirmesiyle sonuçlandı. Bir çok ilçede belediye başvekilliı seçimlerine katıldık. AK Parti'nin adayının bir çok meclis üyelerinden daha fazla oy aldığını gördük. Çünkü CHP'de ilçe belediyelerinde de ciddi bir kaynama söz konusu. Şile'de de Beyoğlu'nda da bunu gördük. Bayrampaşa'da da bunu gördük. Bayrampaşa'da CHP'nin meclis üyesi sayısı 22'ydi. Cumhur ittifakının ise 15'ti. CHP'li meclis üyelerinin ilçedeki yanlışlıkların düzeltilmesi için yaptıkları çağrılara kulak tıkaması nedeniyle 2 meclis üyesi istifa etti. Daha sonra 2 üyenin daha bağımsıza düşmesi nedeniyle burada seçime gittik. Bir şahsın hedefler koyduğunu 2 milyar dolarlık bir bütçe oluşturduğunu, CHP'nin ele geçirilmesi için hedefler konulduğunu gördük. Bunu başarmışlar da bakıyorsunuz CHP'yi satın almışlar. Orada Ekrem İmamoğlu'nun kayyımı oturuyor. Bu paraları da ilçe belediyelerinden toplamak üzere paylaştırmışlar. CHP'nin ardından Türkiye'nin yönetimini de ele geçirmek üzere planlar yapmışlar. Böylesine bir çalışmanın yapıldığı süreçte gerekli şikayetler üzerine devletimiz incelemelerini yaptı ve çok önemli verilere ulaştı. Bu veriler ışığında da süreç başladı. Tutuklanan belediye başkanı ise bu süreçte ön almak adına seçimlere 3 sene varken hop Cumhurbaşkanı adayı olarak ilan edilerek, sanki yolsuzluktan değil de Cumhurbaşkanı adayı olduğu için tutuklanmış algısı yaratmaya çalıştılar. Buradaki kurgunun ne olduğunu gördük.
İBBİ İDDİANAMESİYLE BU MESELE TÜRKİYE'NİN GÜNDEMİNDEN DÜŞECEK
Aylardır iddianame yok diyenler Beşiktaş ve Anadolu'daki 6-7 belediyeyi ilgilendiren bölümünde neler yapıldığı gördü. 100 bin euro'luk düğün masrafını, bazı inşaatlarla milyonluk rüşvetlerin alındığını, MASAK raporlarıyla gördük. Hatta İsmail Saymaz ve Bahar Feyzan gibi muhalif gazetecilerin bile bu iddianame boş değil dediğini gördük. Şimdi sıra İBB iddianamesinde. O çıktığı zaman ben inanıyorum ki artık bu mesele Türkiye'nin gündeminden düşecek. 74 itirafçının var olduğu davada zaten her şey berraklaşacak. Bu süreci sabırla bekliyoruz. Önce yargının gereğini yapmasını bekliyoruz. Hırsızla polisin yargıçla hırsızın arasına girmemek için bekliyoruz. Ardından kapı kapı gezerek nasıl bir soygun yapıldığını anlatacağız.
Bayrampaşa'da ilk seçimde İbrahim Akın'da 'r' hafrfi yok dediler, yok efendim dışardın pusula getirdiler gibi bahaneler öne sürdüler. Ya zaten 18'e 19'a alıyoruz neden dışarıdan pusula getirelim. Sonra yok ismin yanında çizgi var dediler. Sonunda berabere bitirip kurayla kazandıklarını açıkladılar. Zaten İbrahim Kahraman hem adaydı hem seçimi yönetti. Bu da usulsüzlüktü. Kazandığımız seçimi yetki gaspıyla bize kaybettirmeye çalıştılar. Biz de başvurup seçimi yenilettik. İkinci seçimde de benzer oyunlara başvurdular. İbrahim Akın yazılı oyu İbrahim Aelin boyutuna getirdiler. Biz de yeter artık dedik ve resmen tiyatroyu oyunuyla karşılaştık. Biz de haksızlık karşısında 'One Minut' diyen liderimizin tavrını buraya yansıttık.
KREŞLER VE KENT LOKANTALARI HARİCİNDE ANLATABİLECEKLERİ HİZMET YOK
İstanbul'da CHP belediyeciliğini de örneklerle anlatan Özdemir, bu konuda da şunları söyledi: İstanbul'da hizmetsizlikten ötürü ciddi bir mağdur kitlesi var. Toplu ulaşımdaki gecikme sorunları ve trafik sorunu. İstanbul trafik sıkışıklığında ilk kez bu dönemde dünyada birinci oldu. Bizim dönemimizde 6 sıradaydı. Dünyada en yüksek trafik gecikmeleri 105 saatle dünyada ilk sırada İstanbul var.
Siz metro yapmıyorsunuz. Otobüslerinizi yenilemiyorsunuz. Otobüs sayılarınızı artırmıyorsunuz. Hat optimizasyonu yapmıyorsunuz. Şehrin trafiğini rahatlatacak yeni adımlar atmıyorsunuz. Tünel projeleri vardı. Tünelleri yapmıyorsunuz. Yolları yapmıyorsunuz.
AK Parti döneminde yapılan yolların dörtte birini CHP'li dönemde yapmadığını görüyoruz. Yapılanlar da AK Parti döneminde başlamışlar. Mecburen yapılması gereken yollar. İstanbul'da Ekrem Bey'in bahsettiği gibi kent lokantası ve kreşler haricinde toplumu anlatabilecekleri hiçbir şey yok.
Sonrasında bir deprem gerçeği oldu. Ülkenin 5'te 1'lik bir alanı yıkıldı. Milyonlarca insan evsiz kaldı. Biz 300 bin konutu yaklaşık o bölgede de nüfusta kalabalıktır hanelerde. 1,5-2 milyona yakın insanın yaşadığı bir haneyi teslim ettik. Şu an onlar artık güvenli yuvalarında. 150 binini de sene sonuna kadar teslim edeceğiz.
İBB'NİN DEPREM BÖLGESİNDE YAPTIĞI KONTEYNER SAYISI 360
Bağcılar Belediye Başkanlığı'nın döneminde biz iş adamlarımıza, sivil toplum kuruluşlarımıza Malatya'nın Battalgazi ilçesinde hanımın bağı denilen bir bölgede 505 konteynerlik bir konteyner kent yaptık. Bağcılar Belediyesi, Büyükşehir Belediyesi'nin yüzde 1 bütçesine sahip bir belediye. Yüzde 1. 505 konteynerlık bir kent yaptık. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin kendi sitesinde açıkladığı konteyner sayısı kaç? 360 adet. Bizim 505.
7. seneye yaklaşıyoruz. 6,5 seneye geçtik. Kaç otobüs alındı biliyor musunuz? 405. Biz bir senede 450 otobüs alıyorduk. Otobüs yaşını düşürmek için. Artı biz hiçbir otobüsümüzü öyle Cumhurbaşkanlığı imzası, onayı, yurt dışı kredisiyle almadık. Yüzde 40'ını peşin ödüyorduk. Yüzde 60'ını da İBB kaynaklarından 6 ila 8 yıl taksitte İBB yine kendisi cebinden ödüyordu. Şimdi otobüs alımına söz geldiğinde Cumhurbaşkanlığı kefil olsun bize diyor. Çünkü ödeyemiyoruz diyor. Bakın milyarlarca dolar... Yani 5 milyarın üzerinde olduğu şu anda iddia ediliyor. Yani 5 milyar dolar bugün 200 milyar Türk Lirası'nın üzerinde bir rakama denk geliyor. Kendilerinin savunması herhalde o konuda personel maaşlarını ödedik gibi bir savunmaları mı vardı? Ama personel maaşı ayrıdır. O zaten bütçeden geliyor. Yani siz ama Büyükşehir Belediyesi'ni personele doldurursanız, Büyükşehir Belediyesi'nin olmaması gereken sayıda personelini sırf siyasi amaçlarla arttırırsanız personele maaş yetiremezsiniz.
Seçim dönemlerinde şeyi hatırlıyorduk ama, işte bankamatik memurları, işte yandaş kadrolaşmaları diyordu Cumhuriyet Halk Partisi ve ekibi. Şimdi şu tablo tam tezat değil mi? Bankamatik'in nerede olduğunu görüyorsunuz. İşte bankamatik burada.
Bakın ben buradan vatandaşlarımızın tamamına sesleniyorum. Bu bir vebal. Bu tabloyu biz kapı kapı anlatmak zorundayız. Bu gerçeklik de şimdi hiç kimse ya bu benim görevim değil demesin. Evladının geleceğini düşünen herkese biz otobüstede, minibüstede, otobüs duraklarında da, kafede çay içerken de bunları anlatmak zorundayız. Gerçek bu. Biz bunu bir şekilde anlatmak zorundayız. Az önce bahsettiğimiz gibi biz 300 bin konutu anlatmak zorundayız. 350 konteyner ile büyükşehir ile 505 konteynerın farkını anlatmak zorundayız.
RAMAZAN ETKİNLİKLERİNİ YOK ETTİLER
Yani biz ilerlediğimiz bir İstanbul'u daha da ilerilere götürmek zorundayız. Bu şehrin, şimdi bakıyorsunuz dünyada belirli şehirler var. Biz Londra'dan öndeyiz. Ama Londra ne yapıyor şu anda? İşte bir Christmas dönemi. Üç ay önceden başlıyor. Kentin her tarafını süslüyor. İnsanlar oraya çekecek alışveriş günleri yapıyor falan. Şehre bir kimlik kazandırıp Londra gibi baktığınızda işte devamlı havası kapalı olan, yağmurlu olan bir şehre insanları çekiyor. Biz İstanbul gibi bir değere sahibiz.
Bu şehrin adalarını, Beyoğlu'sunu, Fatih'ini, boğazını, geçmişini, güzelliğini dünyaya daha çok açmak zorundayız. Bu şehri de etkinliklerle süslemeliyiz. Ama işte suyu kokuyorsa... Yolu, trafiği tıkalıysa, metrosu yapılmamışsa nasıl? Bakın bir tehditle daha karşı karşıyayız. Şu anda birkaç senedir Londra, Christmas'ın yanına artık Ramazan'ı beklemeye başladı. Birkaç sene sonra belki de Londra'da Ramazan farklı yaşanır şekilde Müslümanları Londra'da Ramazan geçirmeye çağıracaklar, ekonomiyi de oraya çekecek bir boyuta doğru ilerliyorlar. Şimdi biz Ramazan'ı İstanbul'da böyle sokaklara kadar yaşatabiliriz. Dünyanın Ramazan merkezi haline getirebiliriz.
Yani İstanbul'un 10 sene sonrasının adımlarını şimdiden topu öne atarak ancak istediğiniz yere ulaştırabilirsiniz. Yani keşke arzu edilen düzeyde kreş Tüm mahalleleri, İstanbul'un 961 mahallesinde 961 tane kreş... Verilen söz o idi. Ama maalesef verilen söz de karşılığında ortaya çıkan şeyden bozma.
BEYKOZ BELEDİYE BAŞKANVEKİLİ AK PARTİ'YE NASIL GEÇTİ
Beykoz Belediye Başkan Vekili AK Parti'ye niye geçti? Bence en önemli etkenlerden bir tanesi şuydu. Beykoz'da geldik Cumhurbaşkanımızı karşıladık sırayla ilçedeki Hazirun'u selamlıyor Cumhurbaşkanımız. Sıra geldi, CHP'liydi o zaman, AK Partili şimdi, başkan vekilimize. Cumhurbaşkanımıza tokalaştı, bir not verdi. Ben de merak ettim, acaba ne verdi falan diye. Sonra bu geçiş süreci esnasında dedik ya Cumhurbaşkanımız dedi ben dedi Beykoz'a geldiği zaman Cumhurbaşkanımızın dedi bir not vermiştim dedi. İki gün sonra beni bakanlıktan aradılar dedi. Benim dedi zihnimde acayip bir dönüşüm oldu. Bu dedi bende ciddi bir kırılma oldu. Sonrasında işte AK Partili meclis üyelerimizin hep olumlu işlerde destek olması, CHP'li meclis üyelerinin her türlü olmayacak işleri istemesi, tehdit etmesi, ilçe teşkilatlarının aynı şekilde. AK Partili ilçe başkanının ise doğru işlerde alkışladı, yanlış gördüğü işte de makul bir şekilde hayır dediğini gördüm ve bunların hepsi birikti birikti beni AK Parti saflarına taşıdı.
Yani tamam CHP geleneğinden geliyor, tamam ülkeyi seven birisi hangi partili olursa olsun, kırmızı çizgilerimiz vatan, millet, millete hizmet noktasında uyuşuyorsa biz bir şekilde aynı çatı altında olabiliriz. Baktık ki başkan vekili de çırpınıyor. Bir şeyler yapayım istiyor. Mevcut yapı içerisinde yapamıyor. Bugüne kadar ki süreçte o da AK Partili meclis üyeleriyle bakıyor ki kendisine pozitif yaklaşanlarla pozitif bir ilişki içerisinde bir süreç yürütüyor. Biz de ona baktık. Yani o baktı bu tarafta makuliyet düzeyi çok yüksek. Biz baktık o tarafta da muazzam bir bu açıdan pozitiflik var. Bizim zaten şu AK Partililik, CHP'lilik, Atadan gelme şu bu falan meselelerini bir kenara bırakmamız lazım. Biz bu millet için var mıyız yok muyuz?
Bizim bunun etrafında toparlanmamız gerekiyor. O yüzden ben buradan tüm Cumhuriyet Halk Partisi'ne gönül veren vatandaşlarımıza da sesleniyorum. Ne olur bu kalıpların dışına çıkın. Bakın öyle bir propaganda yapıyorlar ki bu meselede de öyle. Çünkü CHP dağılmaya başlayınca milleti nasıl tutarız?
GENÇLERE AK PİRTİLİLERLE ARKADAŞLIK YAPMAM DEDİRTİYORLAR
Böyle bir meseleyle tutalım. Yok yargı yok tutuklanırsın yok bilmem ne diyelim ki bir linç kültürü oluşturalım. Bu sefer giden davasını satmış olsun. Onları bu şekilde baskılayalım. Anlayışın hemen devreye soktular. Şimdi bakıyorsunuz gençler arasında bir araştırma yapılıyor.
Dört CHP'li gence soruyorlar, AK Partili bir gençle arkadaşlık yapar mısınız diye. Üçü yapmam diyor. Öyle bir negatif, ayrıştırıcı bir dili zehir gibi bünyelerin akıtıyorlar ki bilinçli bir şekilde. AK Partili dört gence soruyorlar, CHP'li birisiyle arkadaş olur musun? Üçü olurum diyor.
Biz sevgi dilini, biz kucaklama anlayışımızı, kapsayıcılık anlayışımızı anlaşılana kadar devam ettireceğiz. Daha çok CHP'lilerin bu konuyu düzeltmek için bir şey yapması lazım. Çünkü 4-3'ü AK Parti ile arkadaş olmam diyor.
CHP’Lİ MECLİS ÜYELERİ NEDEN AK PARTİ’YE OY VERİYOR
Bir belediye başkanı görevden alınırsa tekrar halk oylamasına gidilmez. Belediye meclisinden bir seçim yapılır. Belediye meclisindeki irade de nasıl yansırsa o şekilde başkan seçilir. Ben de öyle seçildim. Ben görevi devrettikten sonraki, benden sonraki başkanımız da aynı şekilde seçildi. Şimdi 98'de CHP adayı gösterdi. Paşalar gibi meclis üyeleri de oylarını verdiler.
Ki Cumhurbaşkanımız da o zaman bakın Milli Eğitim Bakanlığı onaylı bir kitaptaki şiiri okudu diye haksızlığı uğrayarak görevden alındı. Bakın o zamanki psikoloji farklı. O zaman siz bir haksızlık var burada. Biz saygı duyuyoruz Fazilet Partisi'ni diyebilirsiniz. Nasıl biz Manisa'da çok sevilen bir Ferdi Zeyrek Allah rahmet eylesin belediye başkanı rahmetli oldu. Onun hürmetine AK Parti aday göstermiyoruz dedi. Burada farklı bir iklim var. Biz burada aday göstermiyoruz. CHP'li aday alsın dedi. Ama şimdi hırsızlıktan, yolsuzluktan alınmış kişilerden sonra ya işte Bayrampaşa'da gördük ya mecliste de hırsızlık yapılıyor. Oy çalınıyor ya. Bu iradeye Bayrampaşa halkının halkının bütçesini biz teslim edebilir miyiz ya? Böyle bir şey olabilir mi? Şimdi geliyoruz 2018'e. 2017'ye pardon. 2017'nin sonu. Kadir Topbaş başkanımızdan sonra bir seçim var. AK Parti'nin adayı Mevlüt Uysal. CHP'nin adayı kim? CHP'nin adayı kim? İmamoğlu. Geldi. Hepimiz AK Parti meclis üyesiyim ben o zaman. Hepimizin tek tek sırasını gezdi. Hepimizin elini sıktı. Hepimizden oy istedi. Kürsüye çıktı oy istedi. Burada görüyorsunuz. Madem siz bir belediye başkanına bir parti seçtiyse oradan kalsın diyorsun. Niye aday oluyorsun?
Niye aday gösteriyorsun? Geldik 2022'ye ben adayken yine CHP aday koydu. Ben görevi devrettim yine CHP aday koydu. Ki CHP'li belediye başkan adayı da tüm AK Partili meclis üyelerini aradı. Bu sene oldu daha bu. Tek tek hepsinden oy istedi.
Büyükçekmece'de CHP'li meclis üyesi seçildi. Bir şey dedik mi demedik. Beylikdüzü'nde seçildi bir şey demedik. Şile'de bir oyla. Şile'de de bakın dönüyordu az kalsın. Şile'de de çok ciddi huzursuzluk var. Halen devam ediyor. Bir oyla AK Parti'nin adayı seçilmedi. Beyoğlu'nda yine CHP'liler AK Parti'ye verdi bir kısmı. Bir oyla seçilmedi. Yani burada CHP bence şunu düşünmeli. Bizim meclis üyelerimiz niye gidip AK Parti'nin adayına oy veriyor. Niye bizde bir kusur görüyor? Biz niye hatta kendi sevgimizi göstererek AK Parti'nin meclis üyelerine de oy verecek bir tarafa çekilmiyoruz?
İBB İDDİANAMESİYLE CHP’NİN ALGISI DA YERLE BİR OLACAK
Hani şöyle bir algı oluşturuluyor. Deniliyor ki bakın işte bunları da tutuklayacaklar. Tehdit var, baskı var. O yüzden geçiyorlar. Yani şu anda baktığınızda Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanlarının iddianameleri ortaya çıkmaya başladı. Yani hepsinin işte bir sonraki 6-7 tanesinin iddianamesi ortaya çıktı. İstanbul'dakilerin işte birkaç tanesi de var. Bunların hepsinin sebebi ortada belli. Net bir şekilde neler yapıldığı ortada. Bu fiili işleyenlerle alakalı bir tutum söz konusu. Onun haricinde en ufak bir iki yani farklı bir boyutta bakılan bir durum söz konusu değil ki. Şikayet edenler de CHP'li. Ama CHP şunu yapmaya çalışıyor. Yani insanların zihnini bir mağduriyet edebiyatıyla çelebileceğini düşünüyor. Bugüne kadar bir miktar tuttu. Aziz İhsan Aktaş iddianamesinden sonra bu oran artık gitgide düşmeye başladı. İstanbul iddianamesinden sonra bu oran yerle bir olacak. Ben inanıyorum ki bu sene sonuna kadar bu algı tamamen çökmüş olacaktır.
TÜM İSTANBUL'U YARINKİ AÇILIŞA DAVET EDİYORUM
Diğer önemli konularımız tabii teşkilat çalışmalarınız var, gençlerle ilgili projelerimiz var, yarın millet bahçesinin açılışı var. Yarın Türkiye'nin en değerli bölgesinde, işte nasıl New York'ta Manhattan'da Central Park var, Londra'da Hyde Park varsa, aynı onun gibi bir çok büyük parkı açıyoruz. CHP'nin de muhalefetine güya yeşil hayranı CHP'nin de yoğun bir muhalefetine rağmen açıyoruz.
İstanbul'un kimliksiz bir kente dönüşmesini sağlayan en önemli etkenlerden birisi CHP. Yani bugün bize yeşil edebiyatı yapmasınlar. Biz nasıl bir İstanbul'u aldığımızı iyi biliyoruz. Ben 90'lı yılların çocuğuyum. 83 doğumluyum. 90'lı yılların başında 94'te 11 yaşındayım. İstanbul'un o günkü halini biliyorum. İstanbul'un bataklık halini biliyorum. İnsanlar çöp dağlarının patlamasıyla, metan gazıyla öldü. Biz böyle bir İstanbul devraldık. Yani bize çevrecilik edebiyatı yapmasınlar. Halen İzmir'de vahşi depolama dediğimiz bir sistem yapılıyor. İzmir'de şu anda çöpler ayrıştırılmıyor. Yığılıyor vahşi depolama. Halen bugünkü Türkiye'de biz İstanbul'da metan gazı üretir hale getirdik çöpleri. Ayrıştırdık, oradan katma değerli hale getirdik. Oradan enerji haline dönüştürdük. Şimdi İzmir'in körfezine bakın. Pislik götürüyor. Hani siz çağdaştınız, hani siz ilericiydiniz. Allah korusun İstanbul'da eğer hep bunların elinde olsaydı İstanbul'un hali İzmir'den daha beter olurdu. Bu kentin suyunu getirdik. Bu kentin havasını temizledik. Bu kente bir kimlik kattık. Bakın 100 sene önce Paris'in, New York'un, Londra'nın metrosu bitmiş. 100 sene önce bitmiş. 1800'lü yıllarda başlamış. Allah razı olsun. Abdülhamit Han da İstanbul'daki tüneli, raylı sistemleri başlatmış 1800'lü yıllarda. Niye sonra gelmemiş? Niye 100 yıl sonra Recep Tayyip Erdoğan'ı beklemiş?
Yani Cumhuriyet Halk Partililer bir kere bunu bir kendilerine sorması ve sorgulaması gerekir. O yüzden bu kente değer katan, bu kentin değerlenmesini sağlayan isim Recep Tayyip Erdoğan'dır. Onun yol arkadaşlarıdır.
Ben buraya yarın İstanbul'daki vatandaşlarımızı davet ediyorum. Saat 11'den itibaren kapılar açılacak. Kendim de iki evladım var. Eşimle birlikte gideceğim. Sayın Cumhurbaşkanımız da açılışa katılacak.
Pazar günü de yine aynı şekilde burada etkinlikler devam edecek. İkramlar vesaire vatandaşımızın mutlu olacağı, artık yazın daha doğrusu İstanbul'un son sıcaklarının yaşandığı bir piknik havasını inşallah tüm İstanbullularla birlikte orada yaşayacağız.
Valla şöyle, vatandaşımızın İstanbul'da bolca yeşile kavuşması bizim en büyük arzumuz. AK Parti döneminde denizleri de belli oranda doldurarak rekreasyon alanları yapmıştık. Bir tanesi Yenikapı'da çok büyük bir alan, bir tanesi Maltepe'de. Maltepe'deki vatandaşlar evlerinden yürüyerek geliyorlar, sporlarını yapıyorlar, koşullarını yapıyorlar, bisiklete biniyorlar, futbol sahası var, orada bir sürü etkinlik alanları var. Keza Yenikapı'da da benzeri. İstanbul'un birçok yerine işte bu Kemerburgaz kent ormanını biz yaptık, biz bitirdik. 20-30 gün sonra ranta değil halka açtık diye utanmadan, arlanmadan pankartlar açtılar. Bu anlayışın, bu kirli anlayışın Türkiye Cumhuriyeti siyasal tarihinden kazınması gerekiyor. Bu kadar ahlaksızca bir siyaseti biz Türk toplumu olarak kabul etmememiz gerekiyor.
Böylesine hizmetleri yapan bir AK Parti hizmetlerini yapmaya devam ediyor. İstanbul'da işte çok büyük bir millet bahçesini daha vatandaşlarımızın hizmetine alıyoruz. Bakırköy'den, Bağcılar'dan, Bahçelievler'den, Güngören'den, Esenler'den, Küçükçekmece'den, Avcılar'dan Başakşehir'den, gerçi Başakşehir'de de Esenler'de de büyük büyük millet bahçeleri yapıldı, bağcılarda da belli ölçülerde yapıldı. Vatandaşlarımız buraya gelecek İstanbul'un bütün o stresini, bütün o gürültüsünü bir kenara bırakıp burada ki bu ağaçlar bakın 10 sene sonra büyüdüğünde bambaşka bir kimliğe dönüşecek buralar. Gülhane Parkı var ya hani bu.
İşte Gülhane Parkı gibi parklar olacak buralar. İstanbul'un geleceğini, çocuklarımızın geleceğini şekillendirdiğimiz bir mekan olacak. Bir insan su gibidir. Hangi kabın içine koyarsanız o kabın şeklini alır. Siz eğer insana kötü koşullar, reva görürseniz o insanın ruhu daralır. Ufku daralır.
Bakın şu anda Osman Aşkın Bak Bakanımız deli gibi İstanbul'da ve Türkiye'nin her tarafına spor sahaları yapıyor. Her tarafa. Biz bunun bereketini belki 5 sene, belki 10 sene sonra göreceğiz.
İBB’DEKİ YAPIYI FETÖ’YE BENZETİYORUM
Ben bu İBB’deki süreci biraz FETÖ sürecine benzetiyorum. Sene 2013, Cumhurbaşkanımız bu dershanelerin milletin gençlerini zehirlemek üzere bir aracı olarak kullanılan kurum olduğunu görüyor ve dershanelerle ilgili bir süreç başlatıyor.
Şimdi tabii bunu bir cemaat olarak gören, vatandaşa İslami anlamda hassasiyetleri olan vatandaşa hizmet ettiğini düşünerek gören birçok kişi, hatta birçok etrafımızdaki insanlar bile ya bu dershanelerle Cumhurbaşkanımız niye uğraşıyor? Buralar işte çocuklar üniversiteye gitmek için bunlara ihtiyacı var demişlerdi. Buna gerek yok. Bunlar çok doğru değil diye. Bir süre sonra biraz daha meseleler ilerlemeye başladı. İşte bazı operasyonlar yapılmaya başladı. Bunların silahla, tüfekle falan ne işi olur denilmeye başladı. Bir süre sonra medyayla ilgili yapılan operasyonlara çok ciddi eleştiriler geldi. Bu mesele ne zaman anlaşıldı? 15 Temmuz 2016'da anlaşıldı. 2013-2016. Hatta işte 7 Şubat 2012. 2012. MİT kriziyle süreç görünür hale gelmeye başladı. 17-25 Aralık'ta da çok belirginleşti. MİT krizi 2012 bu işin ilk kıvılcımıydı. 2012-7 Şubat'tan 2016-15 Temmuz'una kadar 5 sene bir zaman geçti bu mesele adım adım anlaşıldı. Devlet içerisindeki safralarını attı. Ordusuyla, polisiyle, kurumlarıyla bugün devlet çok daha hızlı hareket edebilen hale geldi ve millileşti. Artık bu operasyonlarda öyle 4 sene, 5 seneyi beklemeye gerek yok. Ben yine söyleyeyim, bu iddianameden sonra bu mesele aynı FETÖ sürecindeki gibi milletin zihnine bir titremeyle yerleşecektir. Ya bu kadar mı kirli imiş bu mesele dedirecektir.
Aziz İhsan Aktaş soruşturmasıyla bu kadar da olmaz. Bu kadar da kirlilik nasıl olur dedirten bir kirliliği ortaya koydu savcılarımız.
Bu Ekrem İmamoğlu davasından sonra da inşallah iddianamesinden sonra da bu mesele net bir şekilde anlaşılacaktır.
AK PARTİ İSTANBUL TEŞKİLATI NELER YAPIYOR
Şimdi bir göreve geldik, hızlıca mahalle teşkilatlarımızı, ilçe teşkilatlarımızı güçlendirdik. Ve halen de güçlendirmeye devam ediyoruz. Mahalleler çok önemli. Her mahallenin içerisinde o mahalleye hakimiyeti olan, mahalleye aktaran bilgileri, mahalleden de bilgileri alıp toplayıp merkeze ileten bir sistemi güçlendiriyoruz. Göreve geldiğimizden bu tarafa 5 tane büyük miting yapmışız İstanbul'da.
Sultanbeyli'de, Bağcılar'da, Bahçelievler'de, Güngören'de ve Beykoz'da. Cumhurbaşkanımızla mahalle başkanlarımızı buluşturduk, teşkilatımızı buluşturduk. Tüm Türkiye'deki Türkiye Yüzyılı finalini yaptık. Türkiye'deki yine akademinin finalini yaptık.
CHP PAZARA ÇIKAMIYORLAR DİYOR AMA BİZ HER YERDEYİZ
Dinamik bir şekilde teşkilat bisikletin üzerine devamlı pedalını çevirmeye devam ediyor. Üyesinden sandık görevlisine, mahalle yönetimine, ilçe yönetimine, iline aldığımız çalıştığı verileriyle hem bir tarafta il başkanlığımızda vekillerimiz, belediye başkanlarımız, ilçe başkanlarımız, ilçe yönetimlerimizle yaptık. Bir diğerini de başka bir mekanda akademisyenlerle, bilim insanlarıyla yaptık. Yani biz adalet başlığını da konuştuk, gençlik başlığını da konuştuk, kadın başlığını da konuştuk, ekonomi başlığını da konuştuk. İstanbul'un gelecek vizyonu başlığını da konuştuk, kültürü de konuştuk, sanatı da konuştuk.
Buradan 2025 yılında biz yapılanma yolu olarak her anlamda görüyoruz. Kaslarımızı kuvvetlendiriyoruz. Fazla kilolarımızı atıyoruz. Enerjik ve dinamik bir yapıya her geçen gün daha fazla bürünüyoruz. 2026 yılında da tam anlamıyla İstanbul'un her tarafını tarama, vatandaşla buluşma, vatandaşa her türlü bilgiyi hem birebir de hem medyada, hem konvansiyonel medyada hem de bu verileri her tarafa aktarmaya devam ediyoruz. Yani biz gençlik kollarımızla, kadın kollarımızla, ana kadememizle, belediyelerimizle, ilimizle, ilçemizle mahallemizle, İstanbul'da birliğimizle, beraberliğimizi, bir olma anlayışımızı daha da kuvvetlendiriyoruz. Ama sadece buna AK Parti olarak bakmıyoruz.
Artı diyoruz, İstanbulluyla da bir olacağız. Ben belediye başkanlığımda her partili vatandaşlarımızdan ciddi anlamda oy almıştım. Pazarlara çıkamıyor AK Partililer diyordu CHP'liler. Oysa biz çarşıda, pazarda, vatandaşın olduğu her yerde, her sivil toplum kuruluşundayız.
Gençlik kollarımız kendi dinamiği içerisinde birçok önemli ismi yine gençlerimizle buluşturmaya devam ediyor. İş dünyasını üniversiteleri geziyoruz. Kadın kollarımız yine çok dinamik ve çok çalışkan. Türkiye Yüzyılı sürecinde ve Terörsüz Türkiye ile ilgili hane hane tüm şehit ve gazi ailelerimizle görüşüyoruz.
CHP’NİN TÜM ÜYE SAYISI 1 MİLYON 800 BİN! BİZİM İSTANBUL’DA 2 MİLYON 100 BİN ÜYEMİZ VAR
Biz İstanbul'da, teşkilatımızda İstanbulluyla bir olarak her partili vatandaşımızla İstanbul merkezde bir siyasi anlayışı, kökleştirmek, İstanbul'un geleceğini daha iyi noktaya getirebilecek bir süreci yürütmek istiyoruz. Bunun için de çok özel bir platform oluşturuyoruz şu anda. Biz sadece AK Partililer, AK Parti üyeleri değil, şu anda İstanbul'da 2 milyon 100 bine yakın AK Parti üyesi var. Sadece son birkaç ayda 70 bin üyeye sahip olduk.
Hedefimiz sene sonuna kadar 200 bin üye AK Parti'ye kazandırmak. 2 milyon 200 binin üzerine çıkmak. Cumhuriyet Halk Partisi'nin Türkiye'ye geleninde 1.8 milyon üyesi var. Biz sadece İstanbul'da Cumhuriyet Halk Partisi'nden daha fazla üyeye sahibiz. Bu platformda kim olursa olsun görmek istediği İstanbul'u ya da görmek istediği Türkiye'yi, görmek istediği AK Parti'yi, beklentisi olan AK Parti'yi yazacak. Buradan biz vatandaşlarımızın ortaya koydukları vizyon ışığında kendi vizyonumuza bunu birleştireceğiz.
İSTANBUL’U BU ZİHNİYETTEN KURTARACAĞIZ
Mesela AK Parti döneminde 2015-2018 3 yılda 256 kilometre yol yapılmış. CHP'de 2019-2024 yılında 96 kilometre yol yapmış ki bunları başlatan da AK Parti büyük oranda. Yani akıl almaz derecede farklı bir tablo var ortada AK Parti lehine. Biz sadece bu tabloyu ortaya koyup AK Parti bunu yaptı, CHP bunu yaptı demeyeceğiz. Biz aynı zamanda biz AK Parti olarak tekrar bu belediyeyi aldığımızda İstanbul'a bunu kazandıracağız. İstanbul'u buradan şu şekilde kurtaracağız. İstanbul'la ilgili bizim gelecek vizyonumuz bu, hayallerimiz bu. Bunların hepsinin hem projeleri hem de finansal anlamdaki karşılığı burada diyeceğiz. Biz mesela İstanbul nimet nimet deyip sonra da vaat ettiğimiz projeleri unutmayacağız. Ulaşımı ucuzlatacağız deyip hatta sembolik rakamlara getireceğiz deyip ulaşımda dünyada görülmemiş zamlı bir ulaşımı. Dolar nezdinde şu anda yüzde 40 daha pahalı bir ulaşım haline geldi İstanbul. Suyun fiyatı gazın litresinden daha pahalı bu ülkede. Doğalgazdan daha pahalı bir suyu şu anda vatandaşlarımız kullanıyor. Elektrik ve doğalgaz faturasını geçen bir su faturası var. Su Allah'ın yarattığı bir şey. İnsanın en temel hakkıdır hava gibi. Paralı olmaz. Bedava olmalı. Yağmur yağıyor, doluyor. Siz bunu arıtıyorsunuz. Biraz elektrik harcayıp evlere veriyorsunuz. Su bu fiyata olur mu diyorduk. Benim su faturam 800 lira geliyor. Elektrik faturam 500 lira. Evet. Yani böylesine bir anlayışa milleti reva gören bir durumdan biz İstanbul'u Allah'ın izniyle kurtaracağız.
AK PARTİ DÖNEMİNDE GENÇLER İSLAM’DAN UZAKLAŞTI MI
Bu bir algı. Ben 90'lı yılların çocuğuyum, genciyim. Bugün 90'lı yıllardan belki de birçok açıdan daha donanımlı ve daha inançlı bir gençliğin var olduğunu görüyorum.
Bakın bugün kendini yetiştiren, kendinden emin, özgüvenli ve ülkemizdeki meselelerin ötesinde hayali olan, ufku olan dünyanın birçok problemini dert edinip ona göre kendisine hedef koyan gençlik var. Geçtiğimiz aylarda TÜGVA'nın İstanbul'da bir stadyum programı oldu. 50 bine yakın genç sadece oradaydı bir o kadar da dışarıda gelemedi.
Benim belediye başkanlığı dönemimde de biz TÜGVA ile birlikte yaz okulları yaptık. Bu sene Bağcılar Belediyesi ile TÜGVA'nın yapmış olduğu yaz okulundaki öğrenci sayısı 15 bin. Yani biz bu kurumları da kirletmeye çalıştılar. Zihinden farklı bir tarafa çekmeye çalıştılar. Bu kurumlarda zihine aydınlık, berrak ve ülkenin geleceği için üretim yapan, üretmek isteyen inançlı ama aynı zaman entelektüel bir nesil yetişiyor. İlim yayma ayrı bir boyutta çalışıyor. Öbür taraftan ÖNDER gerçekten muazzam işler yapıyor. Bu STK'ların gençliği iyi bir önderliği var. Her geçen gün aslında güzel bir boyuta evrilen bir gençlik bizim gördüğümüz boyutuyla ilerliyor. Biz milyonlarız. Onlar çok küfrettiği için sanki daha kalabalıkmış gibi görünüyorlar. Bizim gencimiz eğitimine bakar. İdeallerine bakar. Bir şeyi gösterme derdinde değildir. Özgüveni yüksektir. Böyle bir gerekliliği de olmaz. Çoğunluktur. Halen de öyleyiz. Şimdi biz bu konuda hiç öyle enseyi karartmanın doğru olduğunu inanmıyoruz. Ben ülkemizin gençlerine güveniyorum.
EKONOMİMİZ DE 2026 SONUNDA BAŞKA BOYUTTA OLACAK
Milattan 2500 yıl önceki Hitit tabletlerinde ‘bu gençlik nereye gidiyor?’ deniliyor. Aristo diyor ki gençler bozuldu diyor. Şimdi saç tıraşları şöyle olmuş. Anaya babaya söz söylüyorlar diyor. Milattan önce 3. yüzyıl Aristo. Gencin kalbine ve beynine bakmak gerekir. Pırıl pırıl bir gençliğimiz var. Bugün dünyada üretilen 3 İHA, SİHA'nın ikisini üretiyoruz. Türkiye 2 tane üretiyor Amerika'sı Fransa'sı İsrail'i şusu busu bir tane üretiyor. Oyun kuran bir ülkeyiz. Bu yine bir kez daha tekrarlamak istiyorum. Cumhurbaşkanımızın vizyonuyla bu hale geldi. 90'lı yıllarda biz işte her şey 2. 3. sınıf olarak kendimizi gören bir boyuttan bugün bunları üreten bir ülke haline geldi. Kaan'ımızı üretiyoruz. Kaan 5. nesil savaş uçağı. F-35'in eşdeğeri bir uçaktır. Dünyada 5 ülke yapabiliyor. Bunlardan biri biziz. İşte çelik kubbe, İsrail'in yaptığı demir kubbe tek bir füzeyle savunmayı sağlarken biz katman katman 4-5 katmanda ülkeyi saran bir çelik kubbeyi başlattık.
İmal ettik. Sistem kuruldu. Belirli stratejik noktaları korumaya başladı. 5 sene sonra Türkiye kara topraklarının tamamını korunmuş hale getireceğiz. Bunu kim yaptı? İnançlı Türkiye'nin gençleri yaptı.
Cumhurbaşkanımızın önderliğinde ekonomimizi de Allah'ın izniyle 2026 yılının sonlarına doğru başka bir boyutta göreceğiz. Bu Cumhurbaşkanımıza da hepimizin sapasağlam sahip çıkması gerekiyor. Onun gücünü ve ayaklarının daha kudretli olmasını inşallah hep beraber sağlamalıyız.