AKİT MENÜ

İSLAM

İslam'da cesaret ve şecaat

Daily Ummah görüş: İslam ahlakının temel taşlarından olan cesaret ve şecaat kavramları; korku karşısında soğukkanlılığı koruma, hak ve hukuku savunma azmi ile aklın kontrolünde hareket etmeyi gerektirir. Gerçek yiğitlik, ne akılsızca atılganlık ne de pasif korkaklıktır; aksine, yalnızca Allah'ın kelimesini yüceltmek ve adaleti sağlamak için gösterilen bilinçli metanettir.

Alican Öztekin
Güncelleme Tarihi:

İslam ahlakının temel taşlarından olan cesaret ve şecaat kavramları; korku karşısında soğukkanlılığı koruma, hak ve hukuku savunma azmi ile aklın kontrolünde hareket etmeyi gerektirir. Gerçek yiğitlik, ne akılsızca atılganlık ne de pasif korkaklıktır; aksine, yalnızca Allah'ın kelimesini yüceltmek ve adaleti sağlamak için gösterilen bilinçli metanettir.

Son dönemde ahlaki erdemler üzerine yapılan tartışmalarda, Müslüman ferdin kimliğinde büyük bir öneme sahip olan cesaret (şecaat) ve yüreklilik vasıfları yeniden mercek altına alındı. İslam düşüncesine göre, bu erdemler, sadece fiziksel bir atılganlık değil, aynı zamanda derin bir kalp kuvveti ve akli metanet gerektiren kapsamlı bir karakter özelliğini temsil ediyor.

Tanıma göre cesaret; "Dinî ve dünyevî hukukunu korumak için canını dahi verecek derecede gösterilen yiğitlik" ve "Dehşet veren hadiseler karşısında sabır ve sebat göstererek soğukkanlılığı koruyup endişeye kapılmadan sakin bir şekilde hareket etmektir." Bu niteliklerin en çok Müslümana yakıştığı vurgulanıyor, zira bir Müslüman, metanetini, azmini ve kararlılığını sarsılmaz imanından alır. İmanın, kişiyi üstün kılacağını ve zafere eriştireceğini bilmek, gevşemeye ve üzüntüye kapılmaya izin vermez.

Akıl ve zekâ kontrolünde cesaret

Cesaret ve şecaati ifade eden bir diğer önemli kelime olan "şehamet", sadece yüreklilik anlamına gelmekle kalmaz, aynı zamanda keskin zekâlılık ve anlayışlılık mânâlarını da içerir. Bu durum, gerçek cesaretin temelinde akıl ve zekânın bulunması gerektiği prensibini ortaya koyar. Uzmanlar, cesaretin duygusuzluk veya akılsızlık ile karıştırılmaması gerektiği uyarısında bulunuyor. Sonuçları hesaplanmaksızın girişilen her türlü cesaret faaliyeti, bilerek tehlikeye atılmak anlamına gelir ki bu, dinen tasvip edilmeyen bir davranıştır.

Tehlikeler karşısında aşırı korkaklık ve pasiflik ne kadar yanlışsa, öfkeyle haddinden fazla saldırgan bir tutum sergilemek de o kadar hatalıdır. Kontrolsüz öfke ve kızgınlık, çoğu zaman faydadan çok zarara yol açar. Bu nedenle kişinin öfke duygusunu aklın kontrolünde tutması ve yiğitlik erdemini bu bilinçle geliştirmesi temel bir gerekliliktir. Zira kişinin kendi haklarını ve özellikle zayıf ile mazlumların hakkını koruması ancak bu dengeli erdem sayesinde mümkün olabilmektedir.

Niyet: Cesaretin değerini belirleyen kriter

Cesaret ve şecaat; büyüklük, şahsi üstünlük elde etme veya gösteriş (riya) gayesiyle değil, yalnızca hak ve adaletin tesisi için izhar edilmelidir. Önemsiz şeylere hizmet eden cesaretin değerini kaybedeceği belirtiliyor.

Konuyla ilgili Hadis-i Şerif'te, bir adamın Peygamber Efendimiz'e (s.a.v.) gelerek, tarafgirlik, cesaret gösterisi veya riya ile savaşanlardan hangisinin "Allah yolunda" olduğunu sorması üzerine, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) cevabı bu prensibi kesinleştirmiştir: "Kim Allah'ın sözü (tevhid inancı) yücelip hâkim olsun diye savaşırsa o, Allah yolundadır."

Sonuç olarak, İslam ahlakındaki cesaret, bir tür ilahi disiplindir; aklın rehberliğinde, imanın sağladığı metanetle, kişisel çıkar veya şöhretten uzak durarak, yalnızca ilahi adaleti ve hakkı ayakta tutma misyonuyla hayat bulur.

Daily Ummah

Yorumlara Git

Türkiye'den Gazze'ye 102 bin 590 ton insani yardım

Fatih’teki “midye felaketi”nde yeni gelişme

Tarım ve Orman Bakanlığından düşen uçakla ilgili açıklama: Girdiği buluttan çıkamadı

Selvi: Cumhurbaşkanı Erdoğan da İmralı ziyaretine yeşil ışık yaktı!

Tüketici hakem heyetlerinde yeni dönem: Artık çok daha hızlı